Bölüm 20

13 7 13
                                    

  Sağ elinde birkaç beyaz karanfil sol elinde kağıttan uçak ile büyük bir kayanın üzerinde oturup bana gülümserken görmüştüm rüyamda annemi . Sabaha karşı kalbimde bir ağrı , üzerimde bir ölüm ağırlığı ile aralayınca gözlerimi anladım ki insan bedeni yalnızca ruhun acılarını ifade etmek için bir araç görevindeydi.  iki avucumu yüzüme koyup bir süre bekledim . Gün  doğmak üzere olsa da kara bulutlar ışığın yeryüzüne geçmemesi için var gücünü kullanıyor gibiydi. Serinliğin ürpertisiyle  yatağın  ucundaki  Dean'a ait kahve tonlarına yakın hırkayı üzerime geçirdim . Kokusunun sindiği hırka ruhuma bahar çanları çaldırırken sonbahar olduğunu anımsayıp buruk bir gülümseme ile pencerenin pervasıza kollarımı yerleştirip dışarıdaki fırtınalı havaya inat bulutları delen güneş ışınlarına baktım . Hayat dedim işte şimdi o bulutlar arasından dünyaya sızmaya çalışan gün ışığı gibiydi. Bir şeyler ters gitse, yaralansak , daha yeni kabuk bağlasa mesela yaralar , inatla başlamıyor muydu insan güne ? Fakat bazıları vardı ki ben de o bazılarının içinde yer alıyorum , her günü bir eksilme olarak görüyordu . Bir sabah ruhumun tokası kaybolmuş gibi , öbür sabah en sevdiği oyuncağı derken bazı noktalarda ruhumun kendisinden bile eser yoktu düşüncelerimde. 

  Hemen odanın köşesinde duran radyoyu açıp , sesi düzgün algılamak için ayarlamaya çalıştığım anten sonunda bana acıdı ki bir kanalda doğru düzgün sesi iletmeyi kabul gördü.  Uçun kuşlar uçun izmir' e şarkısının melodisi kulaklarıma dolunca gülümsedim . Annemi ilk kaybettiğim zaman , gözlerimin ağlamaktan yandığı hatta açıp kapattığımda bile canımın yandığı gecelerde , dedem ; dizine yerleştirdiği başımı okşayarak  kısık tonda bu güzel parça ile uyuturdu beni . En çok Muzaffer Akgün'den dinlemeyi sever , eski plaklar arasında en çok onu takıp dinlerdi. Dışarıdan oldukça güzel yüze sahip zekası ile kaç yaşında olursa olsun , her kesimden insanı kendine hayran bırakan yaşlı ihtiyar , Sıkı sıkı sarılmayı , saçlarımı örmeyi , benimle yemek kavgası yapmayı sevse de hiçbir zaman benimle uyumazdı . Yalnız kaldığımda zorluk çekmemem için bu tavrı o zamanlar canımı yakardı . Onu öyle deli , öyle şuursuz özlemiştim ki içimde bir közün inceden inceye yandığını , ısısının ciğerimi yaktığını hissettim . Sessizce odadan çıkıp mutfağa doğru ilerlerken hemen yan odada kalan Dean'ın da radyoda  " Uçun kuşlar uçun izmir'e " şarkısında takılı kaldığını işittim . Gülümsedim . Evrende aynı yaşa denk geldiğimiz bir zaman olmalıydı , bu  ruhlara haksızlıktı . Onun ve benim ,  küçük bir aşk meselemiz vardı..

  Bardaktaki suyu içerken de mutfak penceresinden kavga eden kedileri izlerken de aklımda hala dedem vardı . Yaşıyor mu ? beni özlüyor mu? Geri dönmemiz için bir yol arıyor muydu ? en önemlisi de ilaçlarını alıyor muydu ?  "Gitmen gerek" " Gitmem gerek" diye cevap verdim zihnime . " Haksızlık etme kendine aşkı yaşaman gerek" dedi . "gerek " dedim . o sırada zihnimde sayfalar art arda değişmeye başlayınca bir yerde durması adına dua ettim . "Tanrı , yüce Tanrı , aciz kullara yardıma koşan Tanrı , Yardıma koş bu kendiyle konuşan kıza"  dedi alaycı bir seste zihnim . Sonra bir sayfada şak diye duruverdi. Gözlerimi kapatıp sayfanın görselliğini canlandırdım . " Deniz üstü Köpürür " sözleri ... 

    Şarkı söylemeyi , dans etmeyi , dedeme ısrarla tadı korkunç çorbalar yapmayı , Okulda kitap okuma saatleri ilan etmeyi , Bez bebekler ile vakıflara yardım etmeyi özlemiştim . Bunu içimde bir ukte olarak taşıdığımı gözümün önündeki sözlerden bile anlamam mümkündü. kısık seste mırıldandım sözleri. " Deniz üstü köpürür.. Hey canım rinna nay rinna rinna nay Kayığa da binsem götürür"

Götürür müydü? kayık beni Esra'yı , Ali'yi Dean'ı hatta Lenora'yı aynı an da götürmeyi başarabilir miydi? Tanrı biliyor ya düzenni bir kez daha bir daha bozmamak adına bozmaya vardım . Tek bir şans daha verilseydi eğer yemin ederim hiç düşünmeden yapardım bunu. Dedem , Dean , Esra, Ali , Lenora... ne güzel yaşar giderdik. nereye gidiyoruz ya hep yaşardık. Bizim saray yavrusu yazlıktaki diğer odalar hep kum topraktı . Temizler Dean'a ve Lenora'ya da birer oda yapardık . Bahçe konusunda Lenora dedeme yardım ederken Dean ve ben Sahaflar gezer , kitaplar okur şiirler söylerdik. " Siz bir anlatıya sıkıştınız unuttun mu ? " 

İRİS Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin