Gözlerimi aralayarak kaşlarımı çattım, yerimden kalkarak yönümü o iki adama dönüp sertçe baktım. İkisinin de yüzleri gülümserken gözleri bedenimi süzüyordu, bu beni daha çok sinirlendirirken "Ağzınıza ve gözlerinize hakim olun!" dedim sesli ve sert sesimle dişlerimin arasından. Daha çok gülüp hatta sol taraftaki adam kahkaha attı. "Yoksa güzelim... ne yaparsın? O güzel ağzınla bize sakso mu çekersin?" İçtiğim içkilerden dolayı bulanan midem bu cümlesiyle allak bullak olmuştu. Elimi arkamdaki masaya doğru tutunmak istercesine sıktığımda elime değen buz gibi kristal bardak ile şeytanice güldüm.
Bir adım atarak benimle iğrenç bir dille konuşan adama doğru ilerledim. Gülümsemesi daha çok genişlerken yanındaki adama kısaca dönüp ardından tekrar beni ve bedenimi süzdü. Kulağının dibine girerek hızla atan kalbimi takmadan elimdeki bardağı daha sıkı kavradım.
"İşte tam olarak bunu yaparım..." dedim ve anlamasına izin vermeden hızla bardağı kafasının tam arkasına doğru çarptım. Yüksek ve neredeyse kulağımın zarını patlatacak derecedeki ses, insanların sarhoş olması ve herkesin kimseye bakmadan dans etmesinden dolayı önümde gözünün dönerek arkaya doğru sendeleyip yeri boylayan adamı kimse görmedi. Eh tabi bir kişi kalmıştı ve ona da döndüğümde dehşet bir ifadeyle ilk önce arkadaşına sonrasında bana bakarak bir süre durdu.
Fakat takındığı rahat tavır ve bana doğru adımlaması ile onu istemsizce süzdüm. Diğerine doğru çok daha iri ve kaslıydı, bana doğru geldikçe geriye doğru adımlarken manyak gibi gülmesi ve gözlerinin kararması ya çok sinirlendiğini ya da daha çok arzulamasına işaret ediyordu.
"Siktir."
Ağzımdan tek bir kelime çıkarken kolumu mengene gibi tutup beni çekiştirmeye başladı. Elimle kolumu tutan büsbüyük parmaklarını ne kadar çekmeye çalışsam da çoktan yukarıya giden merdivenlere ulaşmıştık. Şu an sesimin duyulmaması ve görülmemem benim alehime geçmişti. "Bıraksana beni!" ayaklarımla geri geri yapsam da bir işe yaramıyordu. Sanki transa girmiş gibi çıktığımız merdivenlerin ardından rastgele bir odaya geldi ve kapıyı hızla açarak beni fırlatırcasına içeriye itti.
"Öküz herif seni, angut piç kurusu." ona saydırsam da hiç bir işe yaramıyordu. Hırsla derin bir nefes vererek omuzlarımı indirdim. Birazdan tecavüze uğrama olasılığım vardı ve açıkçası şu an ona küfretmemin bana bir yararı yoktu.
Nefes alış verişlerim haddinden fazla artarken kendime nasıl çıkacağım ile plan kurmaya çalışıyordum. İçim bayram yeri gibi gümbürtüler koparken dışım gayet soğukkanlı tutmayı başarıyordum, adam bana dönüp yavaş yavaş adımlarken ben de onunla aynanda geriye ilerliyordum. "Defol seni sapık" dediğimde kafasını iki yana salladı. "Ne istiyorsun salak herif konuşsana!" Gür kahkahası odayı doldururken içimde oluşan gerginlik ve korku kat kat artıyordu, dudaklarımı kemirerek etrafa bakarken "Seni tabii ki de. Şu güzelliğine bir bak... yeter bu kadar oyalandığımız ne kadar çok seks ve eğlenme o kadar çok zevk." dediğinde istemsizce öğürdüm.
Sırtım yatağın soğuk çarşafı ile buluşunca anında kollarımla destek alıp geriye doğru yatak başlığına ilerledim. Dizleriyle yatağın üzerinde bana doğru sabit bir ifadeyle ilerlerken kafamı iki yana salladım ve ardından iki yanıma bakarak herhangi kesici bir alet ya da işime yarayabilecek bir şey aradım. Kahretsin odanın içinde nasıl bir şey bulabilirdim ki!?
Ayak bileklerimden tutulup ileriye doğru çekilmem ile koca çığlığımı dışarıya salıp çırpınmaya başladım. Koca adam ayaklarımdan çektiğinden bacak aram açılmıştı ve arasına girerek yüzlerimizi sabitledi. Ellerimle ne zaman çıkardığı anlamadığım üstünden dolayı çıplak göğsüne vurmaya başladım. Çırpınışlarım bir işe yaramazken ellerimi tek eliyle alarak başımın üzerinde birleştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevkin Farklı Tonları (+18)
RomanceŞu an tek istediğim onun bana eziyet eden elleri ve içime girdikçe daha çok büyüyen, damar gibi atan erkekliğinin artık sonumu getirmesiydi. Bir hızlanıyor bir yavaşlıyordu ve bana bilerek zulüm ediyordu. İnlemelerimi durduramıyor hatta daha ilerisi...