Önceki bölüm
Xiuya xin, kararını verdikten sonra evden çıktı ve tarikatın Bitki köşküne gitmeye başladı.
.
.
.
.
.
.
Xiuya xin, zarif bir şekilde ilerliyordu. Çok iyi tanınmış biriydi. Herkes kendisine saygı duyuyordu. Asıl Xiuya xin, yaptığı pislikleri iyi saklamıştı. Bu yüzden hala iyi olarak nitelendiriliyordu. Kendisine selam veren küçük öğrencilere karşı hafifçe başını salladı ve ilerlemeye devam etti.Burası gerçekten de çok güzeldi. Her yer yemyeşildi. Havası güzel ve ferahtı. Enerjinin yoğun olduğu hissediliyordu. Xiuya xin, bu enerjinin çok ilginç ve güzel olduğunu düşündü. İçine çektiği hava tüm vücuduna yayılıyor ve onu rahatlatıyordu. İşte gerçek bir yetişim dünyası! Önceki dünyası gibi duman ve zehir solumuyordu.
Xiuya xin, artık pislik yapmayacaktı. Zaten yaptıkları bilinirse kesinlikle kahramandan önce geberirdi. Artık başını belaya sokmak istemiyordu.
Asıl Xiuya xin'in bir öğrencisi yoktu. Peki neden öğrenci almak istemişti?! Bunun sebebi kahraman onu seçmişti. Fakat Xiuya xin, ondan hoşlanmamıştı. Diğer kıdemliler almasını söylediği için almak zorunda kalmıştı. Kahramanın iyi görünüşü ve yeteneği yüzünden ayrıca çok kaba bir sokak çocuğu olması nedeniyle ona eziyet etmişti. Peki şimdi yapacak mıydı?! Asla!
Sonuçta hala yaşamak istiyordu. Kimse ölmek istemezdi. Bu beden gayet iyiydi. Tek istediği uzun ve rahat bir yaşamdı. Kimse ile evlenmek ve çocuk sahibi de olmak istemiyordu. Bunun sebebi özgürlüğünün kısıtlı olmasını sevmiyordu. Biri tarafından bağlanmak ve o kişinin ihtiyaçlarını karşılamak zorunluluktu ve bunu sevmiyordu. İşte bu yüzden 35 yaşına kadar kimse ile olmamış ve bakir ölmüştü. Daha önce kimseden hoşlanmamıştı. Bu konuda çok deneyimsizdi.
Xiuya xin, bir süre sonra gideceği yere vardı. Bitki köşkü yazılı tabelaya biraz baktı. Hafif şifalı bitki kokusu geliyordu. İçeri girdi ve bir elinde kitap diğer elinde çay fincanı olan adamın karşısına geçti ve selam verdi.
-Yaşlı wu, nasılsın?
Yaşlı wu, gözlerini kitabından ayırdı ve Xiuya xin'e baktı. Bakışları garipti. Daha sonra gülümsedi ve konuştu.
-İyiyim.Uzun zamandır seni görmüyorum. Her zamankinden mi istiyorsun? Bekle getireyim.
Xiuya xin, hemen atıldı ve konuştu.
-Hayır.! Bu sefer istediğim başka! Bana ruh kökü, zencefil, zehirli yılanın bir damla zehri, ginseng, gözyaşı bitkisinin damlası,....
Xiuya xin, bir nefeste yüzden fazla bitki ve eşya istedi. Bunlar çok sıradandı. Hatta aşırı sıradan! Fakat bunlar bireştirildiğinde harika bir mucizevi hap oluyordu. Kimse onları kullanmamıştı. Kahraman dışında.
Yaşlı wu, şaşkınlıkla konuştu.
-Bu değersiz şeyleri ne yapacaksın?
Xiuya xin, ciddi halini bozmadan cevapladı.
-Hiç, öylesine istiyorum. Sen onlardan bolca ver bana!
Yaşlı wu, Xiuya xin'e garip bir bakış daha attıktan sonra köşkün içinde başka bir yere gitti.
yaşlı wu'nun daha önce bahsettiği her zamanki şey aslında bir uyuşturucuydu. Xiuya xin bir uyuşturucu bağımlısıydı. Ne zaman alsa kafası uçuyor ve hızla tarikattan kaçıp bir çok pislik yapıp geri dönüyordu. Şimdi bunu istemiyordu. Zaten vücudunda çok fazla uyuşturucu kalıntısı vardı. Kimse uyuşturucu kullandığını bilmiyordu çünkü bu tarifi kendi bulmuştu. Bir kaç bitkiyi karıştırırken elde etmişti ve israfa dönüştükten sonra sıkça kullanmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I do not want to fall into the hands of the devil !!! [BL]
FantasyŞeytanın eline düşmek istemiyorum!!!! Xiuya xin, ismi gibi oldukça yakışıklı ve zarif bir adam. Tabi bu görünüşte. Gerçekte ise içi pislik dolu. Xiuya xin, dün gece okuduğu "Şeytanın yolu"adlı kitabın son bölümünü okudu. Bu kitabı tam 10 yıl boyun...