Bölüm 22

13 7 14
                                    

  Dışarıdan sessiz sedasız Dean'ın çektiği yöne doğru savrulan Bedenimin aksine içimde büyük panellere sunuculuk yaptığına yemin edebilirdim . her organımda bir mikrofon her hücreme söz hakkı doğmuş gibi karışık anlamsız kelimelerin çığlıkları vardı aciz bedenimde . " kahırlar içinde kal . Kahırdan yok ol . İnsanın kahrı da cefası da sefası da nasıl aynı his olur ki ? Sen ne hissedersen o dur her şeyin . " Ayağımın altından kayan Çamurlu toprak yolda, kayıp düştüğümde yerden kalkmak gelmiyordu içimden . Zaman akıyor , birileri bazen önüme geçiyor bazen gerimde kalıyordu . Bir ses bazen çok yakınımda bazen kilometrelerce öteden doluyor gibiydi kulağıma . Uğultulu bir lodos sesi kalbimin kulaklarında bir anne feryadı gibi inliyordu. İkliminin tersine hücrelerim yanıyordu . Bir el uzanıp damarlarımdan söküp alıyor gibiydi ne varsa iyi olan içimde . Gidiyordum . Her zaman kalan bendim . Fakat gitmek daha ağırmış bunu öğrendim .

" korkuyorum" dedim fısıltıyla . İnsanı korku değil midir biçare ortada bırakan ? Korkudur elbet. " Gitmek kalmaktan daha korkutucu olduğu için sessizce kaldım yanınızda Mine." dedi başlarda yabancı sandığım adam . Başlarda yabancı sandığım bedene yıllarca bir pusula bir yörünge gibi sıkı sıkıya sarıldığım anları anımsadım ve dedim ki geceye bu zehir gibi soğuk yağmurlu havaya inat hatırlamaktı beni ısıtan. " Rüyalara inanın Mine. En az Gerçek kadar yan yana kılsın düşleriniz bizi " Gülümseyip bahçe kapısından içeri girdim . Ardımda benden bile küçük adımlar atarak gelmesi gitmemi istememesinden olmalıydı . Yoksa koca koca adımlarını yakalamak için savrularak yürüdüğümüz birçok anımız vardı . " Unutmayacak olmak sanırım gerek hissettirmiyor hatırlamayı" Sözlerimi işitince kısık bir gülümseme ile hemen önüme geçti . Geri geri yürüdü. Yüzünde en sevdiğim gülümsemesi , Gökte Aylin ve gece laciverti ile bir kez daha şahit oldum ona.

" işte orada " dedi Yaşlı adam . İşaret ettiği tarafta İris çiçekleri arasında hepsine meydan okuyan güzelliği ile siyah renginde bir iris yarı solmuş bir şekilde duruyordu. " şu halinde bile kusursuz " dedi Esra. " Ona cevap vermek için niyet ettiğim sırada alerjimden kaynaklı hapşırık buna izin vermeyince sustum . " Uyku dönemine girer sonbahar zamanında İris . Sararır . Yaprak dökmese de solar biraz. Adını da insan gözünün cenneti yansıttığına olan inanıştan alır zaten . Her iris bir insan kadar sırlıdır yeryüzünde. " dedi yaşlı adam . " O kim?" dedim kısık sesle . Elindeki küreyi ve defteri bana uzattı Bay Carlos ve Dean'dan önce cevapladı sorumu . " İlk doğduğunuz yüzyıldan biri " Elimi tutup irisin bir tarafında beni konumlandırıp yüzüme baktı . "kim ? " dedim tekrardan . " Kitabın yazarı." Elindeki kitabı kaldırıp bana gösterdi yaşlı adam. " Sonu gerçekten yok mu ? " dedim . "ister misin ? Dedi. "hayır" sonra sustuk . İki kişi susarak ne çok şey konuştuk.

"Tamam .Şimdi doğru zamanda Küreyi açmalıyız . Gözleriniz ve birbirinize duyduğunuz hislerin yoğunluğu çok önemli . Zümrüt Gözleriniz, siyah iris ile doğru frekansı bulunca küre zamanı delecektir. Sizlerde lütfen Mine'nin ardında durunuz . " dedi Bay Carlos , Esra ve Ali'yi yönlendirirken Dean'ı da karşımda çok az mesafede konumlandırdı . " Vedaya vaktimiz yok mu Bay Carlos?" Lenora, hepimizin merak ettiği soruyu sormuştu aslında . Cesaret edemeyen yüreklerimiz, onun sorusu karşısında Bay Carlos'un kutsal gibi gelen dudaklarından dökülecek kelimeler karşısında zıhlandı sanki. " Tabi veda hakkınız." dedi Yaşlı Mine. Lenora , Önce Esra ve Ali olmak üzere her birimize sıkı sıkıya sarılıp çeşitli nasihatler verirken göz yaşlarını hiçte tutmak istemedi. Güçlü kızdı dedim .

" Mine " dedi fısıltı ile boynumdaki kollarını gevşetirken . " Ona çok iyi bak " dedi bir elini kalbime koyup diğer elini defterin üzerine koyarak . "Asıl sen Lenora . Asıl sen Ona çok iyi bak " Dean'ı işaret ederek kurduğum cümleler yalnızca buruk bir şekilde onu gülümsetti.

İRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin