Pera - Ya da Yok
Multimedia'da Tan.
"Bulunduğun yeri ve zamanı hiçbir zaman benimseyememe hissi ve bulunduğun yerden ve zamandan hep kaçma isteği."
İyi okumalar.♡
** ** **
Hani yağmur yağarken bir koku olur ya, sağanak huzur kokusu derim ben ona.
Annem de 'gökyüzü dökülüyor, bahçemize' derdi.
Bu gece yağmuru izliyordum sessizce. Tenime dökülüyordu aslında biraz. Annemi hatırlamak bana iyi gelen tek şey oluyordu böyle hüzünlü saliselerde.
Her zamanki gibi mutsuzdum yine, belki de umutsuz olmuştum artık. Şarkılarla anlatıyorum sessizliğimi çoğu zaman. Okulda istediğim gibi başarıyla ilerliyordum. Yükselişim bazılarına dert olurken, bazılarını sevindiriyordu. İçimden sıkıntı hiç bir zaman geçmiyordu. Sadece, huzurlu olduğum günleri özlüyordum. Huzursuzdum çoğu zaman. Bazen kafiyesi tutmamış bir şiir gibi bazen de... Her neyse işte...
Bazıları buna depresyon diyordu... Sahi öyle mi?
Delirdim iyiden iyiye.
Erna'nın istemediğin ot burnunun dibinde biter yasasıyla her saniye canımı yakıyor oluşundan bıkmış bir şekilde toparlanmaya çalışmaktan yoruluyordum.
Teoman'ı elimden aldığı yetmezmiş gibi, bana hiç ait olmayan birini, benden çalmaya çalışması kanıma dokunan son damla oldu.
Son bir haftadır Erna'nın bana meydan okuyan pis, şirret bakışları aklımdan çıkmıyordu.
O günden sonra Erna'yı umursamamaya çalışsam da, bir şekilde dikkatimi çekecek ve sinirlerimi bozacak şeyler yapmayı başarıyordu.
Erna'nın bana olan düşmanlığı benim için her zaman saçma ve gereksiz gelmişti. Sonuçta biz kuzendik. Onu kendime bu kadar düşman edecek ne yaptığımı merak ediyordum.
İstanbul'da doğmuştum, on iki yaşına kadar burada yaşamıştık. Daha sonra annemi babam yüzünden bir yangında kaybetmiştik. Affedemiyordum o adamı. Belki de erkeklere güvenmemeye babamdan başlamalıydım.
Elimdeki, bana bir o kadar yabancı olan şeye baktım.
Sigarama...
Önceden tiksinirdim sigaradan. Her şey yolundaydı hayatımda o zamanlar. Ama artık değil. Ve bunlar dayanılacak gibi değil. İyi günlerin istikrarla bana uğramayışına olan hayranlığımı elimdeki sigaramla, denizi izleyerek dile getiriyorum.
Sokak lambasına doğru elimdeki sigarayı kaldırıp külüne bakıyorum. İşaret parmağımla sigaraya dokunup külün rüzgârla havaya karışışını seyrediyorum. Havaya karışan külle birlikte eski benliğimden yavaş, yavaş uzaklaşıyorum aslında.
Bir haftadır aralıksız her gün sahilin kenarındaki bu banka oturup düşünüyordum. Bazen şarkı dinliyor, bazen de sadece düşünüyordum.
''Geçtiğim yolları arıyor gözüm yine, sanırım şehir uzakta kalıyor...''diye bir şarkı mırıldandım.
Tam yanımdan gelen bir ses şarkının devamını söylemeye başladı.
''Ellerimi uzatsam tutmak isterim günü, ama güneş her gece tepemde doğuyor...''
Şaşkın bakışlarımı üzerinde acımasızca sabitliyordum. Cüretkâr bir gülümsemeyle yanımda oturmaya devam ediyordu. Üzerindeki kısa kollu, bisiklet yaka tişörtü onu üşütüyor olacak ki elini kolunun üzerinden ileri geri hareket ettirip göğsünde birleştiriyordu. İki kolunun da her yerinde renkli ve değişik şekilli dövmeleri olan asi bakışlı çocuk sonunda gözlerini bana çeviriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKLAMBAÇ
Literatura FemininaHayatı boyunca yalanlar içinde kaybolmuş bir beden, İris Bezaz. Kaybolan yıllarının izinde eriyen bir buz dağı, Tuna Erez. Gömüldükleri boşlukta ilk ebelenen kim olacak? Kaybolmuşluğun içindeki aşklambaç oyunu. ** ** ** Tanıtım Videosu; https://you...