Snape'in Kızı

Hogwarts Alışverişi

Medya: Lana Del Rey - Dark Paradise

🍃

"Hazır mısın?" Snape salonda volta atarken bu soruyu kaçıncı kez sorduğunu hesaplamaya çalışıyordu. Kadınlar... Hepsi aynıydı işte. Çok geçmeden Melissa'dan cevap gelmişti.

"Evet baba, sadece bir dakika!" Gerçekten de bir dakika sonra merdivenlerden koşar adım inmişti.

"Gidebiliriz." dedi saklayamadığı neşeli sesle. Duygularını belli ettiği nadir anlardan biriydi bu. Snape başını sallayıp mahzene açılan kapıyı açtı. Diagon Yoluna uçuç tozuyla gideceklerdi. Melissa bı tozu o ana kadar çok az kullanmıştı ve doğrusunu söylemek gerekirse bayağı da heyecanlanmıştı. Babasına sordu.

"Lucius Amca ile Diagon Yolunda buluşacağız değil mi?" Severus yine karşılık olarak başını sallamakla yetinmişti. Lucius Malfoy onun vaftiz babasıydı. Tıpkı Severus Snape'in Draco'nun vaftiz babası olması gibi. Bu durumda Draco ile Melissa vaftiz kardeşlerdi. Melissa her ne kadar o aileden çok fazla hoşlanmasa da aralarındaki bağdan ötürü sanki hoşlanıyormuş gibi davranıyordu.

Diagon Yoluna geldiklerinde Draco ve babasını Ollivander'ın Asa Dükkanının önünde görmüşlerdi. Yanlarına gittiler. Lucius, Melissa'yı görünce kibirlice gülümsedi. Bunun nedenini hem Melissa hem de Severus çok iyi biliyorlardı. Melissa melezdi ama onlar safkandı hem de Malfoy soyadını taşıyorlardı.

"Melissa..." dedi Mr. Malfoy yavaşça. "Ne çok büyümüşsün görüşmeyeli." Gönülsüzce sarıldılar. Draco ile de aynı şekilde sarıldıktan sonra Draco babasına hiç bekletmeden sordu.

"Baba bana neden o süpürgeyi alamıyorsunuz?" pufladı.

Mr. Malfoy ise  sanki bunu ellinci kez söylüyormuşçasına gözlerini devirerek konuştu.

"Çünkü, oğlum, sen daha birinci sınıfsın."

"Ama baba..." diye soludu Draco. "Bizim bir farkımız olmalı. Malfoyların diğer eziklerden bir farkı olmalı. Öyle değil mi Melissa?"

Melissa sadece gönülsüzce başını sallamakla yetindi. Galiba bu Diagon Yolu gezisi düşündüğü gibi ilerlemeyecekti. Mr. Malfoy Draco'nun bu sözlerine ikna olmuş gibi görünüyordu. Sonuçta kan onlar için en önemli olandı.

"Pekala." dedi Mr. Malfoy teslim olmuşçasına ayrıca da ekledi.

"Ama bu süpürgeyi asla ama asla okula götürmeyeceksiniz."

Draco hevesle başını sallarken Melissa şaşkınlıkla "Götürmeyeceksiniz derken?" diye sordu. Mr. Malfoy tekrar o kibirli gülüşünü takınarak

"Elbette biricik vaftiz kızımı unutmadım. Sonuçta aynı kanı taşımasak da sen benim kızım sayılırsın. Elbette sana da alacağım." dedi Melissa'nın başını okşayarak. Sonra da Draco'ya alışveriş listelerini uzattı.

"Ben sizin süpürgelerinizi alırken siz de bu listedeki şeyleri alın." dedi Melissa ile Draco'ya bol bol galleon verirken.

"Ayrıca canınızın çektiği her şeyi alın, hiç çekinmeyin. Alacaklarınız bitince burada buluşuruz." dedi.

Bu sözü elbetteki Draco'ya değildi zira Draco babası demese bile her şeyi alabilecek biriydi. Bu sözü Melissa'ya söylemişti. Melissa birdenbire çok rahatsız hissettiğini fark etti ve hemen sebebini anladı. Mr. Malfoy ona sanki normalde hiçbir şeyi yokmuş da onu kendisi besliyormuş gibi davranıyordu ama yanılıyordu çünkü babasının ve onun gerçekten çok parası vardı. Evet bir Malfoy serveti değildi ama pekala istediği her şeyi alabilecek düzeydeydi. Melissa babasına baktı. Her ne kadar yüzü her zamanki gibi ifadesiz olsa da Melissa onun da bu durumdan rahatsız olduğunu anlayabilmişti. Mr. Malfoy'a güçlükle teşekkür edebildikten sonra babası ve o sonunda uzaklaşabildiler. Draco konuştu.