Kırmızı Balon

4.1K 104 9
                                    

Carmen şirkete adımını attığı anda yine bir kaosun içine düştüğünü anlamıştı. Burası hiç değişmiyordu.

Odasının olduğu kata geldiğinde Stella kalkıp ona sarıldı, "hala seninle mi?" belli ki minik fasülyeden bahsediyordu.

"Sanırım uzun bir süre daha karnımda kalıp bana işkenceler yapacak tabii babasıyla beraber" dedi,

Stella çığlık çığlığa "Teyze oluyorum!!" diye yerinde zıpladı.


"Kim hamile?" diye arkalarından gelen bir ses ikisini de ürküttü. Bu Carmen'in tanımamış olmayı dilediği birinin sesiydi. Arkasına dönüp baktığında kaskatı kesildi, Stefan meraklı ve sinirli bir halde Carmen'e gözlerini dikmişti. Aklından tonla düşüncelerin geçtiği milisaniyelik zaman diliminden sonra "Stella'nın ablası hamile" diyebildi.

Stella, geç de olsa durumu anlayıp kafa salladı. "Evet. Ablam. Uzun. Zamandır aslında. Şey. Hamile kalmak istiyordu. Yani. Sanırım" diye kekelerken Carmen içinden dualar ediyordu.

"Çocuklar" dedi Stefan, "ya onlar senin paranı sömürür, ya da sen onların duygularını..."

Carmenin boğazında bir yumruk oluşmuştu. Hayır şimdi ağlayamazdı, bunu engellemeliydi. Müsadenizle deyip lavabonun yolunu tutmaya çalışıyordu, midesi aşırı bulanıyordu ve bu birazdan öğürmesine sebep olacaktı.

"Carmen, müsaitsen Joint Venture meselesi için seninle özel olarak bir toplantı yapmak istiyorum. Kafamdaki şeyin net olarak algılandığından emin değilim." dedi Stefan.

Carmen başından o an için savmak için, "Stella seni boş olan bir toplantı odasına geçirsin, birazdan geliyorum" diyebildi. Stefan şaşırmıştı. İlk defa terslenmemiş, ilk defa onun dediği bir şeyi reddetmemiş ve bir kedi gibi tıslamamıştı.


Lavaboda bir kaç kez öğürüp sabah öğününün bir kısmını tuvalete boşalttıktan sonra odasına girip kendine gelebilmek için lavanta kolonyasından sıktı ve kendine gelmiş olmayı umarak ayağa kalktı. Stellaya Stefan'ı gönderdiği toplantı odasını sorup 2 numaralı toplantı odasının yolunu tuttu. Odaya girdiğinde stor perdelerin indirilmiş olduğunu görüp kasıldı.

Perdeleri açmaya doğru yöneldiğinde, Stefan ayağa kalkıp ona doğru yürüdü, arkasında durup saçlarını kokluyordu. "Antonio'dan neden nefret ediyorum biliyor musun Carmen?"

"Tabi ki biliyorum" dedi Carmen, "Çünkü seninle kuramadığım her bağı onunla kurdum, ve onunla yaptığım herşeyden, altını çiziyorum herşeyden, zevk alıyorum Stef!"


Stefan afallamıştı, "Bu da sağlam bir sebep gibi görünse de, asıl sebebi bu değil minik tavşan. Ondan ölesiye nefret ediyorum, çünkü senin her halini biliyor, seni kokluyor, sana dokunuyor, seni beceriyor, kısacası kahrolası herif seni yaşıyor!!!" Stefan'ın sesi yükselmişti ve gözlerinden ateş çıkıyordu. Gözleri kanlanmıştı, yorgun görünüyordu. Carmen, Stefan'ın bu halinden korkmalıydı, ama korkmuyordu.

Ona doğru korkusuzca döndüğünde Stefan tekrar afalladı ama bu afallayış kısa sürdü, "sana dinletmem gereken bir şey var" dedi.

Carmen'in midesine kramplar giriyordu. Belli ki yine hayatını cehenneme çevirecek bir koz vardı elinde. Telefonundan bir numara çevirdi, telefonun ucundaki ses "Nerdesin seni aşağılık herif?!" diye bağırıyordu.

"Sevgilinleyim" dedi Stefan.

"Ona dokunursan seni öldürürüm, anladın mı pis domuz! Onun kokusunu içine çekersen seni boğarım, elini değdirirsen önce kolunu kırar, sonra kolunu koparır en son da seni öldürürüm!" Antonio çılgına dönmüştü.

KİMSİN SEN?!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin