"Biliyor musun, geldiğimde odandan çıkmayacağını düşündüm."
Yine odamdayım ama. Yatağımda notlarımı defterime geçirdiğin günün belirsiz anlarına mahsus zamanındayız ve Hyunjin yanımda uzanıyor.
Ne diyeceğime karar veremiyorum. Keşke yalnızca gözlerimin içine bakıp söyleyemediklerimi kaptıktan sonra illa bir de dilimle söyletme ihtiyacı duymasa.
"Ve açıkçası eski haline dönmeni neyin sağladığını merak ediyorum."
Değişiklik var olanı farklı hale getirmek ise önceden var olana dönmek de mi demek oluyor? Sanırım dilim bu soruyu sormaya sürçmez. Yine susacağım herhalde.
Ama eskiye dönmedim. Değişmeyen tek şey değişiklik deyince tamam diyorsak benim "hayır ben değişmedim" demem bile benim Chan'dan önceki Jisung olmamdan daha uygundur.
"Sadece devam ediyorum."
Verilecek en absürt yanıtlardan biri olabilir.
İki göz kırpmalık bir süre kadar suratıma baktıktan sonra "Peki," diyor ve sol tarafına, bana doğru dönüp kolunu başı altına alıyor.
Bu hareketin devamı ne biliyorum.
"Chan'la aran iyi görünüyor."
Bu sefer o kadar düşünmüyorum konuşmak için. Reddetmem gerek. Chan ile aram iyi filan değil.
Biz sadece devam ediyoruz. Gelişmeler var ancak ben iyi ve kötüyü kullanmaktan köşe bucak kaçarken Hyunjin'den minicik bir evetle de olsa doğruyu saklayamam.
Defterimi kapatıyorum. Hevesim kaçtı.
"Galiba hastalanıyorum dedim diye söylemediğini bırakmadı adam. Nereden çıkardın onu?"
Geldiğinden beri en uzun cümlemi kurdum.
"Aman be."
Burada daha çok kalacak gibi göründüğünden, aslında hiç de şikayetim yok çünkü ben de yalnız kalmak istemiyorum, defterimi onun üzerinden uzanarak masaya bırakıyorum.
Biraz ileri kayıyorum. Dik koyduğum yastığı eğip Hyunjin'in yanına uzanıyorum.
Hyunjin öğle uykularından birine dalmak üzereyken daha rahat bir pozisyona geçebilmek için elinin birini yastığın altına koyuyor. Gözlerini yumarken "Hiç değilse atarlanabiliyorsun, o da bir şey ," diyor. "Ben seni odanda bulunca bana tarihi soracağını bile düşünmüştüm. Buna şükür."
O ara odamın sonuna kadar açıl bırakılmış kapısından Chan gözüküyor. Göz göze geliyoruz. Duymuş ki dudaklarını ıslatıp kasılarak bakıyor gözlerimin içine. "Zaten sordu," demesin diye göz kapaklarımı gerilere çekip sinyal vermeye çalışıyorum.
Odama girince ödüm kopuyor ve aniden doğruluyorum.
"Ben çamaşırları katlarken bunu benim sanmışım." Hyunjin de gözlerini açıp başını arkaya çeviriyor. Chan elindeki kara hoodieyi, kim bilir ne zaman attım onu da hatırlamıyorum, giysi dolabıma doğru götürüyor.
İçini açıp bakması korkunç olur.
"Az önce giyince fark ettim. Ama hemen çıkardım. Sorun değildir umarım..." Değil de şimdi bu rezaleti görmesini istemiyorum. Yatağımdan hoplamaya çalışıyorum, dizlerim Hyunjin'e takılıyor ama çok geç. Chan çoktan dolabı açmış.
Kaşlarını kaldırıp içeri bakıyor.
"O zaman benim katlamaya uğraşmama filan gerek yokmuş hiç." diyor.
"Üzgünüm."
Bu ne şimdi? Demeseydim de bu suratımı böyle görmeseydi.
"Bundan sonra kendin halledersin."
"Tabii."
Geldiği gibi apar topar geri gidip kapının koluna sarılınca sanki asıl nokta dolabımı izinsiz açması değilmiş gibi "İçeri daldığım için kusura bakma," diyor.
Açık olan kapıydı benim dolabım değil.
"Sorun değil."
"Kapıyı kapatayım mı?"
"Lütfen."
Sonra da gidiyor.
"N'oldu az önce ya?"
İnan bana Hyunjin, ben de bilmiyorum. Ama senin bildiğin şeyler var. Bence gün ortası uykumuza dönmeliyiz.
"Hiçbir şey."
Ve gözlerimizi yeniden yumuyoruz.
"Battaniyeyi çekmeliydik."
Evet. Tekrar kalkıyor ve dediğini yapıyoruz. Aynı yatağa sığmak zor. Hyunjin çok narin görünüyor ama bazen böyle durumlarda bu kadar da büyük müymüş diyorsunuz.
Neyseki hareketleri değişmiyor. Hiç de hantalca değil onlar. Mesela bazen ben Chan'ı görünce onu karın üstü tamamen yayılmış buluyorum. Birlikte uyumaya kalsaydık beni rahat ettirmezdi ama Hyunjin uykusunda bile çok dikkatli davranıyor bunun olmaması için.
Yine de Chan benimle uyusa, isterse boğmaya kalksın ben yine de şikayet etmem.
Yani öyle sanıyorum. Denememiz gerek. Keşke.
Akşam yemeğini yine beraber yiyoruz. Ben benzer şeylere tanık oluyor, onları unutmayı seçtiğim için ilk defa görmüş gibi yapıyorum.
Dedim ya, sorun değil.
*
bölümlerin çok uzun olduğunu fark ettim bu kadar yazmaya karar verdim bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çok Sarhoşum Ay Topu, Chansung
Fanfictiondördüncü ayın on dördü ve bundan on yedi yıl öncesi.