on dört.

245 49 3
                                    

Eğer bunun özel bir zaman olduğunu fark etseydi yatağıma kadar varıp yanıma oturmak yerine kapıyı özür dileyerek kapatırdı Hyunjin.

Telefonu yan çevirmiş, kulağımda kulaklıklarla yatağımda bağdaş kurmuş, uzun bir gezintinin sonunda bulduğum bir porno filmini izliyordum.

Sadece canım istediği için. Henüz havaya girmemiştim ama benden bağımsız olarak hareket eden çükümün yavaştan bir başkaldırıya adım atması görmezden gelinemezdi.

Hyunjin'e kızmadım. Sonuçta ne uzanmış ne de elimi donumun içine atmıştım.

"Bir sorun var."

Yanıma oturmuştu, bakışıyorduk ama ben onun Chan'a çoktan söylediğim sırdan haberi olmadığını unuttuğumdan ekranı kapamamıştım.

"Sen... Şey mi izliyorsun... Gay pornosu."

Telefona doğrulttuğu parmağıyla önce hayali bir daire çizmiş ve sonra elini bacağının altına saklamıştı.

"Ne tesadüf."

Hala kapatmamıştım ama dikkatim yeterince Hyunjin'in üzerindeydi. Hele de tesadüf dediği andan itibaren neredeyse tamamen.

Başını eğdi, öte yana çevirdi, gözlerini indirip utangaç bir tavırla, "Chan," dedi. Yüreğim ağzıma geldi.

Öpüştüğümüzden beri, evet karşılıklı bir fiil, Hyunjin onun yanından ne zaman geçse, ona ne zaman seslense ya da benimle konuşurken adını ağzına alsa düşüp bayılacak oluyorum ama kendi içimde timsal olarak. Görünüşte belli etmediğime eminim.

"Bana sen gey misin diye sordu. Ben de bilmiyorum dedim. Sence Changbin'le olanlardan haberi var mı?"

Pekala, ben aralarında geçenleri ve birbirlerine söylemediklerini biliyordum ama Hyunjin olayların içinde benim onun Chan'a olan hoşlantısını resmi olarak bilmediğimi atlamıştı.

Az önce kendi kendini ele vermişti ve hemen sonrasında paçayı kurtarmak için götü aleve vermişti.

"Yani onun öğrenmemesi için bir sebebim yok da, belki senin kadar anlayışlı olmaz dedim."

Yalan. Ben olayı biliyorum da demedim ama. Araya başka şeyler girdi.

"Yürüyüşe çıkacaktım ben. Saat geçiyor."

Saçma bir bahaneydi çünkü zaten gün boyu yaptığım bir şey yoktu ki planladığım saatten şaşmanın olmayan rutinime zararı olsun.

Hyunjin de devam etmedi. Tişörtümü değiştirirken acaba böyle deyince onu kovmuş mu oldum dedim ama gideceğini aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Kafam başka yerlere gitmişti sadece.

Vücudumun işlevini hala yitirmediğini test etmek çıktığım stresli bir yürüyüşün ardından dönmeye hazırlanıyordum ki Hyunjin ağda bandı almam için mesaj attı. Asıl problem eve geldikten bir saat kadar sonraydı. O zaman da ona yardım etmemi rica etti. Ağda konusunda.

Elbette düşünmeden itiraz ettim de düşünecek ne vardı zaten? Hyunjin'in kıçını görmekten korkmuştum. "Sevgilin yapsın," dedim ve bana "Daha sevgili değiliz," dedi ama sevişiyorlarsa ağdasını da onun yapmasının bence bir sakıncası yoktu.

Ve daha çok dışarı çıkmalaydım.

Bu ev Hyunjin'in gizlediği sandığı aşkına, Chan'ın yokluktan gece vakitleri kapımı çalışında çıkan ikişer tıklarıma ve benim melankolik aşkım ile bencilliğime çok fazlaydı. Bencilliğim, o hiçbir yere sığmıyordu.

Hyunjin ağdasını kendi halletti. Ne bir daha Chan'a ne de bana seslendi. Okudum yazdım, Chan'dan uzaklaşmak için boş zamanımın her bir yanına onu sıkıştırdım ama Chan zaten dibimdeydi. Eskiden aynı evde birbirimizi bilmezken şimdi birbirimizin bilincinden kaçacak yer arıyor, Hyunjin'e karşı duyduğum suçluluğun şansına burun buruna bitiyorduk.

Beni bir daha öptü. İyiye gitmiyorduk. Bu öpüşlerinin ve Chan'ın delisiydim ama aşkımız delice değildi. Bizim bir aşkımız yoktu. Hazır dudaklarımdayken bunun kısa süreli olacağını bilerek sevdiğimden kana kana içiyor, bunu onun sevdiğinden saklıyordum. Jisung pisliğin tekiydi.

Bitmedi. Hyunjin de aynı suçlulukla sevgilisinin yatağında boğulurken ben Chan'ı kendi yatağımda ağırladım. Aynı battaniyenin altında, saatler süren düş gibimsi büyüleyici tatlı sohbetlerimizin sonrasında onun sıcaklığıyla uyudum. Defalarca kez dip dibe bittiğimizde onun gözleriyle dudaklarına arsızca, bir adım sonrası gözyaşı olan ateşle baktım. Aynısını gördüğümde, aynısından bir parçayı, minicik bir kıvılcımı, hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ben daha çok parçalandım ama bu kez ellerim Chan'ın omuzlarında.

Çok Sarhoşum Ay Topu, ChansungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin