"Yang Jungwon, Doktor Park seni bekliyor."
Adımın anons edildiğini duyunca seansım için psikoloğumun odasına yöneldim. İyi hissetmiyordum. Ruh halim ve motivasyonum düşüktü. Sunoo da sinirlerimi bozuyordu üstelik.
"Hoşgeldin Jungwon-ah" diyerek karşıladı doktor beni.
"Hoşbuldum." dedim ve koltuğa oturdum.
"Nasılsın?" diye sordu.
"Bilmiyorum." dedim. Bilmiyordum çünkü.
"Ne demek o?"
"Ben sanırım aşık oldum, ama onu kaybetmekten korkuyorum ve bu yüzden içimde tutuyorum hislerimi." dedim. Anneme sadece bir erkekten hoşlandığımı söylemiştim, ve bana iğrenç olduğumu söyledi. Bu da moralimi bozmuştu tabii.
"Neden korkuyorsun ki, senin gibi birini kimse reddetmez." dedi. Şizofrenisi olan birini herkes ister zaten değil mi??
"Şizofrenim var benim, reddederler tabii ki." dedim.
"Tedavi görüyorsun, kimse reddetmez." diye diretti.
"Ederler." dedim.
"Etmezler Jungwon." dedi. Kendinden çok emin bir doktorum vardı cidden. Dediği dedikti.
"Hoşlandığım kişi erkek desem, benden iğrenir misiniz?" diye sordum.
"Hayır, senden iğrenmem." dedi. O an keşke annem o olsaydı diye düşündüm.
"Annem iğrenç olduğumu söyledi." dedim.
"Değilsin." dedi. Ne kadar iyi hissettim anlatamam.
"Yani bu, normal mi?" diye sordum.
"Kalbimizin kimi seveceğini biz seçmeyiz Jungwon. Sevmek dünyadaki en doğal şey. Kimse seni yargılayamaz bu konuda." dedi. O gerçekten çok iyi bir insan.
"Sanırım şimdi biraz daha iyi hissediyorum." dedim.
"Sunoo, seni rahatsız ediyor mu?" diye sordu.
"Hislerimi söylemediğim için aptal olduğumu ve delireceğimi söylüyor." dedim
delireceksin çünkü.
"Yine söylüyor." dedim. Sus artık Sunoo. Lütfen rahat bırak beni.
"Ah, anlıyorum. O zaman ona hislerini aç." dedi.
"Yapamam." dedim. Senin oğlundan hoşlanıyorum.
"Neden?"
"Beni istemezse, arkadaş olamayız ve... o zaman ben..."
"Jay'den mi hoşlanıyorsun Jungwon-ah?" dedi. Aklımı okuyordu bu kadın. Korkutucu...
"Ihm, ah... lütfen kızmayın bana isteyerek hoşlanmadım."
"Neden kızayım sana?"
"B-bilmem."
"Jay'e söylemekten korkuyorsun."
"Hm hm."
"Ben söylerim o zaman."
"O-Olmaz!"
"Olmaz mı?"
"Olmaz."
"Peki, sen söyle o zaman. Jay senden hoşlanmıyor olsa da, seninle görüşmeyi kesmez. Sen de onun için önemli bir arkadaşsın. Çok arkadaşı yok sonuçta."
"Öyle mi diyorsunuz?"
"Evet öyle diyorum."
"Peki... o zaman ben... Ona söylerim." dedim. Kendi oğluna açılmam için bana cesaret veriyordu. Ne garip biri...
"Hm hm. Jungwon-ah, ilaçlarını içiyor musun?" diye sordu bir anda. Neden, garip mi davranıyorum
"Evet, içiyorum. Sunoo artık sadece konuşuyor. Onu görmüyorum hiç."
"Güzel, böyle böyle iyi olacaksın... O zaman, evine gidebilirsin sanırım." dedi.
"Teşekkür ederim, siz çok iyisiniz." dedim.
"Ah, teşekkür etme. Sen de çok iyisin. Haftaya görüşürüz o halde." dedi.
"G-görüşürüz..." dedim. Sonra da odadan çıktım. Annem bana iğrenç biriymişim gibi bakıyordu. Ama şu an mutluydum. Psikoloğa gelmek, gerçekten bana çok iyi geliyordu.
benim yerime bu kaltağı dinlediğine inanamıyorum. ben de söyle demiştim. ama biliyor musun? Mutlu olmayacaksın. çünkü sizin sonunuzu biliyorum. delisin sen. öldüreceksin onu kendinle beraber. ikiniz de öleceksiniz. o zaman beni anlayacaksın ama çok geç olacak. geç olacak.
_______
14.05.21
ŞİMDİ OKUDUĞUN
✓ phóbos ⌗ jay × jungwon
Fanfiction"Kafam patlayacak, lütfen sus artık..." [angst, story] ©jadedstilll ‐ 2021 !!, psychological disorder, self-harm, suicide, homicide.