Violin

3.6K 276 91
                                    

                     İyi okumalar...
                                🍃
Melissa dersten sonra ilk iş kendisini odasına attı. Kafası fena halde bozuktu ve canı hiç mi hiç ders çalışmak istemiyordu. Valizinin yanında duran Violin*'inine baktı.

Y.N: Violin İngilizce'de keman demek. Yazar Violin kelimesini daha çok sevdiği için Violin kullandı.

Babasına küçükken bir muggle dükkanından aldırıp kendi kendine çalmayı öğrenmişti. Ama geldiğinden beri hiç çalamamıştı. Hogwarts'tan önce babasıyla sorun yaşadığında veya sakinleşmek istediğinde hep çalardı. Birazdan akşam yemeği yiyeceklerdi aslında ama Melissa ani bir kararla gitmemeye karar verdi onun yerine violin'inini alıp Kara Göl'e gidecekti.
Hazırlandı ve odasından çıktı. Binası Kara Göl'e yakın olduğu için giderken pek zorlanmamıştı. Gölün kenarına oturup volinini hazırladıktan sonra çalmaya başladı.

YN: Çaldığı müziği betimleyemeyeceğim için çok sevdiğim bir şarkının violin cover'ını paylaştım. Şu an bunu çalıyor. İsterseniz dinleyebilirsiniz.
Müzik: Billie Eilish - No Time to Die Violin Cover

Çalmaya devam ederken birinin sesiyle irkilip müziğin yarısında çalmayı durdurdu Melissa. Kafasını çevirip arkasına baktığında Potter ve Weasley'den başkasını görmemişti. Sanki bir yere gidiyormuşlar da ses duydukları için sese geliyorlarmış gibi bir halleri vardı.

"Sen de duydun mu?" diye soruyordu Weasley Potter'a çünkü.

"Şu an durdu." dedi Potter. Melissa bir süre daha onları izleyip ayağa kalkıp onlara doğru yürüdü. Elinde violini vardı.

"Birini mi arıyorsunuz?" diye sordu soğuk bakışlarıyla.

Harry rahatlamış gibi görünerek "Violin çalan sen miydin?" diye sordu.

"Niye? Başka birinin mi çalmasını bekliyordun?"

"Yoo..." dedi Harry, Melissa'nın tavırlarından olsa gerek şaşırmıştı.

"Nereye gidiyordunuz ki violin çalışım sizi endişelendirdi?" diye sordu Melissa.

Bunun üzerine Harry'nin bunu söyleyip söylememek arasında kaldığını gören Melissa gözlerini devirerek devam etti.

"Merak etmeyin, ispiyonculuk yapmayacak kadar büyüdüm ben. Birini tehlikeye atmadığınız sürece kimseye söylemem."

Ron ve Harry bir an kuşkuyla birbirlerine baktılar. En sonunda Ron

"Birini ziyaret edecektik. Peki sen niye sordun?" diye sordu.

"Hiç..." dedi Melissa. "Merak etmiştim. Hagrid'in kulübesine mi gidiyorsunuz?"

"Nereden bildin?" diye sordu merakla Harry.

"Bu civarda ziyaret edebileceğiniz başka kimse yok da ondan." dedi tek notalık gülümseyerek. Ardından

"Tanışmamıştık sanırım bu arada. İsmimi biliyorsunuzdur gerçi ama ismim Melissa Liliana Snape." dedi elini uzatarak. Harry tereddütle kızın elini sıktı ve
"Harry, Harry Potter." dedi.

"Ah." dedi Melissa. "Biliyorum. Hogwarts'ın yeni kahramanı. Memnun oldum. Sen de sanırım Ron Weasley'sin."

"Şey, evet..." dedi Ron çekinerek ve sordu. "Sen gerçekten Snape'in kızı mısın?" diye sordu.

Snape'in KızıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin