Hızla ayağa kalktı ve Alex'in odasına gitti. Onu uyandırmak uyandırmamak arasında kalmıştı. Ne yapması gerektiğini düşünürken belki uyumanı iyi olabileceğini düşündü. Ve Alex'in yanına kıvrılıp gözlerini yumdu.
Alex yerinde doğruldu. Etrafı tıpkı cehennem gibi alev alev yanıyordu. Ateşler dört bir yanını sarmıştı. Korkuyla olduğu yere sindiğinde bir mırıltı duydu. Sonra bu ses ona tanıdık geldi. Ardından ne olduğunu anladı. Annesi ona daima söylediği şarkıyı söylüyordu. O şarkı olmadan uyuyamazdı eskiden. Şimdide uyuyamıyordu. Kadifemsi ses giderek aklaştı. Sonunda göründüğünde Alex acıyla gülümsedi. Annesi elinde minik bir bebeği-büyük ihtimale Alex'i- tutuyordu. Onu özlemişti. Sonra aniden ses bozulmaya başladı. Sanki 7 robot aynı anda şarkıyı söylemeye çalışıyormuş gibiydi. Annesi de değişmeye başladı. Annesinin kamburu çıktı ve teni simsiyah oldu aniden. Kucağında huzurla uyuyan çocuk uyandı ve ağlamaya başladı. Yaratık önünü döndüğünde Alex korkuyla geri kaçtı. Aniden uyandı. O suratı asla unutamazdı. Göz yuvaları boş, dudakları olmadığı için diş etleri ve dişleri olduğu gibi ortada olan kadının simsiyah vücuduna karşın mosmor suratını hatırladıkça kötü oluyordu Alex.
Sabah ikisi de sessizdi. Sakin bir kahvaltı ardından sakin bir şekilde araştırmaya devam ettiler. Sky yavaşça doğruldu. Konuşmaya çekiniyordu.
"Ben düşündüm ki. Acaba kütüphaneye geri dönüp başka kitaplar mı baksak?" elinde ki eski kitabı kaldırdı ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti. "Bunu gibi olanlardan mesela."
Alex gergince yerinde kıpırdandı. Ardından boynunu kütletti.
"Tehlikeli olmaz mı?"
"Daha fazla bilgiye ihtiyacımız var ama."
"Peki, hazırlan çıkalım."
Sky kütüphaneye gelir gelmez rüyasını da dolaştığı yerlere ne kadar benzer bir yer olduğunu fark etti. İçinde bir yerlerde bir tiz çığlık burası orası diye bağırdı.
Sky büyük, devasa kapıdan içeri girdi. Görevliye bakma ihtiyacı bile duymadan içeride yürümeye devam etti. Alex onun bu saygısızca davranışına karşı hafif kızsa da sadece görevliye selam verip onu takip etmekle yetindi. Sky adımlarını yavaşlatıp göbekteki koca masaya yanaştı. Ne yapması gerektiğini ve bunu hızlı yapması gerektiğini biliyordu. Boynundaki kolyeyi sıkıca avuçladı ve etrafında olan bitene baktı. Kulakları uğuldayamaya başladığında zamanın daraldığını anladı. Her şey tıpkı rüyasındaki gibiydi. Kulaklarının uğuldamasına aldırmadan rüyadaki yönünü hatırlamaya çalıştı. Sağa döndüğünde etrafın artık kütüphane değil de orman olduğunu fark etti. Bir şey onlara yardım ediyordu. Ama ne?
İleride gördüğü mavi parlak ışıklar ona The Brave'i hatırlattı. Ama bilirsiniz. İnsanlar işaret bekledikleri zaman sonucu söylemezler ve sadece işaret beklerler. Hızla o parlak ışıkları takip etti. Sonunda yer altı mağarası tarzında bir yere vardığında Sky merakla ışıklara bakıyordu. Ama ışıklar artık yoktu. Sadece indiği merdivenin oradan gelen cılız ay ışığı vardı. İleride boş bir odanın ortasında kocaman bir masa ve bir kitap vardı. Derken aniden görüntü gitti.
Tekrar karşısında kocaman yeni yapım bir duvar görünce suratını buruşturdu. Arkasını dönmesiyle ona 'Bana artık ne yaptığını söyle!' bakışı atan Alex görmesi bir oldu. Korkuyla geri kaçıldı. Aniden Alex görmek, insanı korkutabiliyordu. Duvara yapışınca ani bir nefes alıp verdi. "Buldum." diye fısıldadı.
"Ne buldun?" dedi Alex sinirlenmeye başladığı her halinden belliydi. Sky yutkundu.
"Aradığımız kitap. Yani bize yardım edecek kitap. Büyük ihtimale bu duvarın arkasında."
"Skylar, burası depo. Ve karanlık nasıl emin olabiliyorsun ki hem?" dedi Alex. Sky nedensizce onun bedenini umutsuzluğun ele geçirdiğini hissetti. Yaşıtlarına göre büyük ama Alex için küçük olan ellerleriyle Alex'in suratını avuçladı. Ona güven vermek için konuşmaya başladı.
"Bak Alexander, bunun sonu ne olur, nereye gider bilmiyorum. Ama sana söz veriyorum, biz iyi olacağız. O yaratık veya yaratıklar, bize bir şey yapamayacaklar. Tamam mı? Şimdi bana tanıdığım, güvendiğim, kendinden emin, asla pes etmeyen Alex'i ver."
Alex önce hafif kaşları çatık Sky'ı dinlese de Sky'ın sesi ve kelimeleri onu hayat döndürdü. Beynini kemiren onlarca sorun önemli değildi. Bu işten sonra ikisi de iyi olacaktı. Sky'a sıkıca sarıldı. Ardından ayrıldıklarında Sky, Alex'in gözünde kendini gördü. Ve düşündü ' işte, o hala burada. O aptal büyü onu ele geçiremedi.'
Sky, Alex'ten ayrılır ayrılmaz. Tekrar duvara yapıştı. Ve eliyle duvarı yoklamaya başladı.
Depo, diğer tüm kütüphane oda ve duvarlarına göre daha eski ve yıpranmış tuğlalarla örülmüştü. Belki eski ve kimsenin görmeyeceğinin bilindiği rahatlıkla yapılmıştı bu. Eliyle her tuğlaya teker teker vuran Sky'ın suratında garip bir sırıtış belirmişti. Arka tarafın boş olduğunun sesini tekrar tekrar duymak istiyordu Sky. O sırada Işıklar yandı. Ampulün etrafı tozla kaplı olduğu için çok loş bir ortam oluşmuştu. Alex ne olduğunu anlamayan bakışlarla Sky' bakmaya son verip konuştu.
"Işıkları buldum Sky. Kes duvarı ellemeyi."
"Bekle!" Sky eline gelen rüzgârla kafasını eğdi ve tuğlanın diğer tarafını dinledi. Yavaşça vurduğun da arkasından boş olduğu anlaşılır tok ses yine ve yine yükseldi.
"İşte burası! Buranın ardında!" diye bağırdı sevinçle Sky ve Alex'e sıkı sıkı sarıldı. Alex de ona karşılı verdi. Ama hala ne olduğunu anlamamıştı. Sky, Alex'ten ayrıldı. Hızla olanları anlatmak için ağzını açtı.
"Bak şimdi. Ben dün bir rüya gördüm veya önsezi, ön görüntü her ne dersen de. Ben ondan gördüm. Aslında bir bakıma buraya gelmek istememin nedeni buydu. Ve şimdi buradayız çünkü ben yine bir önsezi gördüm. Yani buradayken de bir önsezi gördüm. Ve burada yani bu duvarın arkasında bir yerde bir kitap var. İşimize yarar mı yaramaz mı bilmiyorum. Ama denemeye değer. Sence de değer, değil mi?"
"Ne denemeye değer?" Alex anlamayan bir surat ifadesiyle Sky'a baktığında Sky aklına toplum için kötü kendisi için iyi bir fikir geldiğinde attığı bakışı attı.
"Duvarı yıkmaya tabi ki de."
![](https://img.wattpad.com/cover/29027606-288-k428472.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kanlı Uyanış (ASKIDA)
Ciencia FicciónGenç dedektif Alexander McFly. Henüz 25 yaşında olmasına karşın başarılıdır. Her davayı muhteşem bir şekilde kapatan dedektif bu davasında başarılı olmama kaygısı yaşıyor. Kendisi bilmese bile geçmiş biliyor. Onun karşısındaki şey, tahmin ettiğinden...