Bölüm 16

5.2K 128 8
                                    

"Bir daha benim kadınıma sesinle bile değmeyeceksin!!" Diye kükredi Antonio nefretinden sesi titriyordu. Bir kadına, özellikle de Carmen gibi özel bir kadına tüm bu acıyı yıkmak erkeklikten çok uzaktı. Genç yaşında ilk aşkından bunları yaşamasına bakılırsa şu anda başarılı bir kadın olması inanılmaz bir şeydi.
Bu adamı tanımadan bile ondan nefret ediyordu. Stefan'ın kendi sapkın fantazilerinin ona aşık olan kadını nasıl yaraladığını görmeden yaptığı şeyleri gözünde canlandırmaya çalışıyordu Antonio...

"Sen Allison olmalısın?" Dedi kibirle Stefan, uykusundan uyanmış olmasına rağmen bu kibirinden bir şey kaybettirmiyordu.
"Antonio, göt herif!! Eğer Carmen'i bir daha sapkın hücrelerinle rahatsız edersen kafanı koparacak kişiyim ben!!"

"Sakin ol, uslu çocuk. Senin gibi hayatı boyunca yumuşak gibi büyütülüp sanat eğitimi alan bi adamın ağzına yakışmayacak sertlikte cümlelerin. Senin hakkında hiç birşey bilmediğimi mi sanıyosum? Tüm lanet 10 sene boyunca Carmen'in evine giren toz zerresinden bile haberim var!"

"Öyle mi? nasıl bir harabe yarattığını 10 senede anlayamaman çok acı, bazı insanların beyni hiç gelişemiyor dimi?!" Antonio tüm bu lafları tükürürcesine söylerken farketti, Stefan'ın bir sapık gibi Carmen'in her anından haberdar olduğunu. İstese Carmen'e zarar verecek her türlü bokun ipi Stefan'ın elindeydi.

"Antonio Henryy!! Bu ne cüret?! Carmen'le her şeyin başlangıcı olduğunu sandığınız o küçük göl evinize tekrar bir bakmanızı öneririm, benim hoşuma gitmeyen her başlangıcın sonu çabuk olur! Sakın gücümü küçümsemeye kalkma!" Stefan belli ki dersine iyi çalışmıştı tüm laflarından sonra duraksadı ve devam etti,
"Carmen'in en çok nesini sevdin Antonio? Yatakta ne kadar çılgın olduğunu mu? Yoksa kulağına doğru eğilip zevkle inlemesini mi? Onun hareketlerini, her halini aklına kazı. Çok yakında, Carmen, uğruna bi düzine adamla yattığı adama sahip olduğunda bir hiç olarak kalıcaksın!!"

"Canın cehenneme Stefan, sen onun hayatına kederden başka ne getirdin?!!"
"Şu an yatağında sana verdiği her zevk benim eserim, bence tekrar düşün Anton" histerik bir kahkaha attı Stefan.

Antonio düzgün düşünemiyordu, telefonu Stefan'ın yüzüne kapattı. saat gece 5:00 i gösteriyordu, arabasının anahtarını aldı ve göl evine sürdü.

Göl evine girdiğinde, evinin mahvolmuş haliyle karşı karşıya geldi. Birisi ya da birileri bu eve tam olarak siyah boyalarla restorasyon yapmıştı belli ki. Duvarlar, parkeler, şömine... Birisi eline boya kovasını alıp önüne gelen heryere boya saçmıştı.
Odasındaki tuval kırılmıştı. Carmenle ilk beraber oldukları yer ise yakılmıştı. Baktığı heryerden kendine ve Carmen'e olan yakınlığına duyulan nefreti duyabiliyordu. Stefan, 10 yıl önceki oyuncağı bile olsa oyuncaklarını paylaşmayı sevmeyen bi adamdı belli ki. Halbuki bu paylaşma güdüsü yüzünden Carmen'i kayıp bir kadın olarak karanlıklara itmişti ve sonrasında da kırılan bir oyuncak gibi hayatından defolup gitmişti.
Öfkeyle kapıyı çarpıp çıktı, Carmen'in evine döndü.
Carmen'in yanından her çıkışında kendini huzursuz ve öfkeli hissediyordu. Yatakta ağlamaktan yüzü şişmiş fakat bebek gibi uyuyan sevgilisini izlerken ona ne kadar derin şeyler hissettiğini farketti, yanına yattı ve onu çekebildiği kadar yakınına çekti. Kulağına "seni asla bırakmayacağım Carmen, başıma ne gelirse gelsin" diye fısıldadı. Carmen'in ne olduğunu anladığından bile emin değildi fakat bu onun bilmemesi gereken bir şeydi. Gözlerini aralayan Carmen karşısında ona bakan -ve bir erkekte bulunan en güzel- gözleri gördü. Küçük elleri Antonio'nun yanağında, alnında gezdi. Sonra parmak uçları dudaklarında gezmeye başladı, Antonio nefesi kesilmiş şekilde izliyordu. Parmak uçlarında bi büyü vardı. Yüzünde nereye dokunsa orasında hissediyordu kalp atışlarını.
"Seni seviyorum Antonio, elmacık kemiklerini, alnını, bir erkeğe göre fazla biçimli dudaklarını, vücudunu, vücudunun bana yaptırdıklarını, her zerreni seviyorum. Ama bana hissettirdiklerine aşığım." Carmen hayatında ilk defa duygularını düşünmeden söylüyordu, umrunda değildi, sadece söylemek istiyordu. 2 kere düşünmeden ağzından çıkanların hafifletici hissi çok farklıydı. Doğrulup Antonio'nun kucağına oturdu, dudaklarını öpmeye başladı elleri bu harika adamın omuzlarında gezinirken, Antonio da Carmen'in belinde ve kalçasında gezdiriyordu ellerini.
"Tanrım, Carmen, harika bi kadınsın. Bana anlayamadığım duyguları bir şekilde anlatan tek kişisin, senin yanında bulduğum huzuru hiç bir yerde tatmadım."
Carmen üstünde toplantıya giderken giydiği -ve bu saate kadar içinde durduğu- krem eteğini çıkardı, sonrasında beyaz atletini çıkardı yavaşça. Vücudunun her kıvrımı Antonio'yu uyarıyordu ve Stefan'ın dedikleri beyninde yankılanmaya başladı. 'Ona bildiği herşeyi ben öğrettim, sana zevk veren ne varsa'

Bu düşünce beynini kemirmeye başlamıştı, Carmen'in ondan başka biriyle bunları yaşamış olduğu gerçeği onu deli ediyordu. Hele ki Stefan gibi bir sapıkla ve Stefan'ın sapkın 3. Kişi fantazilerinde!
Karşısındaki kadın esmer teni, kıvrımları ve tüm kendine güveniyle kucağında kıvranıyordu. Gömleğini çıkarttı ve kemerini açtı.
Göz göze geldiler, Antonio Carmen'in üzerine çıktı ve gözlerini ondan ayırmadan sert bir şekilde Carmen'in içine girdi.
Carmen'in inlemeleri arttıkça daha da hızlandı. Yarım saat sonunda gün ışığında ikisi de rahatlamış şekilde yatağa yığıldılar.
"Bu hayatımda yaptığım en iyi seksti!" Dedi Carmen,
"En iyisi olduğuna emin misin?" Antonio'nun kafasında tonla soru vardı.
"Kesinlikle" dedi Carmen, uyuyakalmıştı sonra da.

KİMSİN SEN?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin