Bölüm 6

5.2K 20 64
                                    

 İYİ OKUMALALAR DİLERİM.

  Dışarıdan gelen plastik top seslerine her zaman hayranlık ile bakmışımdır. Çünkü annem hastayken onun yanından ayrılmak istemediğim için oda penceresinden hep dışarıyı izlerdim. O bana izin verir vermez de çocuk aklıdır ya hemen kaçardım dışarı .  Tabii annemden sonra dedem bana birden fazla top aldı. Hatta yeri geldiğinde benimle oynadı da fakat zihnimdeki topun yeri annemin yanında olan anlardan ibaretti. Çünkü bu durumu düşünürken annemi anımsamak güzel oluyordu. Annem ne yazık ki benim genel olarak siyah olduğum zamanlarımda yer alıyordu. Düşünce kanayan bir yaram olduğunda koşup saracak kadar gücü yoktu annemin. Bu yüzden elimdeki temiz pamuk bezle ben silmeyi öğrenmiştim. Ya da saçlarımı köpük köpük yıkarken bir yandan da şarkılar söyleyecek gücü yoktu . Bende hem ona hem de kendime şarkılar söylemeyi öğrenmiştim .  İşte hayat tam da burada gerçekten acı verici değil mi ? altı yedi yaşlarından öncesinde yaşananlar silik silik hafızamda yer alırken O cenaze sahnesi dün gibi aklımdaydı. Küçük kız diyerek teselli ediyordum  hep oradaki kendimi. Gözlerimi açtığımda nerede olduğumu düşünmeden dışarıdan gelen top sesiyle geçmişi düşünmeye başlamıştım. yana dönüp tenin rengi eski haline dönen Esra'ya baktım. Sanırım daha iyiydi. Benim yüzümden burada düştükleri duruma rağmen şikayetçi değillerdi. Onlara söz vermiştim gidecektik. kapının tıklatıldığını duyduğumda doğrulup dışarıdaki kişiyi onayladım. Lenora. 

"Hayırlı sabahlar Mine . Sizin için kahvaltıda ne bulundurmamı istersiniz ? " "Günaydın Leno.  birlikte hazırlamak isterim . Tabi sizin için sakıncası yoksa " olumsuz yönde başını sallayıp "ne sakıncası . isterseniz tabii ki " Yataktan çıkıp banyoda yüzümü yıkadım. sonra hemen çıkıp Lenora'nın peşine takıldım . Merdivenlerden inip mutfağa ulaştığımızda Dean çoktan uyanıp giyinmiş elinde kahvesi ile tıpkı benim küçükken yaptığımı yapıyordu. Sokaktaki çocukları izliyordu. "Ağabey'im böyledir işte. Sabah kahve tüketmeden gününe başlamaz." Bende evde kahvesiz bir gün geçirmezdim. Benziyorduk. Dün gece merdivenlerde yaşanan o tuhaf durumdan sonra yemek boyu gözlerimiz buluşmamıştı. Sessizlik içinde odalara dağıldığımızda da benim için uyku biraz geç gelmişti. Her gözlerimi kapadığımda dün gece olanlar ve rüyam bir karmaşa halinde gözümün önüne yığılıyordu. "Günaydın Mine ." o benim aksime yaşanan şeylerin tesirinden kurtulup normal bir tavırdaydı. Bende öyleymiş gibi yapmalıydım . "Günaydın Dean . bugün nasılsınız ?" kafasını hafifçe sallayıp gözlerini bende gezdirdi. Muhtemelen pijamalarım ile durmama anlam veremiyordu. Çünkü o da, Lenora da çoktan hazırlanıp güne başlamışlardı. 

  "saat 08.14 " dedi Lenora. sanki ağabeyine böyle görünmemin normal olduğunu hatırlatmak için . Kendini toparlayıp yüzüme bakmayı başardı Dean . "bugün hoşum. ya siz ?" Ne tuhaf adamdı dedim kendi kendime . Gerçi bende tuhaftım sürekli kendi kendime konuşup duruyordum. "Teşekkür ederim . Daha iyiyim" konuşma bitmişti. Ben dolapta yer alan peynir , zeytin tarzı şeyleri mutfaktaki masanın üzerine yerleştirirken Lenora ise tereyağlı yumurta , kızartılmış mantar, domates , bacon ( pastırma ) ve anlam veremediğim bir şekilde kuru fasulyeyi hazır hale getirdi. Tuhaf bakışlarımdan anlamasındalar diye " çayı ben hallederim " dedim. "siz sütsüz tüketiyorsanız veya kahve içiyorsanız diye çeşidi artırdım " dedi Lenora . Kafamı sallayıp üçümüz için sütsüz çayları , onlar içinde sütlü çayları çay fincanlarına doldurdum.  Herkes masadaki yerlerini aldığında biz tam Türk usulü kahvaltı yaparken onlarda İngiliz usulü kahvaltı yapıyordu . Hatta bir ara uyku hoşluğundan çıkan Ali kulağıma eğilip "Şimdi de sabah ile akşam mı farklı ? kuru fasulye neden masada ?" deyip güldü. Onu kolumla dürtüp susturunca anladı ki yanlış bir ana denk gelen bir konuşma sarf etmişti.  "Bugün isterseniz sizi ziyaret için İstanbul şehrinde gezdirmek isterim ." dedi Lenora. Biz zaten İstanbul'u biliyoruz dedim içimden. Bizim eve dönmemiz gerekiyordu. 

İRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin