Telefon sesi kulak zarımı patlatmak istercesine çalarken yüzümü buruşturup elime gelen herhangi bir yastığı kapıp yüzüme kapattım. İnatla çalmaya devam eden telefona dayanamayarak sinirle "Sikik telefonunu benim mi açmamı bekliyorsun!" söyleniyordum. Onun homurdanmaları, küfürleri sıra sıra şiir gibi çıkarken dudaklarından "Çalan telefon benim değil ki amına koyayım!" onun da bana bağırmasıyla öfkeyle gözlerimi açtım. "Bana küfür etme!" çemkirerek daha ayılmadan sinir kat sayılarımızı arttırmıştık. "Sende bana etme o zaman!" söylediğini takmadan, koltuğun yarısından fazlasını kaplaması ve benim küçücük yere sığmak zorunda olmam hem belimi hem de boynumu ani kalkışımla inanılmaz acımasıyla sabahımın içine iyice edilmişti. Kimin aradığına bakmadan telefonu yanıtlayıp sinir bozucu sesin ortamdan kaybolmasını sağladıktan sonra nefesimi hızla verdim.
"Alo?!" ayarsız çıkan sinirli sesim karşıdaki kişiyi şaşırtmış olacaktı ki ses gelmiyordu. Kaşlarım çatıkken, telefonu kulağımdan çekip gözümün önüne getirdiğimde gördüğüm isimle daha da çatıldı. Boğazımı temizleyip "Efendim Öykü?" dedim, eğer beni biraz daha böyle bekletirse yüzüne kapatacağım hakkında kendime yemin ederken boğaz temizleme sesinin ardından "Ada hanım merhaba. Rahatsız ediyorum lütfen kusura bakmayın ama önemli bir mesele olmasa gerçekten aramak zorunda kalmazdım." Söylediklerini dişlerimi sıka sıka dinlerken dudaklarımı yalayıp sanki görecekmiş gibi yapmacık bir şekilde gülümseyip "Sadet Öykücüm, sadete gelir misin rica edersem?" dedim kalan son sabrımla. Saat erkendi, normalde telefonumu sessize alırdım ama dün gece belli ki sızmıştım. Ve şu an bana özürler dilemesi uykuya ayıracak vaktimi azaltıyordu. "Tabi efendim. Bugün saat öğleden sonra dörtte uçağınız kalkacak. İtalya'ya. Esat Bey hatırlatma yapmamı istedi."
Siktir.
"Ah teşekkür ederim hatırlatma için, bende hazırlanıp çıkıyorum birazdan." Saate bakmam ile gözlerim pörtleterek hızla doğruldum, erken saat derken bu saatten asla bahsetmemiştim. Son dediklerini tam dinlemeden hızla telefonu kapatıp, üzerimdeki battaniyeyi kenara ittim. Yanımda hala kütük gibi yatan adama bakıp tek parmağımla sertçe onu dürttüm. Koca bedeni onu rahatsız etmemle hızla bana dönüp kollarımdan tutacakken ben daha önce davranarak bileklerini kavrayıp sertçe belinin altında birleştirdim. "O bir kere olur canım." dedim yapmacık sesimle. "Yine ne var Ada?" dedi bıkkınlıkla kısık gözleriyle yüzüme bakarken. Tavrı hoşuma gitmediği için "Burası herhangi kullanabileceğin, kamuya açık bir yer gibi gelmedi bana. Eh akşama kadar burada ayı gibi uyumak istesen de karşında duran bu güzellik bir business woman tatlım." dedim rahat rahat.
Ona gideceğimi falan söylemeyecektim elbette. Zaten biraz daha kalkıp onunla uğraşmaya devam edersem, gerçekten yiyecektim ayvayı. Kafasını kaldırıp mavilerini tamamen aralayarak şaşkınca beni süzdü, tek kaşımı kaldırarak "Ne var?" dedim ters ters. 'Yok bir şey' dercesine alt dudağını büzüp kafasını salladıktan sonra koltukta oturur pozisyona geldi. "İşim var gir nerde oturmak istiyorsan oraya kurul ama orası benim evim olmayacak." dedim, sabretmeyi sevmezdim ve bu adam şansını çok zorluyordu. Sanki hiç bir şey dememişim gibi sakince telefonunu eline aldığında yüksek ihtimal saate bakmış olmalı ki sessizce fakat duyulabilir bir küfür savurdu. Daha fazla dayanamadan yerimden kalkıp gitmesini ister gibi hiç çekinmeden ona bakarken gözleri ifademde takıldı "Hiç misafirperver değilsin." onaylamaz bakışları üstümdeyken alayla onu onaylayıp ellerimi iki yana kaldırdım "Herkes öyle der ama bak bakalım kimin umurunda?" dudağımı sarkıtıp umursamazca omuz silktim.
*
Tam on beş dakika içinde bavula koyabildiğim eşyaları sıkıştırıp ardından duşa orda girme kararı verdikten sonra hızla giyinmiştim. Pamiri evden çıkarmak zaten vaktimi almıştı, piç herif bir türlü çıkmak bilmemişti, en sonunda eşyalarını çöpe atmakla tehdit ettikten sonra anca çıkarmıştım.
![](https://img.wattpad.com/cover/264712100-288-k522806.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zevkin Farklı Tonları (+18)
Roman d'amourŞu an tek istediğim onun bana eziyet eden elleri ve içime girdikçe daha çok büyüyen, damar gibi atan erkekliğinin artık sonumu getirmesiydi. Bir hızlanıyor bir yavaşlıyordu ve bana bilerek zulüm ediyordu. İnlemelerimi durduramıyor hatta daha ilerisi...