Merhaba. İris yolculuğa başlamadan önce tarih bırakıp instagram üzerinden sevgiyle büyümeyi ihmal etmeyelim.
İnstagram : effyylmzz
Tamamlanma tarihi 24.12.2022
♡♡♡♡
"Eğer zamanı durdurma şansım olsaydı.
Gözleri gözlerime kilitliyken kalmak isterdim.
Derin kesik bir nefesin içinde hapsolmuş bir şekilde;
Her an dışarı bırakılmaya razı olurdum. "
İnsanların her biri başka bir evrenin sembolleri gibiydi. Bir parçası eksik, bir parçası kırık, belki de yarımdan da az bir şekilde, kendi evrenlerinden koparılıp, dünya denilen bu çukura fırlatıldılar. Kim bilir. Hayaller adını verdiğimiz ve rüyanın ikizi olan fakat genelde gündüzleri gerçekleşen eylem, belki de gerçeklerden daha gerçektir. Belki de ait olduğumuz evreninin anımsamalarıdır. Öyleyse dünyada yaşadığımız her şey, sahte ve geçici diyebiliriz. Ve bu geçici evrende, bizlere damarlarımızdaki tüm kanın bir güç tarafından çekilmiş gibi hissettiren, bazen saçlarımızı koparsak, zihnimizdeki düşünceleri de söküp atabilirmişiz gibi düşündüren ve acı veren ne varsa, bir gün gerçeğe ulaşmak için katlanmaya değmez miydi? Değerdi.
Öyle de yaptım. Kendi içimde kendi cehennemimi kurdum. O cehennem bahçelerimde çeşit çeşit çiçek yetiştirdim. Bir hamak attım zihnimin en ışık alan tarafına. Bir çocuk uzandı hemen oraya. Elinde kitabı meyve suyu ile yerleşti hamağa. Yanında sonsuz evrene uğurladığı tüm sevdikleri ile. Bir piknik yaptı o çocuk. Düşünceye susayan zihnimi, hisleriyle de besledi. Artık kimin haddineydi oraya cehennem demek. Bir kavram bırak mecazi olmayı ancak bu kadar uzak anlamıyla kullanılabilirdi. “Oyun” dedim. Çocukluktan gelen kelimeler oyunu. Ah ne dertler açacak başıma.
Annem yaşasaydı eğer kitaplardaki hayatlara olan aşkını, benim ruhumda da görmüş olacaktı. Mine'si kocaman genç kız olmuştu. Liseden ve üniversiteden mezun olup bir müzisyen olarak yine ruhu için elverişli bir şekilde yaşıyordu.
Bazen ölüme aklım yetmiyordu. Bir insanı dünyaya getiren şeyin sonsuz olması gerektiğine inanıyordum çünkü. Annelerin sonsuz olması gerekiyordu.
Bazen oturup bir pencere kenarına, Zamanda yolculuğun olmasını dilerdim. Annemin ölüm sebebini o yolculukta engellemeyi ve daha birçok şeyi yine o pencere kenarında dilerdim. Daha yedi yaşında zihnimde ve rüyalarımda bu uğurda mücadele ederdim. Dedem bu yüzden bana "savaşçım" diye hitap ederdi. Onun yorgun ve çizgilerle dolu yüzüne her baktığımda belki de aramızda bir bağ olmasaydı süper güçlü, olağanüstü yetenekleri olan, korucu bir melek olduğuna inanırdım. Çünkü bir insanın gücü ancak bu kadar yeterdi bir insana."Günaydın Savaşçım"
Elindeki omleti tam 21 yıldır olduğu gibi en sevdiğim şekilde yapmıştı. Bazen ona yük olduğumu söylediğimde bana kızgın bir surat ile sahte kırgın sesiyle "biz hayat arkadaşıyız " diye hatırlatırdı. Omletleri gibi çayı da çok güzel olurdu üstelik. Nerede bir çay içsem “yok ya” derdim. “Dedem gerçekten kendine has bir çay bulmuş yoksa hiç mi bir insan çayı aynı onun gibi demleyemez? ” diye eklerdim kendi kendime.
"Günaydın dedem"
Elindeki tabakları alıp hemen sandalyesini çektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İRİS
Fantasy" siz geçmişi ne zannediyorsunuz ? dönebilme şansınız olsaydı ilk işiniz ne olurdu ? Hatalarınızı telafi etmek mi ? kendinize çok fazla pay edecek şeyler için uğraşmak mı? Benim ki kendi dönemimde bulamadığım aşkı bulmak oldu. " " Sevgiler Dean . He...