Bölüm 15

22 8 26
                                    

"yüzyıllardır beklenen kavuşma oldu " 

Bedenimi  kapıya dayayıp yanımda duran Dean 'a baktım . benim aksime sesin sahibine bakmaya cesaret etmişti.  "Dean" dedim fısıltı ile . Sanki beni işitmiyor gibi tam karşısındaki kişiye bakıyordu . " Neler oluyor ?" Birden hızlı hızlı hareketler ile beni gerisinde bırakıp  sesi hiç işitmemiş gibi koltuğu çekip kapıyı açtı . "Gidiyoruz Mine . " Bu tavırlarının bana dedemi hatırlatmasına hüzünlenirken bende sesin sahibine bakmayı akıl ettim o sırada. Oldukça yaşlı hatta belki de sayılı günleri kalmış yüzü kırış kırış olmuş adama baktım . elindeki bastonu şık kombini sanki hiçte gitmeye niyeti olmayan bir beden göstergesiydi . Yaşıyla inatlaşıyordu . Belki de zamanla . Benim gibi dedim sessizce. onunda zamana bir kırgınlığı olmalıydı . "Kim bu adam ?" Dean bıkkın bir şekilde Nefes alıp elini uzattı bana . "sıhatı yerinde olmayan biri . zaman kaybediyoruz Mine " uzanıp elini sıkı sıkıya tutmam ile Dean 'ın bizi bir rüzgar gibi dışarı savurması bir olmuştu.  Gecenin karanlığında ılık ılık esen rüzgar sıcaklayan bedenime değer değmez üşütmüştü beni . Yaz rüzgarında bile üşüyor olmak az önce içeride yaşadığım gergin atmosferi açıklıyordu aslında.  Aheste adımlar ile dar saray sokağından Beyoğlu'na çıkan bir araya doğru girdik. ikimizin de nefes sesleri dışında bir münasebetimizin olması benim üşüdüğümü fark edip omuzlarıma attığı paltosuyla gerçekleşti. Onun ışında hiçbir şey olmadı . 

evin bahçe kapısına geldiğimizde artık bir şekilde merakımı giderebilmek için ona sorular sormam gerektiğine karar verip tam kapıdan içeri gireceği sırada bileğini tuttum . üşümüştü. incecik gömleğiyle tüm yolu sessiz sedasız yürümüştü.  " Dean lütfen . sizi dinliyorum . son gördüğümüz adam ne demek istedi ? bir daha ne zaman o saraya gideceğiz ? Alric tam olarak neden kürenin peşinde ?" fırsatını bulmanın çıkarcılığı ile soruları sıralayıp girişte yer alan merdivene oturdum . bir süre yukarıdan beni izlerken  bende nasıl olsa oturacağına olan inancım ile bulutların ardına saklanan ayı izledim . öyle de oldu . sessizce çöktü yanıma .

"Söz veriyorum yarın o kapıyı açıp  size yardım edeceğim Mine . ama bana lütfen son an gerçekleşen o fütursuz adamın zikrettiği latifeler hakkında soru sormayınız . "

kafamı uslu bir çocuk edası ile sallayıp oturduğum yerden doğruldum . yeterince üşüdüğünü bildiğim Dean 'ın hasta olmasını beklemeye gönlüm razı gelmedi . elimi uzattım " Öyleyse uyuyalım Dean ikimizin adına da uzun bir gece oldu " elimi tutup bir çırpıda kalktı ve gözlerimin içine bakıp gülümsedi. " Ne çok isterim kollarımın arasında teslim olsanız rüyalarınıza  , ne çok isterim gözlerimi sizin yüzünüzü görerek açmak sabaha ?"  dilinden dökülen kelimeler dilime ( gönül , kalp ")  saplanıp kaldı  aramızdaki mesafeyi kapatan da kollarıyla belinden sıkı sıkı saran da  bendim evet lakin bunu bana yaptıran güç sanki bir başkasına ait gibiydi. kafamı göğsüne koyup bir süre ateş böceklerinin çıkardığı sesi dinledim . Bu durumu ikimizde çok seviyorduk . sarılıp sessizliğin içinde her şeyi silikleştirmeyi. zamanı , mekanı , diğer tüm unsurları silik hale getirip iki özne olan  kadın erkeği bir bütün bir teklik gibi algılamak adına aşk denilen şeyin tanımı için yeterli gibiydi. 

kafamı göğsünden kaldırıp  bedenini kollarımın arasından sıyırdım . Nazarlarında soru yığınlarını görmezlikten gelip parmaklarım ucunda yükselip aslında gördüğüm ilk günden beri beni kendine çeken dudaklarına kavuşmanın arzusu ile titredim . kapattım gözlerimi cesaret aldım . tüm bunları yaparken zamanın kısalığını göz ardı etmeyip dudaklarımı onun da tıpkı benim gibi yanan dudaklarına dokundurdum . İki ateşin bir araya geldiği  kimyanın yarattığı  çekim içimizde aksi bir ferahlık yaratmış olmalı ki birkaç kez tekrarladık bu durumu . utanç ile başımı yere eğdiğimde uzanıp çenemden tuttu ve kaldırdı başımı . Yüzümü yüzünde sabitleyip gülümsedi. O an aklıma gelen shakespeare 'in Romeo ve juliet'in kesiti döktüm kelimelere. 

İRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin