Snape'in Kızı

"F"

Selammmm umarım sizleri çok bekletmemişimdir. Bilenler bilir üniversite sınavına hazırlanıyorum ve bu yüzden bölümler biraz seyrek geliyor. Umarım sınavdan sonra bunu telafi edebilirim.
Her neyse daha fazla boş yapmadan....

Medya: Secret - Denmark&Winter

İyi okumalar...

Melissa, Hermione tam Snape'in pelerininin oraya gelene kadar ne yapmaya çalıştığını anlayamamıştı. Yine de ne olur ne olmaz diye hızlıca Hermione'nin yanına doğru ilerledi. Tam Hermione Snape'in pelerinini yakıyordu ki Melissa'nın elleri onu oradan çekip çıkardı.

Onu kollarından tutup biraz daha uzağa sürükledikten sonra sessizce sordu. "Burada ne yapıyorsun sen?" Hermione kollarını hızlıca çekti karşılık olarak. "Baban benim en yakın arkadaşımı öldürüyor Melissa. Buna sessiz kalamam."

Melissa buna cevaben parmağıyla hala büyü yapan Quirrel'a işaret etti. "Babam değil, salak."

"Ne yapıyor o orada?" Hermione çok şaşırmış ve kararsız kalmıştı ki genelde ona böyle şeyler nadir olurdu.

"Bekle," dedi Melissa yavaşça. Hızlıca arkasında kalan Quirrel'a bakıp Hermione'ye geri döndü.

"ben şimdi Harry'i kurtaracağım. Bu konuyu daha sonra ayrıntılı olarak konuşalım." Bunları söylerken gözleri Hermione'nin gözlerinden bir an olsun ayrılmadı. Onu ikna etmesi gerekiyordu. Hermione ise yavaşça başını salladı.

Melissa da bir büyüyle Hermione'nin Gryffindor atkısını Slytherin atkısına çevirdi ve atkıyı Hermione'nin cübbesindeki Gryffindor logosunu kapatacak şekilde düzeltti. "Sen burada bekle." dedi yanından ayrılmadan önce son kez.

Sonra ön sıralara gidip gözleriyle Potter'ı aradı. Harry daha da yükselmişti, süpürgesi artık daha hızlı zikzaklar yapıyordu. Daha fazla dayanamayabilirdi. Melissa hızlıca Harry'nin gözlerini buldu ve içinden işe yarayacağını umduğu bir büyü yapmaya başladı. Birkaç saniye sonraysa Harry biraz yavaşlamaya başlamıştı ama hala dengesini sağlayabilecek durumda değildi. Hermione yanına geldi.

"Büyüyü bana da söyle, ikimiz beraber yaparsak daha iyi olur."

"Üçümüz," dedi Melissa fısıldayarak. Başıyla babasını işaret etti. "Dudaklarını okudum. Benimle aynı büyüyü yapıyor. Demek ki Harry'e bunu yapan Quirrel. Sen Quirrel'ı durdur yeter." diye devam etti. Aslında Melissa kimsenin dudaklarını okumamıştı ama şu an başka hiçbir şey Hermione'yi ikna edemezdi.

"Ama..." diyecek oldu Hermione ama dahası çıkmadı. Tartışmak için zamanları yoktu. Quirrel'a baktı ve başını sallayıp gitti. Melissa o gittikten sonra tekrar hızlanan Harry'i yavaşlatabilmek için büyü yapmaya devam etti.

Hermione Snape'e yapmak istediği şeyi Quirrel'a yapacaktı. Şansına Quirrel o maçta Slytherin tribünündeydi. Tekrar aynı şekilde sürünerek Quirrel'ın pelerininin oraya geldi ve bir büyüyle onu ateşe verip oradan kaçtı.

Gerçekten de bir süre sonra Harry tamamen durmuştu. Üstelik Snape büyü yapmaya devam ederken. Quirrel önce bir duman kokusu almış, sonrasındaysa pelerinine gözü kaymıştı. Yandığını görür görmez neredeyse bayılacak gibi oldu Quirrel. Öğrencilerden birisi yanan pelerini söndürene kadar da çoktan bayılmıştı zaten. Bu sırada da Snape Harry'nin durduğunu görünce büyü yapmayı kesti.

Harry yavaş yavaş yere iniyordu ama bir gariplik vardı yine. Sanki, sanki Harry'nin midesi bulanıyordu. Çıkaracak gibiydi. Melissa daha da dikkatli bakmaya başladı. Sonra Harry ağzından bir şey çıkardı. Altın Snitchti bu. Melissa ağzından çıkan "Ne?" kelimesine karşı koyamadı. Hoş, o an herkes Melissa gibiydi. Harry heyecanla onu havaya kaldırdığında ise sessizliği Gryffindorlardan yükselen kuvvetli alkış bozdu. Slytherinliler, özellikle Flint, buna ne kadar itiraz ettiyseler de nafileydi. Harry kuralların dışına çıkmamıştı.