1|Çarpışma

6.3K 499 295
                                    

 

  İyi okumalaaar, oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz<3

   

  Jungkook lüks arabasının arka koltuğundan dışarıyı izliyordu. Kendisi Jeon şirketlerinin tek sahibiydi, bunun yanında bir mafyaydı fakat bunu bilen insanlar yoktu, arkadaşları dışında.

   Üniversitenin girişine vardıklarında siyah maskesini yüzüne takıp şoförünün kapıyı açmasıyla arabadan indi. Takım elbisesini yakalarından düzeltip okulun bahçesine ilerledi. Namjoon, Jungkook'un yakın arkadaşıydı ve bu okulun müdürüydü, Jungkook onunla pek okulda görüşmezdi yani bu üniversiteye pek geldiği söylenemezdi. Onun yerine arkadaş gruplarıyla evden eve buluşurlardı.
İnsanlar onu ciddi ve sert duruşuyla tanırdı, tabii bu iş yerinde geçerliydi, arkadaşlarının yanında istediği kadar rahat ve içten olabiliyordu.
   

Kampüsün içine girdiğinde bazı öğrencilerin gözünün üzerinde olduğunu hissediyordu fakat istifini bozmadan ilerlemeye devam etti, sonuçta tüm iş hayatı boyunca gözler hep onun üzerindeydi. İlerlerken onun yönünün tersine doğru yürüyen  üç bedenle karşılaştı. Aralarında kahverengi saçlı olanı diğer ikisine hararetli bir şekilde bir şey anlatırken diğer ikisi gülerek dinliyordu onu. Jimin, Taehyung ve Hoseok'a nasıl dersten kaçtığını anlatırken diğer ikisi gülüyordu. Jimin karşısındaki Jungkook'u fark etmeden arkadaşlarına baka baka ilerlerken sert bir şeye çarpmasıyla geriye doğru yalpaladı.

"Sonra güvenliği geçerke- Ah!"

  Kafasını vurmasıyla elini kafasına koydu, kafasını nereye çarptığını bakmak için gözlerini araladığında kaslı bir göğüsle karşılaştı. Gözlerini biraz daha yukarı çıkartınca maskeli bir yüzle karşılaştı ve kaşlarını çattı.

"Yavaş olsana, kafam kırıldı!"

  Jungkook bakışlarını kafasını aşşağı eğip minik bedeni süzdü bir süre. "Ben sana değil, sen bana çarptın."

  Jimin gözlerini irice açıp dudaklarını 'o' şekline getirerek konuştu. "Ne! Hem bana çarp hem de suçu üstüme at!"

Jungkook da kaşlarını çatıp önündeki gence doğru eğildi. "Bana bak bücür, kör müsün bilmiyorum fakat öyle görünüyor, sen önüne bakmıyordun ve ben sadece duruyordum, sen bana çarptın."

  Taehyung bücür lafını duyar duymaz Jimin'in kolundan tutarken Hoseok kenarda sırıtarak kaosu izliyordu. Jimin'in gözü seğirmeye başlarken, Taehyung kulağına bir şeyler söylüyordu. "Minie, biz bence gitmeliyiz. Baksana bu adam ne dediğini bilmiyor bence."

"Sen bana ne dedin az önce?"

Jimin'in tıslarcasına söylediği şeye karşı Jungkook sırıttı, ne kadar maskenin altından gözükmesede kırışan gözlerinden bunu anlıyordu Jimin. "Bücür dedim, öyle değil misin?"

  Jimin hiç düşünmeden Jungkook'un üstüne atlayıp saçlarını yolmaya başladı. "Bana bak o bücür lafını sana yediririm, kimmiş bücür!"

Jungkook bir yandan Jimin'i tutmaya çalışırken bir yandan onu durdurmaya çalışıyordu. "Bıraksana saçımı!"

"Özür dile!"

"Bücürsen bu benim problemim değil!"

"Bak hala bücür diyor ya!"

  Herkes tartışan ikiliyi izlerken Taehyung arkadaşını durdurmaya çalışıyordu bir yandan da Hoseok'dan yardım istiyordu. "Jimin bırak adamı! Hoseok sende yardım etsene bana!"

Hoseok omuz silkip kavgayı izlemeye devam ederken arkadaşını da kendine çekti. " Bırak, yine araya karışıp Jimin'den dayak yemeyelim. Ne halleri varsa görsünler."

Taehyung kafa sallayıp adamın omzunu ısırıp saçlarını çekiştiren arkadaşına bakıp ağır ağır kafasını salladı. "Haklısın galiba, bu yamyam bu adamı da yok eder."

  Jungkook daha fazla acıya dayanamayıp ellerini Jimin'in bacaklarının altına koyup onu duvarla arasına aldı. Jimin hissettiği soğuklukla gözlerini karşısındakine dikerken o çoktan konuştu. "Bana bak, rahat dursan iyi olur."

  Jimin yakınlıkları hayret edip dudaklarını yaladı gerginlikten, Jungkook'un gözleri hemen oraya kayarken o hiç aldırış etmeden konuştu. "Bana bücür demeden önce düşünseydin sende!"

"Park Jimin!"

Müdürün sesi koridorda yankılanırken bütün gözler onu buldu. Hızlı adımlarla ikiliye ilerlerken Jimin'i, Jungkook'un kaslı  kollarından alıp yere bıraktı. Jimin çatık kaşlarıyla üzerini düzeltirken ara sıra maskeli adama bakıyordu. Namjoon derin bir nefes alıp Jimin'e baktı. "Yine neden olay çıkarttığını sorabilir miyim?"

  Ji
min eliyle Jungkook'u gösterip söylendi. "Bu deve gibi olan adam bana bücür dedi!" Jungkook kaşlarını çatıp Jimin'e baktı. "Hey, düzgün konuş benimle."
 

"Sana mı soracaktım nasıl konuşacağımı."

"Evet, bana soracaktın."

"Yeter! Jimin o deve dediğin kişi benim arkadaşım, doğru konuşmalısın onunla."

  Jimin kollarını göğsünde birleştirip omuz silkti. "Üzgünüm Bay Kim ama arkadaşınızın suçu bunlar, bana hem çarpıp hem de bücür dedi."

  Namjoon eliyle alnını ovup iç çekti. Jimin ve arkadaş grubu hergün bir şekilde bir olay yaratıyordu ve artık müdürün odası onların en çok uğradıkları mekanlardan oluyordu.

"Tamam Jimin. Birbirinizden özür dileyin."

  Jungkook gözlerini kocaman açıp eliyle Jimin'i gösterip biraz geriledi. "Hadi ama dostum hem minnacık boyuyla ortalıkta etrafına bakmadan geziyor hem de ben ona çarpmışım gibi laf ediyor, sonra ben bücür deyince suçlu oluyorum öyle mi?"

"Tam da anlattığın gibi." dedi Jimin sırıtırken.

Namjoon ikisinin özür dilemeyeceğini anlayınca oflayıp ikisine bakıp bir fikir elde etmeye çalıştı. Jimin'in de Jungkook'un da ne kadar inatçı olduğunu biliyordu ve bugün yoğun bir gün geçirdiğinden çok da uzatmak istemiyordu konuyu. "Tamam ikinizde özür dilemesin hiçbir şey olmamış gibi, Jimin sen yoluna devam et, sende zaten benimle gel."

  Jimin yine itiraz edecekken Taehyung onu kolundan tutup Hoseok'a fırlattı ve Namjoon'un önünde saygıyla eğildi. "Teşekkürler Bay Kim, Jimin'i biliyorsunuz işte kıçının üstünde duramıyor."

  Hoseok, Jimin'in ağzını eliyle kapatırken diğer koluyla Taehyung'u dürttü. Taehyung karşısındakinin müdür olduğunu daha yeni yeni kavradığı için gergince gülümseyip tekrar saygıyla eğildi. "Yani öyle demek istememiştim, rahat durmuyor anlamında. Yani siz anlarsınız ya Jimin'in kıçı hani dolgunlar yapma gibi hani-"

"Kes sesini gerizekalı!"

   Jimin arkadan Taehyung'a bağırırken Hoseok bir eliyle Jimin'i diğer eliyle Taehyung'u öne doğru ittirip Namjoon'un önüne geçti. "Siz bu iki asalağa bakmayın, biliyorsunuz zaten %50 raporları var akıldan. Hergün onlara babalık yapmaktan bıktım ama nafile. Her neyse size iyi çalışmalar Bay Kim."

  Bunu söyledikten sonra somurtarak ona bakan iki arkadaşını da kollarından çekiştirerek gözden kayboldular.























Selam, kitabın orta kısımlarını yazarken nedense aklıma Jihyun geldi. (Bilmeyenler için Fox and Wolf kitabımdaki bir karakter) Ve galiba onun boşluğunu çok hissedeceğim :(

Veee yan shipleri açıklıyorum. Taejin ve Sope, Namu'ya bir başkasını bulurum büyük ihtimal ama kesin değil. Umarım bu fici de beğenirsiniz ben beğeniceğinizi umuyorum ve Feel your presence kitabımı final yapacağım çünkü o kitaba olan ilgim nedense gitti ve ilk defa böyle bir şey oldu :(

✨Görüşürüz Jik∞k'la kalın✨

Options and Love ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin