Multimedia'da Teoman var.
Cem Adrian - Ben Seni Çok Sevdim
İyi okumalar.♡
** ** **
Boşluktaydım sanki o an. Bir boşluktan aşağı doğru düşüyor, düşüyordum. Sonu yoktu bu boşluğun. Yalnızca düşüyordum. Vücudum düşerken duvarlara çarpıyor, kanıyordu kollarım. Kanasın diyordum, ona bir daha sarılamayacaksa kopsun isterse. İnkâr ediyordum o gün gördüğüm şeyi, kabullenemiyordum. Peki, şimdi kapanmaya yüz tutmuşken acılar, deşmeye gerek var mıydı?
Zihnimin en dip köşesine atmaya hazırladığım acılarımı paslı bir şekilde dışarı çıkaran sese kulak kesildim. Adımı söylüyordu tanıdık, riyakâr sesin sahibi. Adımı söylemesini istemedim o an. Gözümün önünden geçti o kirli dakikalar. O anları unutamazdım. Ben unutsam, aşk unutmazdı. Önceden adımı yalnızca bu sesten duyunca mutlu olurdum oysaki. Her şey ne kadar da çabuk gelişmişti, zaten hayat hep böyleydi. Sizi mutlu eder, aynı salisede kahredebilirdi. Kalbim buz kesildi sesini duyduğum an, gelip ısıtmasını istedim.
Karşımdaki kuşkuyla bana bakan gözlere baktım bir anlığına. Ne olduğunu sorgularcasına başını salladı. Cevap veremedim, ne telefondaki sesin sahibine ne de bana huzursuzca bakan gözlere. Dudaklarım söylemek istediğim onca kelimeye karşı aralanmak istemiyordu.
''İris,'' diye yineledi telefondaki ses.
Sonunda olayın şokunu biraz atlatabilmiş dudaklarım, çatallı çıkan sesime rağmen aralanabilmişti. ''Kapatıyorum.''
''Lütfen..'' sesi çatlamıştı. ''..ben çok üzgünüm.Son kez dinle beni.''dedi daha önce hiç böyle çaresiz duymadığım sesiyle.
Ne kadar nefret etmeye çalışsam da olmuyordu. Nefret geldiğinde sonsuz bir karanlığa bürünüyordu kelimelerim. Kimseye karşı o duyguyu besleyememiştim ki şimdiye kadar. Babama bile...
''Hayır, Teoman. Bu kez sen beni dinleyeceksin.''dedim gözlerimin dolmasından dolayı çatlayan sesime lanet ederek.
Karşımdakinin Teoman olduğunu kavrayan Esila bir hışımla yerinden kalkıp elimdeki telefonu almaya kalkıştı ama izin vermedim.Telefonu kulağımdan çekip hoparlörüne elimi koydum. ''Söylemem gereken şeyler var. Lütfen, karışma.''dedim, hüzünle. Başıyla onaylayıp geri çekildi. Eliyle yüzünü ovuşturup sinirle nefesini üfledi. Telefonu tekrar kulağıma götürdüm.
''Türkiye'ye mi döndün ? Gerçekten, inanamıyorum sana. Bu kadar kolay mıydı kaçmak ?''dedi.
Söylediği şeyle başım döndü adeta. Az önce heyecanla fırladığım koltuğa tekrar oturdum. Bacaklarım bu yükü kaldırabilecek kadar güçlü değildi çünkü. İçim paramparça olmuştu, viraneye dönen kalbim ise sağır.
''Oyunu bozma, bugün senin susma günün.''dedim hissizce. Karşı taraftan ses gelmedi. ''Bu bir kabulleniş, kaçmak değil.''alaylı bir gülüş yükseldi kulağımdan o an. Aldırmadan konuşmaya devam ettim. ''Sen hep gittin Teoman. Biraz benden , biraz bizden alarak. Şimdi sakın geriye dönmeye kalkma.''gözümden bir damla yaş süzüldü. Esila karşımda ellerini yüzüne kapatmış oturuyordu. Ağladığını inip kalkan omuzlarından anlamıştım. Teoman'dan ses gelmeyince devam ettim zehirli kelimelerimi kusmaya.''Bu sefer de ben gidiyorum. Arkama bile bakmadan, neyi kırıp döktüğümü umursamadan. Bu sefer de ben gidiyorum , çok mu ?''ağlarken konuşmaktan yorulduğum için sustum.
''Çok aptalım değil mi ?''diye sordu alayla. Ağladığını sesinin huzursuzluğundan anlamıştım. Bu içimi acıtsa da konuşmaya devam ettim.
''Bir daha beni arama. Karşıma dahi çıkma. Kanatma yaramı yine, yeniden. Sen artık içimden geçmesini istediğim bir yara gibisin. Ama sen geldikçe o yara geçmiyor. Yaranın kabuğu kopuyor. Kabuk koptuğunda durmak bilmeyen bir kan akıyor. O kanı durduracak tek şey ise acılarım oluyor. Yara iyileşmeye başlıyor ama sen yine geliyorsun. Yara yine kanamaya başlıyor. Bana kalan tek şey ise acılarım oluyor. O yüzden gelme bir daha. Duyamayayım bir zamanlar benim için huzurun sesi olan sesini. Bu bir veda ama sana hoşça kal demeyeceğim. Beni nasıl bıraktıysan öyle kal.''bir şey söylemesine izin vermeden telefonun kırmızı düğmesine bastım. Eş zamanlı olarak Esila başucumda bitiverdi. Kollarını bedenime doladı. Eliyle saçımı okşarken, 'geçecek' diye fısıldıyordu kulağıma. Söylediğine kendi bile inanmıyordu aslında. İkimizde biliyorduk geçmeyeceğini. O an kulaklarımda bir yazarın sözleri beliriverdi. 'Öldürmeyen acı güldürür kimilerini...'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKLAMBAÇ
ChickLitHayatı boyunca yalanlar içinde kaybolmuş bir beden, İris Bezaz. Kaybolan yıllarının izinde eriyen bir buz dağı, Tuna Erez. Gömüldükleri boşlukta ilk ebelenen kim olacak? Kaybolmuşluğun içindeki aşklambaç oyunu. ** ** ** Tanıtım Videosu; https://you...