'Dırı dırı dırııııı' diye bir jenerik müziği yükseldi adeta. Hepimiz senkronize olmuş bir şekilde kapıya dayanan sole şokla bakıyorduk. Ne!? Diye geçirdiğimize de yemin edebilirim
"Ne?!" Diye bağırdı yükseldi bir an dedim ki acaba bir an yüksek sesle mi söyledim? Ama sonra baktığımda Ulaşın demiş olduğunu gördüm?
En azından sessiz düşünmüştüm! Bu da benim için bir başarıydı doğrusu.. Büyük bir başarı hemde.. genelde dışarıdan düşünme gibi bir huyum vardır da..
"Ne ne?" Dedi Sol sanki bilmiyormuş gibi. "Davetli değilmiyim? Diye soruyorum ne var bunda?"
"Soru neden davetli olmadığın değil neden davetli olamadığın desek?" Arkadan bir ses daha yükseldi.
"Ressam tablosunu yanlış çizdi artık yalnızca ters çevirmeyi başarırsa bunu bilebilir ve bir umut yanlışı silebilir. Ama bunun için boyanın kurumasına asla izin vermemelidir." Ne diyordu bu Okyanus? Ne ressamı? Ne tuvali? Ne ters çevirmesi!
— — — — — — — — —
Sabah kalktığımda başımın hafif ağrıdığını hissettim alarmı kapattım be üstümü değiştirdim. Formalarımı giydim.
Sonra da okula doğru yola çıktım. Daha doğrusu konferans salonuna.
Oturup etik dersini beklemeye başladım.
"Etik nedir?" Diye bir ses geldi arkadan. Dosyasını tutan bir profesör olan bir adam geldi. "Etik nedir? Cevaplayacak olan var mı?"
Bir anda içeriye Sol girdi. Ama o nasıl bir girmek. Kapıya başını çarptı ve içeri doğru sendeledi. Elindeki termosu bilgisayarının üstüne düşürdü ve dosyaları da dağıldı. Çıkan gürültüyle herkes oraya döndü.
"Arkadaşın garip girme huyu vardır da kusura bakmayın." Diye toparladı Doğan. Sol ona bilgisayarını yerden alırken en kötü bakışlarını gönderdi.
"Aslında.. Birisini seçmek zor olacaktı evet sen çocuğum. etik nedir?"
— — —
Sol Ilgaz
Kantinde otururken Okyanus yanımda bitti. Karşımdaki ecrin bozuntusuna kalk işareti yaptı.
"Ne var be!" Diye cırladı o da. Sonra Okyanus beklemediğim en azından onsan beklemediğim bir şey yaptı ve kızın üzerine kahveyi boşalttı. Bildiğimiz bardağı ters çevirip boşalttı.
"Hiç yanlışlıkla oldu ayaklarına yatamayacağım kalk." Kız da yandığı için bağırarak kalktı. "Ne var?" Dedi ona bakan ağzımın o şeklinde kalmasına karşılık.
"Sen beyinsizin tekisin. Ciddi anlamda gerizekalı yanlışlıkla bedeni fazla gelişmiş ama beyni gelişmemiş orangutanın tekisin!" Diye bağırdı. "Ben sana o mesajları Ecrinle sürtüş diye mi attım!? Sonra da kapımıza sarhoş dadanıyorsun! Sonra gidip Milenayı dudağından öpüyorsun!"
"NE NE NE NE NEEEEE! LAN NE ALAKA!"
"Daha bu sanıyorsan yanılıyorsun. Birde şey dedin" Tuhaf bir şekilde güldü sanki iğreniyormuş da ayıp olmasın diye gülüyor gibiydi. "Göğüslerini yalarım dedin."
"LAN NE NE NE NE ANANI BÖYLE BİR ŞEY OLMADI DE!"
"Bal gibide oldu. Sonra Efe de seni tekmeyle dışarı attı. Ama sana en azından bir şans verilmiş gibi hiçkimse bişey hatırlamayacak. Ulaş ve ben dışında tabii" diyerek sırıttı. "Şimdi o kıza bakışından ve üstüne kahve döktüğümde güldüğünden de anladığım kadarıyla sen bunu sevmiyorsun! E niye oynaştınız lan!"
"Oyundu." Dediğim şeyi sadece o duymuştu. "N-Ne nasıl..?!
"Oyundu işte"
"Açıklar mısn?!"
"Yazar yolunu çizdi. Resmî düzeltmek için gereken yeşil için maviyi sarı ile kandırdı. Ama sanırım sarının dozunu kaçırdı. Çünkü mavi çoktan mor olmuştu."
"Şimdi. Sarı Ecrin. mavi Milena. Kırmızı da Efe mi" başımı salladım.
"Hassiktir lan." İlk defa ağır bir küfür etmişti. "Siz hepiniz malsınız amınakoyayım." Biraz sonra. İki küfürün de ondan gelmediğini fark ettim. Daha doğrusu birincinin ikinciyi o demişti. Ulaş ise koltuğun altından demişti.
"Artık benim burada olduğumu anladığına göre Çıkıyorum" diyerek çıktı masanın altından. Kanka siz malsınız demiştim Ya."
"E?"
"O da seni kıskandırmak için Efe'yle çıkıyordu daaa. O gemi kaçtı kankaaa.. bu ikisi birbirlerine aşık oldular..."
-
-
-
-
-
-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İşte Şimdi Bittik Biz!
Chick-Lit"Onu kaybedeceğimi bilseydim sonsuza dek yüzünü izlerdim.." Siz de var mısınız? Onların üzüntüsünü mutluluğunu yaşamaya.?