Antonio tüm gece kabuslar gördü.
Gözünün alabildiğine bir beyazlıkta, simsiyah bir yatağın üstünde Carmen'i gördü, Carmen herzamanki seksiliğiyle onu baştan çıkarıyordu. Parmakları Carmen'in sırtından beline ve yavaşça kalçasına geldiğinde Carmen "Stefan" diye inlerken Antonio'ya bakıyordu. Antonio'nun baktığı yerde yani Carmen'in tam arkasındaysa Stefan onları izliyordu. Normalde Carmen'in sesini bile duymak Antonio'ya zevk verirken bu kabus onu boncuk boncuk terletmişti. Bu, Stefan'ın sapkın fantezisiydi. Yıllarca Carmen'e yaşattığı şey sadece bundan ibaretti. Aniden uyanıp etrafına bakındı, Carmen yanında yoktu. Çırılçıplak halde evin içinde Carmen'i aramaya başladı. Yoktu. Yoktu! Odaya tekrar gittiğinde telefonunu buldu ve Carmen'i aradı.
"Alo, ben Stella Carmen şu anda toplantıda, Venture Capital proj..."
"O siktiğimin projesinde hala Carmen mi görevli?! Kimle toplantıda?!"
"Bu şirket içi bir toplantı efendim..." Diyebildi Stella, neler olduğunu anlayamadan."Beni hemen arattır!" diye kükredi Antonio. Telefonu kapattıktan sonra kafasını çevirdi, önündeki komodinde Carmen'in notunu buldu. "Günaydın, Seni Seviyorum, Akşam görüşürüz" Bu kadın hayatındaki dengeleri alt üst ediyordu evet, bunu zaten biliyordu. Ve ondan kalanları da onun geçmişi mahvediyordu. Tıpkı göl evi gibi.. Telefonunu açtı, bir numara çevirdi.
"Michael, göl evinin biraz toparlanmaya ihtiyacı var. Bakabilir misin?"
"Dert etme dostum, hayırdır?"
Michael Antonio'nun en yakın arkadaşıydı ve genellikle birbirlerinin kötü gün dostlarıydı. Antonio alkollü araç kullanıp arabayı çarptığında, Michael kız arkadaşı tarafından terkedildiğinde, ve bunun gibi bir çok rezil durumda birbirlerinin arkalarını kollamışlardı şimdiye dek.
"Evin boyaya, ve yeni bir ahşap parkeye ihtiyacı var. Renk kataloğundan rengi seçip sana mail atarım, parkede eskisinin aynısı olacak."
"Parke?" diye sordu Michael.
"Yandı, soru sorma uzun uzun anlatırım. çalışmam gerek, görüşürüz" diyebildi.
Atölyesine doğru yola koyuldu. Carmen'in telefonunu arıyordu fakat bu sefer de telefon açılmıyordu. Yarı yoldan geri dönüp Carmen'in şirket binasına gitti. Metalik gri ve parlak siyahın tamamiyle hakim olduğu bu ofisin insanın çalışma şevkini öldürdüğünü birileri söylemeliydi. Parlak bir beyaz denemelilerdi, belki biraz da yeşil...
Kapıdan içeri girdiğinde resepsiyondaki adama Carmen'i sordu. Randevusu olmadığını ve acil görüşmesi gerektiğini söyledi.
"Sevgilisiyim" dedi sakin kalmaya çalışarak. Adam iyice süzdükten sonra "12. kat" diye cevap verdi.
Burası o kadar büyüktü ki başka bir ekleme yapmaması Antonio'yu şaşırttı. Asansöre yöneldiğinde Carmen'i bir şekilde bulurum diye düşünüyordu ki, kapı açıldığında da zaten bir kat görevlisi duruyordu.
"Merhaba, ismim Alice, kime bakmıştınız?"
"Carmen" dedi sadece. Carmen'i, burdan çok uzak olmayan bir toplantı odasında Stefanla basma düşüncesi beynini kemiriyordu. Stefan sapkın düşüncelerini sözcükleriyle bile insanın beynine enjekte edebilen bir piçti.
"Şu anda toplantı odasında" dedi Alice, fakat Antonio 'toplantı odası' yazan odayı gördüğü an oraya doğru koşar adım yürüdü. Kapıyı açtığı gibi içlerinde Carmen'in de olduğu 6 kişiyi gördü.
"Carmen!" diye bağırdı nefes nefese. Carmen'se gayet soğukkanlılıkla yüzüne baktı, odadakilerden izin istedi ve Antonio'ya 2 yan tarafta bulunan odasının kapısını açtı eliyle içeriyi işaret etti.
"Neyin var?! Bu da ne demek, toplantıdayım ve bunu ne kadar önemsediğimi bildiğini sanmıştım!"
Antonio hiç konuşmadan Carmen'i duvara dayadı ve eliyle giydiği siyah dar eteğini yukarı sıyırdı. Carmen ne olduğunu anlayamadan onu masasına oturttu ve bluzunu aşağıya çekti, bluzunun omuz kısımlarını aşağıya indirerek boynunu öpmeye başladı. Bu koku ona iyi geliyordu, Carmen'i bir yere kilitleyip asla çıkartmamayı ve yanından bir an bile ayrılmamayı düşündü. Carmen'in inlemesiyle beraber, pantolonunu açıp kendini Carmen'in içine itti. Bacaklarıyla Antonio'nun kalçasını kavrayan Carmen, bunun gerçek olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Eğer gerçek değilse, gerçeğe çok yakındı. Eğer gerçekse, kapıdan içeri girecek herhangi biri şimdiye kadar bu kariyer için ne yaptıysa hepsini yok edebilirdi. En ilginci ise UMRUNDA BİLE DEĞİLDİ!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİMSİN SEN?!
RomanceÇantasının içinden makyaj malzemelerini çıkardı. Pudrasının kapağını açmaya çalışırken bir yandan da söyleniyordu : "Bakalım bugün mutlu gibi görünmek için ne kadar makyaj yapmam gerekecek?" Hayat, ona belirli bir derece mutlu olmayı zorunlu kılmışt...