+13

34.7K 453 233
                                    

Okumaya başladığınız saati alalım.
16:48

🔥

Ne yüz ifadem değişti, ne de dudaklarımı ayırıp bir kaç söz söyleyebildim yaklaşık on saniye boyunca. Bana zarar verme ihtimali olsaydı bunu zaten çok önceden ben sarhoşken yapardı ama yapmadı, yapamazdı da. Peki bu ileride hatta şimdi yapmayacağı anlamına gelir miydi? Eğer öyle bir şeye girişirse işte o zaman vay onun haline! Düşünceler beynimin için yankılanırken, bu benim hem kafamı karıştırmıştı hem de afallatmıştı. Sayamayacağım kadar çok fikir, sahne ve ihtimaller teker teker gözümün önüne gelirken, hepsi birer iğne gibi kafama baskı uygulayarak batmaya çalışıyordu.

Kendimi toparlamam gerektiğini ve bunun hemen şimdi yapmam gerektiğini biliyordum. Derin ve sertçe yutkunarak, gözlerimi kısa bir an kapatıp açtım. Tüm bu yaptıklarım saniyelik bir iş olduğundan Pamir hâlâ bana bakıyordu. Karşımda çok garip bir şey varmış gibi bakarken, "Oğlum kafan falan mı iyi senin? Ne bu sürpriz deyip de esrarengiz tavırlara bürünme, nereye gidiyoruz?" dedim.

Bu dediklerime şaşırmış gibi o da kısa bir an beni süzüp ardından hemen önüne dönerek yola bakmaya devam etti. Şaşırdığını şu anki yüz ifadesinden bile kolayca anlayabilirdim ve az önce söylediğim cümleler onu bir hayli şaşırtmıştı sanırım. Bu haline istemsizce dudaklarım kıvrılırken, sırıttığımı görmüş olacak ki sert ve keskin bakışlarını kısa bir an bana doğrultup ardından tekrar önüne döndü.

Aklıma, az önce söylediği ve onun ardından benim neler düşündüğüm teker teker düşerken yavaşça kafamı soluma çevirdim. "Son kez soruyorum." dedim ve kısa bir an bana dönen bakışları, ona nasıl baktığımı gördüğünde ciddileşti ve benim konuşmama izin vermeden nazikçe boğazını temizleyip, "Kahvaltı günün en önemli besinidir, bilirsin ya?" dedi az önceki düşüncelerimi sanki duymuş gibi göz kırparak.

O, görmese de içimde ne kadardır tuttuğum nefesi bırakarak rahatladım. Kahvaltı yapmayı severdim ama zamanım olmadığı için çoğunlukla kahvaltı yapmazdım, atıştırırdım. Aklıma gelen şeyler kaşlarımı belli belirsiz çatıp Pamire döndüm.

"Tek ve asıl soru," dedim, kısılmış gözlerine ve yüzünün sağ tarafındaki her bir yere bakarak. "Kim sana 'kahvaltıya gidelim' dedi?" diye sordum sinirle. O kadar paranoya yapmama gerek yokmuş ama yaptığı şey pek de akıl kârı değildi. Sırtımı sertçe koltuğun sırtına yasladıktan sonra gözlerimi kapatıp kafamı iki yana sallayarak sağ tarafıma döndüm.

"Tamam da... ben kahvaltı yapmayı sevmem ki." diyerek mırıldandım, "Sen bir modelsin, ne demek kahvaltı yapmayı sevmemek?" dedi çok ciddi bir ifadeyle. Kaşlarımı çatarak ona baktım, anlık gözleri, gözlerime değse de tekrar yola dönüp çatık kaşları ve kısık gözleriyle yola odaklandı. "Al işte saçma kalıplaşmış düşünceleri söyleyen biri daha. Eee ne olmuş modelsem? İnsan değil miyim? Model sıfatını koyup da sen şunu yapmalısın bunu yemelisin deme çünkü herkes istediğini yer, içer ve giyer." dedim sertçe. Kutay şirketinin genç ve bekar patronu Bay Barbaros'un ne kadar inatçı olduğunu, aylarca tek bir projeyi almak için uğraştığını görmüştüm. Onu vaz geçiremeyecektim ve açıkçası umrumda da değildim.

Zevkin Farklı Tonları (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin