-
"Ama onun o tatlı, masum görüntüsünü yıllar boyu aklımdan çıkaramayacağımı, takıntılı olacağımı bilseydim hiç uyumazdım. Sonsuza dek uyanık kalır. O karanlık güne kadar onu izlerdim..."
-
Sabah çalan alarm ile uyandım. Ne ara eve gelmiştik biz be.. Gözlerimi ovuşturarak. Kapıyı açtım. Kapıyı açmamla bizim kattaki diğer odada yatan samanı gördüm.
Onu ilk kez uyurken görüyordum. Aslına bakarsak bayağı ama bayağı huzurlu ve tatlış uyuyordu kereta.. İstemsizce odasına girdim.. Yanına gittim. Gene istemsizce ellerim saçlarına doğru gitti. Ne kadar da yumuşaklar.. diye düşündüm içimden. Sonra kıpırdanmasıyla elimi hızla çektim ve kapıya koştum. Gözlerini ovuşturan ulaşı içeri tıktım. Ve kaçtım. İçeriden sesleri duydukça kahkaha atasım geliyordu.
"Olum sen sapık mısın?! Neden saçımla uğraşıyorsun!"
"Ben neredeyim lan? Oha öcü! Ha pardon senmişsin.. Ben neden senin odandayım. Yoksa biz.. biz.. ?" Dedi ve tekme sesi duyuldu "Laan Götüm!!" Dedi ve koridora uçtu.
Sahi bunlar neden buradaydı? Doğanla ulaşın ne işi vardı? O an dünü hatırladım. Bizi eve bırakacaklardı. Ama sonra arabası çalınan polis gelmiş, peşimizden kovalamıştı. En sonunda bir ara sokağa atıp kurtulmuştuk. Bunlar da bizimle gelmek durumunda kalmışlardı.
Okulda
Ulaş ve doğan sağ olmasın okul artık saman ve benim aynı evde yaşadığımı, tanıştığımı biliyordu. Geberesiceler sizi..
Saman ile aynı sınıfta olmamız da cabasıydı tabi. Hoca gene bizi Yanyana oturtmuştu. Artık ağlamak istiyordum. Tüm derslerde başımı yiyip durmuştu diğer kızlar.
O gün diğerlerinden çok ama çok farklı bir şey oldu. Ayris.. Kendisi okulumuzun popüler zenginidir.. Bizden kat ve kat zenginlerdi. Hatta biz onlarla kıyaslayamazdık bile. Zaten biz de aşırı Zengin değildik. Ailemiz yollar önce mafya işlerini rafa kaldırmıştı. Ayrıca eğer yeraltında olmak istiyorsam farklı bir okula geçmeliydim. Orada işler bayağı tuhaf ilerliyordu. Neyse konumuza dönelim.
Ayris bugün sürekli olarak vana baktı. Gözlerinde sanki kin taşıyan bir parıltı vardı. Bu kızdan korkmalı mıydım bilmiyordum ama aklından hiç iyi şeylerin geçmediğini anlayabilecek beyne sahiptim..
Bugün boyunca Saman ve diğerleri benimle takıldılar. Bu da iyice göz odağı olmama neden olmuştu. Herkes bizi Couple olarak varsayıyordu. Anlaşılan Saman daha önce pek de çok kozla görülmemişti.
Okul gittiğinde uçarcasına eve gittim. Kendimi salon koltuğuna bıraktım. Oflamaya devam ettim. Saman da umursamaz tavırlarıyla yanıma geldi. "Hey. Benimle çıkmak o kadar kötü değil hani.." Kötü demedim? Aksine o kadar tatlış ve havalı ve yakışıklı ve mal ve saf var kurnaz ve Zeki ve akıllı görünüyordu ki. Oha ne saydım lan o kadar ben. Yuh!
Günümün devamı yemek yiyip televizyon izlemekle geçti. Doğrusu rahatımı hiç bozamayacaktım.
7 gün sonra
Annemlerin gitmesinden yaklaşık 1 buçuk hafta geçmişti. Hergün arayıp be yaptığımızı soruyordu. Ben de güzel yalanlar uyduruyordum. Yemeği de sırayla yapıyorduk. Bugün sıra bendeydi.
Kendimi okuldan gelip üstümü değiştirdikten sonra koltuğa attım. Ana kol altlarımdan kaldırıldığımı hissetim. Çırpındım. "Yaaa!!"
"Hop yemekten o kadar çabuk kaçmak yok."
4 saat sonra
Hala samanla boğuşuyordum. Bana zorla yemek yaptırıyordu. Büyük ihtimalle zehirlenmek istiyordu yumurcak. Yumurcak tv ye noldu sahi?
Neyse ne yine Saptım konudan. Kafamın içinde çalan marsupilami müziğinin sesini kapattım. Sonra da samana döndüm "ha bir de şu sarmayı yap!-" bana eziyet edersin ha?! Ben sana şimdi gösteririm! Kaç saattir sarma yaptırmaya çalışıyor.
Sarmayı aldım ve bunun suratına fırlattım sonra da fırlayıp odama kaçtım. Tam kaçarken saçıma sarma geldiğini hissettim. İşte şimdi bitmişti.
Masadaki yoğurdu alıp ona doğru yürüdüm. O da geriye çekiliyordu. "Sevgili Milena, beni bırakmaya ne dersin ha..?" Kaseyi alıp yüzüne indirdim yüzü ful beyaz oldu.
-
Samanla yemek kapışmalarından sonra gidip iyice duş almıştım. Buna kesinlikle ihtiyacım vardı. İkimizinde..
Saçımdan kıymayı çıkarmam çok uzun süre almıştı. Onun da aldığına emindim ama en azından onun saçı omzundaydı. Benim gibi belimde değildi.
Kafamı yastığa koyup yattım yarın nasıl bir macera olacaktı gene kim bilir.?
-
Samandan.
Gece oturup yatağımda instada geziniyordum. O sırada takırtılar duydum. Odam çok büyüktü. Bir köşede tahta dolap, Bir duvar boydan 3 pencere, Yatak, kütüphane ve renkli puflardan oluşuyordu. Takırtılar iyice devam edince ayağa kalktım. Odanın kapısını açtım. Bir baktım Milena yürüyor.
"Ya sen nasıl bir malsın? Korktum lan!" Diye bağırdım. Sonra bir baktım... Bunun gözleri kapalıydı. Uyurgezer miydi bu?...
Tuvaletten çıktı ve bu sefer odalara doğru yürüdü. Sonra benim odama girdi.. "Milena? Orası benim odam." Dediysem de dinlemedi. Gitti yatağıma yattı. Ben de mecbur yanına uzandım. Sırtımı karyolaya verdim. Bu mal da benim bacağına tutundu.
"Milena? Hadi odana git." Ne kadar dürttüysem de oynamadı. Ayağa kalkıp yürümeyi denediğimdeyse bacağıma koala gibi yapıştı. Tek şansım olan karyolaya şortumu dayadım. O da bana sarıldı.
Beni oyuncak ayısı sanmıştı.. Başını göğsüme yasladı ve hareketsiz kaldı. İstemsizce ellerimi İpek gibi kahverengi saçlarından geçirdim. Gerçekten de çok masum ve güzel görünüyordu. İçinde yatan aslanı çok iyi gizliyordu.
Bana iyice sarılmasıyla vebacağını da bacağıma atmasıyla kızardım. Hiç kimseye bu kadar yakın olmamıştım..
Bacağını da koala gibi sardıktan sonra kollarını da belime koala gibi doladı. Başını da koydu. Ellerimi gün ağarmaya başlayıncaya dek saçlarında gezdirdim. Gün doğunca da uykuya daldım.
Ama onun o tatlı, masum görüntüsünü yıllar boyu aklımdan çıkaramayacağımı, takıntılı olacağımı bilseydim hiç uyumazdım. Sonsuza dek uyanık kalır. O karanlık güne kadar onu izlerdim...
.
.
..
.
.
.
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşte Şimdi Bittik Biz!
ChickLit"Onu kaybedeceğimi bilseydim sonsuza dek yüzünü izlerdim.." Siz de var mısınız? Onların üzüntüsünü mutluluğunu yaşamaya.?