İlk Quidditch Maçı

1.5K 144 131
                                    

Selamm öncelikle hepinizden tekrar tekrar özür dilerim. Bu bölümün dün gelmesi gerekiyordu farkındayım fakat bu stock bölümü ben aylar önce yazdım ve dün yayınlarken beğenmeyip baştan yazmaya karar verdim ama bu sırada elbette ki kitapları unutmuştum.

Şöyle bir bilgi vereyim sayın arkadaşlar benim elimde kitaplar yok, youtube'tan sesli kitap dinleyerek yazıyorum bu bölümleri çok mantık hatası olmasın diye ama elbette ki pek çok sebepten ötürü aynı yazamıyorum sadece olayların oluş sırası ve bazı repliklerde yardım alıyorum.

Medya: Taylor Swift - No body no crime

İyi okumalar....

"Seni yatakhanede göremeyince endişelendik. Nerelerdeydin?" Bunu soran Draco'dan başkası değildi.

"Hiç, yolda bir ifritle karşılaştım sadece." dedi anlattığı çok normal bir şeymiş gibi.

"Ne? Melissa sen ne dediğinin farkında mısın? Tek başına nasıl yendin? Nerede oldu bu olay?"

Melissa yutkundu. Yalan söylemek istemiyordu yine... Ağzına bir tane zeytini atarken konuşmaya başladı.

"Babamın yanına gidiyordum, sınıf başkanına söylemiştim, tam o sırada o ikisiyle karşılaştım."

Son sözlerine doğru yüzünü ekşitmeyi ihmal etmemişti. Gözüyle Gryffindor masasında kahvaltı yapan Ron ve Harry'i işaret etti.

"Bana yalvardılar. Sanırım Granger kızlar tuvaletinde sabahtan beri ağlıyormuş ve yemeğe gelmemiş. İfritten haberi yokmuş yani. Onu kurtarmaya gitmek istiyorlarmış ama tek başlarına bunu yapamayacaklarını da biliyorlarmış. Benden rica ettiler kendilerine göz kulak olmayı. Başta reddettim ama sonra acıdım onlara. Gidip Granger'ı kurtardık."

"Vay be... Tek başına mı yaptın?" dedi Pansy hayranlıkla.

"Büyük ölçüde evet. Ama yine de inkar edemem onlar da yardım ettiler biraz."

"Peki sizi kimse görmedi mi? Bir profesör veya..."

"Aslında gördüler ama sonunda Slytherin'in yedi puanı daha oldu. Biz karlı çıktık yani."

"Hadi canım, kim gördü Snape mi?" dedi Pansy alayla.
Melissa Pansy'e şöyle üstten bir bakış atıp "Mcgonagall." diye cevap verdi.

"Ciddi olamazsın. Mcgonagall zaten kolay kolay puan veren biri değil. Bir de sana bu yüzden..."

Melissa Pansy'nin sözleriyle artık sabrının son noktalarına gelmişti. Alev alan gözlerini Pansy'e dikti.

"Sen, beni yalancılıkla mı suçluyorsun yoksa bana mı öyle geldi?" Bu her ne kadar masum bir soru gibi dursa da Melissa'nın gözleri bunun aksini haykırıyordu. Pansy bunun üzerine

"Kusura bakma Mel ama bana sanki sallıyormuşsun gibi geldi. Mcgonagall bir ifriti hakladığın için değil sana puan vermek seni cezalandırması gerekirdi."

"Yaa, " dedi histerik bir kahkaha atarak Melissa. "Sen bilirsin Pan*, sen daha iyi bilirsin, sonuçta orada olan kişi sendin ben değil(!).."

Ortamdaki yoğun gergin havayı gören Draco "Tamam, sakin olalım. Bunu anlamanın bir yolu var değil mi? Potter'a soralım."

Bunun üzerine Melissa büsbütün sinirlenmişti. Gözleri hayalkırıklığıyla kaplıydı. Söyleyecek çok sözü vardı ama söyleyebilecek gücü yoktu.

"Gerek yok." dedi sessizce. "Yalan söylüyordum, benim gitmem gerek." dedi ve bir şey söylemelerine izin vermeden oradan ayrıldı.

Kapıdan çıktığında gözyaşlarına hakim olmakta zorlandığını hissetti Melissa. Daha önce çok nadir böyle şeyler yaşardı, hiçbir zaman duygusal bir kız değildi ama... Nedense şu sıralar böyle hissediyordu. Aptal gibi.

Snape'in KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin