BÖLÜM 2

4.2K 194 22
                                    

Merhaba şekerlerim normalde bölüm yarın gelir demiştim ama bugün baktım düzeltebilmişim atıyım dedim. Sizi mi bekleticem. Lütfen yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemeyin. Oyları ve yorumları gördükçe daha çok bölüm atason geliyor. Neyse ben sizi tutmıyım.

İyi okumalar... 💜💜

Gözlerimin üstündeki ağırlıkları hissedebiliyorum. Gözlerimi açma isteğimi bir kenera bırakıp olanları düşünmeye başladım. Doğru ya yine dayak yemiştim ve üstüne evden kaçmıştım. Siktir araba, araba mı çarptı bana. Bir ışık gördüğümü hatırlıyorum. Oha yoksa cehennemde falan mıyım? Ama dur bir koku var, şey gibi ilaç. Lan hastane mi burası şimdi anladım. Beni biri hastaneye getirmiş. Arabada ki insanlar falan mı getirdi ki. Bir zahmet Venüs' cüm gözlerini açarsan bilecen. Eh açıyım bari, kendimi mi kırıcam.

Gözlerimi yavaşça aralarken klişe ama doğru bir şekilde beni beyaz tavan karşıladı. Gözümü görüşümü netleştirmek adına bir kaç kere kırpıştırdım. Gözümü tamamen açabildiğimde oda da kimsenin olmadığını fark ettim. Nerde başımda bekleyen bir insan haklısınız dostlar ne deyim. İğnelerden nefret ederdim ve şu an birisinin damarımda olduğunu bilerek nefes almak zor iş kardeş.

Odanın kapısı açılınca içeri bir doktor girdi. Yani şimdi nereden bildin diyebilirsiniz, çünkü üzerinde beyaz üniforma vardı.

"Merhaba küçük hanım, uyanmışsın. Nasıl hissediyorsun kendini." pardon küçük hanım derken. Neyse Venüs sakin ol adam doktor sus otur yerine.

"Başım ağrıyor başka bir şey yok." ah gel birde içime sor vücudumun her yerinde istisnasız büyük bir ağrı vardı. Sırtımda, belimde, bacaklarımda her yerimin parça parça olduğunu hissediyordum. Özellikle karnım fazla darbe almış olmalıydım.

"Ben emin değilim bundan küçük hanım, vücudundaki izler bana bunların tam zıttı gibi geldi." görmüştü işte acaba ne kadarını gördü.

"Bundan size ne ben iyiyim ve çıkmak istiyorum." bunların hiç tanımadığım bir yabancıyla konuşamazdım. Ağzını açıp bana bir şeyler söylemek üzereyken kapı açıldı. İçeri fazla taş olan şık giyimli biri girdi. Göz altları hafif şiş gibiydi. Yavaşça kapıyı açıp kafasını kaldırdı uyandığımı görünce gözleri büyüdü sonrada yatağımın hemen yanına geldi.

"Durumu nasıl iyimi ?" bana da sorabilirsin yalnız taş bey.

"İyi ağrı kesici yapıcam şimdi. Ama diğer sırt- Ah" dayak izlerini beni hiç tanımayan bir yabancı ya bunları söyleyemezdi. O doktor olabilir ama elimde olsa onun bile bilmesine engel olurdum. Ayak ucumda beklediği için hemen ayağımla ona bir güzel tekme bahşettim.

"Sırtı ne, ne var sırtında. İyi mi?" sen sussana be sana ne. Bu konu acilen kapanmalı.

"Sen kimsin? Ve neden ben seni ilgilendiriyorum."

"Ben Arel Koral. Yolda bir an arabamın önüne düşünce endişelendim senin için ve hastaneye getirdim." aaa bu iyi yürekli bir taşmış.

"Tamam teşekkür ederim ama gidebilirsin beklemene gerek yoktu." alışkın değildim böyle birilerinin ilgisine.

"Üzgünüm küçük hanım ama hiçbir hanım efendiyi orada o şekilde bırakmam."

"Aaa yeter ama tutturmuşsunuz bir küçük hanım adım var benim adım Venüs" cümlenin başında bana kıkırdayan adamlar adımı söylememle suratlarını astılar. İkisinin de gözündeki acıyı görmüştüm. Söylediğim bir şey onların kalbine dokunmuştu.

İkisi de hemen kendilerini topladılar. Bende bu değişik ortamdan sıkılmıştım. Fazla dramatik gibiydi. Bu bana ters arkadaşlar.

"Her neyse ben çıkabilir miyim daha yapmam gerekenler var."

"Çıkabilirsin küçük hanım ama kendine dikkat et bir kaç tane krem yazdım onları al ve... şey yani sür." dedi doktor bozuntusu. sanırım yaralarımdan rahatsız olduğumu anlamıştı. Çünkü onlardan bahsederken sadece 'ŞEY' demişti. Düşünceli doktorcum.

"Teşekkür ederim büyük bey." onlar mı bana küçük hanım diyenler. Her şey karşılıklıdır. Ufak bir gülümseme sundu bana. Ama beni buraya getiren demin den beri hiç bir şey demedi yüzünde oynayan bir mimik bile yoktu fazla ciddileşmişti.

"Peki o zaman. Arel sen dışarı çık ben geliyorum şimdi." o adam dışarı çıkarken bende doktora bakıyordum. Kapı kapanınca hemen söze girdi.

"Anladığım kadarıyla yaralarından bahsetmemi istemedin ama bu yaralar hiç iyi gözükmüyor. Geldiğinde pansuman yaptım ama o kremler her gün sürülmeli. Birde küçük hanım bu yaralar nerede oldu." onlara bundan bahsedeceğimi düşünmesi yazık acıdım yavrucum sana bende o göz var mı?

"Teşekkür ederim doktor bey ama yaralarımın sizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum. Ben kremlerimi de sürerim. Kendime dikkatte ederim siz işinizi yaptınız eyvallah. Bundan sonra birbirimizi göreceğimizi de zannetmiyorum. Sen yoluna ben yoluma."

"Peki küçük hanım ama kendine dikkat et ben yine de sana söyleyeyim. Zaten pek kendini ezdirecek birine benzemiyorsun." ha şunu bileydin koçum odadan çıkmasıyla bende doğruldum. Ağrı kesiciler işe yaramıştı demek kendimi iyiden birazcık kötü ama idare eder gibi hissediyordum. En azından yürüyebiliyorum diye düşündüm. Yatağın yanında bulunan dolaptan kıyafetlerimi alıp üstüme geçirdim. Sırtım kötüydü ama daha kötülerini de görmüştüm. Bu sorun olmazdı. Kendimi iyileştirmeyi iyi bilirdim. Son olarak çantamı da sırtıma taktım. Lan param ya aldıysalar çantadan. Hemen çantamı çıkartıp içine baktım ohh be ordaydı. Lan zaten adamların zengin olduğu belli niye senin parana kalsınlar.

Odadan çıkıp çıkışa yöneldim Arel hala oradaydı, doktorla konuşuyordu. Bende son kez yanlarına gidip teşekkür etmek istedim. Ben tam yanlarına giderken bir çığlık duydum diyebilirim.

"OĞLUMM!" bir kadın koşarak Arel' e sarıldı.

"Anne?" ay dur kadın Arel' in annesi çıktı ya. Neyse ben karışmayım aile işlerine. Onlar konuşurken bölmek istemediğim için doktorla göz göze gelip bir teşekkür gülümsemesi sundum o nasıl oluyorsa artık anlayıverin bari bir zahmet. Oda kafasını salladı. Bende kapıya yönelirken arkadan kadının sesini duydum.

"Ben bir evlat acısını daha kaldıramam oğlum düşmesin şu hastaneye yolunuz." Arel' in kardeşi mi ölmüştü.

"Anne tamam üzme kendini. Yok bir şeyim birini getirdim. Ben iyiyim." kadının demek ki acısı büyük. Kim anlayabilir ki bir annenin evlat acısını.

"Bir daha buraya gelirsen bunu senden duyacağım ona göre. Kayahan beni arayınca sana bir şey oldu sandım."

"Allah seni bildiği gibi yapsın Kayahan. Ne gerek vardı aramana." Arel Kayahan' ı azarlarken annesi de Arel' i azarlıyordu.

"Ne yani Arel buraya geldiğini bana hiç söylemeyecek miydin?" onlara gülüp önüme dönerken birine çarpmam bir oldu. Yere düşünce sırtım acımıştı.

"Ahh." İnlememi tutamamıştım.

"İyi misin? Özür dilerim gerçekten seni görmedim görseydim dikkat ederim. Önüme bakm-"

"Bir motorun solusaydı be civciv gel beni kaldır." suratıma tuhaf tuhaf bakmaya başladı. Elimi suratının önünde sallayınca kendine gelip bana elini uzattı. Ayağa kalkınca üstümdeki tozu silkeledim.

"Ben özür dilerim ee şeyy-"

"Venüs."

"Ne, anlamadım."

"Adım Venüs civciv."

"Civciv ne Venüs abla ya."

"Neyse CİVCİV önemli değil hadi görüşürüz."

"Görüşürüz." yerden çantamı almak için eğildikten sonra kalkarken biriyle göz göze geldim. Bu gözlere bakmak kendi gözlerime bakmak gibiydi. Bu demin içerideki kadındı.

Arel' in annesi.

Seviliyorsunuz şekerler🍭

ABİLER VE PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin