16|Şemsiye

2.7K 268 233
                                    

Sizi, çok beklettim biliyorum ama size oneshotlar olan bir fic hazırlıyordum o yüzden bölümler biraz aksadı. Beni affedin, o fici de yakında yayınlayacağım.

İyi okumalaaar, oy ve yorum atarsanız beni çok mutlu edersiniz<3

     İki gün olmuştu, Jimin ve Jungkook'un birbirini görmediği iki gün. Jimin hala staj için gidiyordu fakat Jungkook'u göremiyordu, bu onu fazla üzüyordu ama anlıyordu da onu. Onu fazla özlemişti, bazen kendini sosyal medyada onun fotoğraflarını incelerken buluyordu, şimdiden  gülümsemesinden her bir zerresine kadar özlemişti.

Jungkook içinde durumlar farklı değildi, sevgilisini fazla özlüyordu ama ikisinin de zamana ihtiyacı olduğunun farkındaydı bu yüzden sesini çıkarmıyordu. Evinin çalışma odasında incelediği dosyaları bırakıp bıkkınlıkla ofladı. Bunları düşünmemek için işe adamıştı kendini ve şu an her yeri ağrıyordu. Koltuğundan kalkıp mutfağa inmişti. Kahve makinesini çalıştırınca tezgaha kollarını dayayıp parmaklarıyla belirsiz bir ritim tutturmuştu o sırada.

  Beklerken gözünün önüne sevdiğinin silüeti belirmişti, bu onun burukça gülümsemesine sebep olmuştu fakat dokunsan ağlayacak gibi duruyordu. Makinenin tık sesiyle kendine gelip kupasını doldurmuştu. Sert kahve boğazından geçtiğinde biraz daha rahatlamıştı. Salonuna geçip koltuğa kendini bırakmıştı. Televizyonu açıp evi olabildiğince sesle donatmıştı, bu çoğu zaman yaptığı bir şeydi. Sesler olmasa kafayı yerdi düşünmekten, böylesi onun için daha iyiydi. Zil sesini duyunca içini bir duygu kaplamıştı. Jimin gelmiş olabilir miydi ki?

Kahvesini masaya bırakıp hızlı adımlarla kapıya ilerlemişti. Koridordaki aynadan üstünü kontrol edip saçlarına şekil vermeye çalışmıştı. Elini kapının koluna koyup derin nefesler eşliğinde kapıyı açmıştı.

Ama beklediği gibi değildi. Arkadaşları gelmişti sadece, yüzü asılırken Jin eline aldığı yemek poşetlerini arkadaşının kollarına tıkıştırmıştı. "Oflamayı kes, bu ne depresif bir hava ya."

"Dans falan etmemi mi bekliyorsun?"

Hepsi içeri geçince Jungkook, yemek poşetlerini masaya koyup koltuğuna geri yayılmıştı. "Ne bu halin?" diye sormuştu Namjoon. Pek anlatmak istemiyordu fakat anlatmazsa patlayacağından emindi. "Jimin her şeyi öğrendi, sonrada siktiri basıp gitti."

"Jimin'i az çok tanıyorsam seni affeder, ayrıca birilerinin böyle pisliklere dersini vermesi lazım. "

Namjoon haklıydı fakat Jimin'in korktuğunun da farkındaydı, ayrıca Jimin, yaptıklarından çok tekrar bir şey gizlemesine sinirlenmişti. Kafasını geriye atıp sesli bir nefes verdi, düşünmek onu cidden yoruyordu. Acıktığını hissedince elini kutulardan birine atıp pizza dilimini ağzına atmıştı. "Ee, sizin işler nasıl gidiyor?"

"Güzel gibi." Jin'in sözüyle Jungkook kafasını pizza diliminden kaldırmıştı, kendi meseleleri yüzünden arkadaşlarını ihmal etmişti ve bu biraz üzmüştü kendisini. "Nasıl güzel gibi?"

"Kaç gündür Tae'ciği restorana gelmiyormuş bu yüzden üzgün." dedi Yoongi gülerek. Jin onun omzuna vurup bağırdı. "Kes sesini, ondan değil!- ya da bilmiyorum, yokluğunu hissettim işte." Sonlara doğru sesi kısılmıştı. Jungkook gülümseyip omzunu sıkmıştı. "Üzülme, büyük ihtimalle Jimin'in yanında duruyordur. Bence sende ondan etkilenmeye başlıyorsun."

"Bunun farkındayım ama kendimi çabuk kaptırmak istemiyorum."

"O zaman her şeyi akışına bırak, en kötü ne olabilir ki?"

"Doğru, haklısın."

.

.

.

Options and Love ° JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin