Cevap vermek istiyordum ancak sesim çıkmıyordu. Sesime bir şey olmuştu sanki.. Sanki konuşursam bu rüyadan uyanacak gibi hissediyordum. Benden bir cevap bekleyen Sol'ün yeşil gözlerine baktım. Cevabımı bekliyordu ışıldayan gözleriyle.
Bir anda parmak ucuma kalktım ve dudaklarımızı birleştirdim. O başta bunu beklemiyor olacakki dondu. Sonra beni belimden tuttu ve kendine doğru çekti. Dudaklarımız ayrıldığında konuştum.
"Cevabımı verdim sanırım." kafasını salladı ve kafasını boyun girintime koyarak sarılmaya başladı. Kokusu burnuma hücum ederken hayatımda huzuru hissettiğim sayılı anlardan birinde olduğumu hissettim.
Ailemle birlikte yaşadıklarımızı kitap yaptırsak kesin 3 kitap çıkardı. Ama 3 den sonra devam eder miydi? Sanmıyorum.
-----
Sabah kalktığımda Sol' e günaydın demek için odasına gidecekken bir anda kapıyı açtığımda onunla karşılaşınca güldüm. "Sana günaydın demek için gelmiştim" dedi bana gülümseyerek bakarken. "Bende.." dedim ve kıkırdadım.
Beni belimden tuttu ve kendine çekti sarıldı ve boyun girintime kafasını koydu. "Günaydın Pisa Kulem.." demesiyle sanki kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başladı. Onun da kalbinin atışını duyabiliyordum.
"Hop Lan!! Aile var olum burda!!" diye bağıran bir ses ile döndüm. Bu gerizekalının bizim evde ne işi vardı. "Asıl senin burada ne işin var Ulaş? Hemde okyanusun odasında?..." Ulaş hafifçe kızardı. "Şey.. Ona çiçek getirmiştim. Uyuduğunu düşünüp camdan girdim.."
"Kapıyı kullanmak aklına gelmedi mi?" diye sordu Sol sakince ama kaşları çatık bir şekilde. Ulaş kafasını hayır anlamında salladı. Sol derin bir nefes çekti içine. Ulaş anlamış gibi bir anda göz önünden yok oldu. Sol de sırıtmaya başladı. "Sadece kahvaltı ister misin soracaktım." diyerek bana döndü.
"Bunu sormayacağını ikimizde çok ama çok iyi biliyoruz SOL AŞKIM!" diye bağırdı Ulaş bir yerden. "En az ihtimalle kahvaltı ben olurum zaten." dedi yine. kafamı iki yana sallayıp odama girdim. üstüme bir eşofman ve swit geçirdim.
Salona indiğimde Sol, Ulaş, Okyanus, ve nereden çıktıysa artık Doğan, ve kim olduğunu bile bilmediğim sarışın bir kız oturuyordu. "Hey allahım dingonun ahırına döndü burası iyice" diye sıkıntılı bir nefes verdi Sol.
"Bu Alara. Sevgilim. Getirip dostlarımla tanıştırmak istedim." dedi Doğan. Ah be çocuğum. Sen Okyanusu kaptırdın tabi ağlıyorsun. Demi?
"Merhaba Alara." dedi Okyanus. "Umarım Doğan seninle mutlu olur. Arkadaşa biraz dikkat et. Üstüne dikkat yavşaktır! yazmak lazım da." dırırı dırırı dıııı.. Çocuk böyle ölmezdi okyanus füze at.
"Ah canım! Sen beni de mi düşünürmüşsün! Korkma sen benim için o beni sevdiği için diğerlerine bakmaz. Bulmuş benim gibi güzel kızı tabi. Siz kıçımın kenarlarını diyorsan size bakmaz ben varken." Kızın dediğiyle herkes bir dondu. N'oluyor amk. Bana neden kıçımın kenarı dedi bu?
"Bakmasına gerek yok zaten ikisinin de sevgilisi var. Ayrıca sen onların tırnağı bile etmezsin Alaracığım." dedi Sol. "Özellikle kahverengi saçlı olanın ayak tırnağının milimi bile olamazsın." Ay ben seni yerim..
"Ay böyle güzel çocuk da bu kıza nasıl bakmış! Asıl sorulması gereken soru bu! Kıza bak 80 kilo!" demesiyle sınırlarını aştığını düşünmeye başladım. Salondaki gerilim son seviyeye çıkmıştı.
"Alara kendine gelir misin!?" diye bağırdı Doğan. Alara onu dinlemeyerek devam etti. Bu çocuk nasıl böyle bir kız bulmayı başarmıştı? Ya ben az önce uyuyordum şimdi nerelere gelmiştim. Artık konuşmam gerektiğini hissediyordum. Ben kendimi savunabilecek bir kızdım.
"Alaracığım. Bana nasıl baktığını bilmemen çok normal sana bakmadığından da anlayamıyorsun işte. 80 Kilo olduğumu da nasıl çıkardın bilemiyorum ama geçen bir bilgi okudum diyordu ki İnsan dışı varlıklar karşılarındakini kendileri gibi görürmüş. Yani 80 kilo olan ve kıçımın kenarı olan da senmişsin. evimde bana hakaret edebileceğini sanıyorsan eğer çok yanılıyorsun tatlım. Hadi marş marş."
"Çıkacağımı da nereden çıkardın?" diye soracak kadar pislik ve yüzsüz olduğunu düşünmemiştim açıkçası. "Çünkü özel mülke izinsiz girmekten ve orada izin bulunmadan durmak gerekçesi ile seni gözaltına aldırabilirim."
Bunu söyleyen ben değildim. Sol, Ulaş, Okyanus, Doğan da değildi.
Bunu söyleyen Savaş KARAYILDIRIM'dı..
Tam kapının eşiğinde durmuş elinde bir bavulla ve kolunda karısıyla çok havalı bir şekilde duruyordu. Gözünde gözlükleri vardı ve üzerinde de şık bir takım elbise vardı. Karısının üzerinde ise beyaz bir uzun şapka ve bedenini saran yırtmaçlı diz üstünde biten beyaz bir elbise vardı. Gözünde ise gözlerinin görünmeyeceği karartmalı bir gözlük vardı.
Elmas Bozkurt Karayıldırım ve Savaş Karayıldırım tüm asillikleri ve havalarıyla kapıda kol kola duruyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşte Şimdi Bittik Biz!
ChickLit"Onu kaybedeceğimi bilseydim sonsuza dek yüzünü izlerdim.." Siz de var mısınız? Onların üzüntüsünü mutluluğunu yaşamaya.?