BÖLÜM 11

376 32 6
                                    

Ve yeni bir bölümle daha burdayım. Umarım bölümü çooook sever ve bol bol vote ile yorum gelir. Hepinizi seviyorum aşkolarım. Bölüm sonunda görüşmek üzere.
İyi okumalar..💜💜

"If you have nothing to die for
What are you even alive for?
Yeah, there's birds in the trees
And they singing for me
When the night falls
That the sunrise won't be nothing like yesterday.And you can call me fool
But I hope this song's for you
If it's not quite enough
I'll find another line or two
If I just had someone to sing to."

Son bulan şarkı ile bende kahvaltımı hazırlamıştım. Bugün bu evdeki ilk günümdü. Güne güzel başlamak için kendime leziz bir kahvaltı hazırlamıştım. Sanırım günler sonra ilk kez kendime vakit ayırabilmiştim. Biraz düşünmem gerekiyordu sakin bir kafa ile. Bazı hareketlerimi düşünmeden yapmıştım ve haksızdım. Ama haklı olduğum yanlarında olduğunu biliyorum, onlarda bunu biliyorlardı. O yüzden şimdi bu evdeydim.

Kahvaltımı hızlı bir şekilde yapmıştım, bugün bu evi biraz kendime göre hazırlamak istiyordum. Belki o zaman biraz daha bana ev gibi hissettirirdi. Kahvaltımı toplayıp yukarı kata çıktım. Ev kesinlikle mükemmeldi. İki katlıydı, alt katta mutfak, solan ve geniş bir banyo vardı. Üst katta ise üç tane oda vardı, biri oldukça geniş ve aynı zamanda terası vardı diğer ikisi biraz daha küçük ama güzeldi. Biri giysi odasıydı dün getirdiğim bir kaç parça eşyadan başka bir şey yoktu. Son oda ise beni en mutlu eden şey olduğunu söyleyebilirim bir sürü resim malzemesi ile doluydu tuvaller, boyalar, fırçalar ve daha niceleri.

Dün gece kaldığım odaya geldim, burası aslında oldukça güzeldi ama kendim odaya bir şeyler eklemek istiyordum. En azından böyle vakit geçirebilirdim. Sanat odasında bir kaç kutu görmüştüm belki onların içine bakabilirdim. Ya da ben bir şeyler yapardım. Kutuları terasa çıkarıp bakmaya başladım işime ne yarayabilir diye. Aslında düşündüğümden daha güzel şeyler vardı. Güzel bir duvar köşesi yapma fikri oldukça mantıklı gelmişti. Kutudan beğendiğim bir kaç ışıklandırma vardı. Onları alıp masanın üstüne bıraktım. Sanat odasında mini tuvaller vardı, onlarla bir şeyler yapmak istiyorum kafamda bir kaç fikir oluşmuştu. Sanat odasına gidip işe koyuldum. Telefonumdan müzik açıp resimlere başladım...

"...'Cause all my mistakes they led me straight into you

Remember you said to me regret is for fools

Crashing and burning like I always do

But all my mistakes they led me straight into you
Yeah, they led me to youIt's like losing everything on a bad bet
I've lost everything but my habits
I fall so easily
And it's like going right when you should've gone left
Or the memories I wish I could forget
But they're never leaving meJust hold me and say
You're not leaving this way
'Cause I'm about to lose my mind
This mess that I made
Don't you say it's too late
Can I die in your arms one last time?.."

Aşağıdan gelen sesle kendime geldim. Kaç saattir resim yapıyordum acaba, kendimi fazla kaptırmıştım galiba. Ama hava hala aydınlıktı. Hızla aşağı indim, kapı çalıyordu. Kapıyı açtığımda karşımda Murat Bey duruyordu. Şaşırmıştım açıkçası onu beklemiyordum.

"Müsait misim kızım, biraz konuşabilir miyiz?" Diyen Murat Bey daha da şaşırmama yol açmıştı. Konuşmak için birilerinin geleceği tahmin ediyordum ama beklediğim kişi Murat Bey değildi. Ne kadar yalnız kalmak tedirgin etse de içimdeki bir parça ona güveniyordu.

"Müsaitim, buyurun." İçeri geçmesi için bir adım geri çekilirken o da salona yönelmişti. Arkasından bende geçip karşısına oturdum. Oha lan bu halıda baya iyiymiş. Neden daha önce bu kadar güzel halı görmedim acaba. Ah Venüs saçmalama, dikkatini topla.

ABİLER VE PRENSESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin