Önceki bölüm
Bu sözlerde biraz kibir var gibiydi. Herkes şaşırdı. Ne büyük bir özgüvendi?! Daha yeni savaşmıştı ve bir kez daha yapabilir miydi?! Enerji harcamamış mıydı?!
Gelen rüzgarla arenada duran Xiuya xin'in saçları sallandı. Dik ve güçlü bir şekilde bekliyordu bir sonra ki rakibini...
.
.
.
.
.
.
.
.
Xiuya xin, 1 saat içinde 3. rakibini de yendi. Durdurulamaz gibi görünüyordu. Her hareketi zarif ve güçlüydü. Xiuya xin, savaşmaktan çok zevk alıyordu. Bu yaşadığını hissettiriyordu.Bir çok kıdemli vardı. Fakat her rakip bir diğerinden daha güçlüydü. Ayrıca burada herkes birbirini tanıyordu. Tek bilinmeyen Xiuya xin'di.
Xiuya xin, savaşması ile potansiyelinin ateşlendiğini hissediyordu. Zaten bir dönüm noktasına gelmişti. Eski gücüne kavuşmuştu ama daha da güçlenmesi için vücudun deneyim kazanması ve unutmaya yüz tuttuğu güçlerin kullanılması gerekiyordu.
Tepe efendileri yeni bir yetenek bulduğu için memnundu. Tarikat lideri de memnundu. Tarikatında yeni yetenekler çıkması harikaydı. Bir cevher bulmuştu ve onu yetiştirmeliydi.
Xiuya xin, enerji harcadıkça harcadığı enerji yenileniyordu. Bu aldığı hapın etkisiydi. Çok uzun süre kullanmıştı. Vücudu saflaşmıştı. Bir ruhani beden sahibi olmuştu.
Xiuya xin, 3.saatte 7 rakip daha yendi. Artık kimse meydan okumuyordu. Tarikat lideri memnun bir şekilde güldükten sonra konuştu.
-O zaman birinci olan kişinin Xiuya xin olduğunu duyuruyorum! Karşı çıkan var mı?!
Kimse karşı çıkmadı. Xiuya xin arenadan indi. Herkes kendisine bakıyordu. Bir daha unutulmayacaktı!
Xiuya xin, arenadan indikten sonra dövüşler devam etti. Bir kaç saat sonra bir sıralama da belli oldu. Beklenildiği gibi Xiuya xin birinci oldu.
Xiuya xin, dövüşler bittikten sonra Tarikat liderinin yanına geldi ve bir selamlama verdikten sonra konuştu.
-Tarikat liderim, benim kaynaklarım yok. Bana aylık katkı puanı göndermiyorsunuz. Ne yapacağım? Kaynaklara ihtiyacım var!
Tarikat lideri, gülümsedi ve Xiuya xin'in omuzlarını tuttu ve konuştu.
-Anlıyorum. Bir süredir yoktun. Komaya girmiştin. Şimdi iyileşmişsin. Buna çok sevindim. Hemen sana alamadığın puanları ve kaynakları vereceğim.
Tarikat lideri, daha sonra Xiuya xin'in kimliğine katkı puanı aktardı. Tam 1000 puandı! Bu çok yüksek bir meblaydı. Daha sonra bir kaç ruh taşı kesesi verdi ve veda edip ayrıldı.
Xiuya xin, aldığı eşyalara sevinçle baktı. Bunlar gelişmesi için çok iyi olacaktı.
Xiuya xin, kendisine Jun xinqiu diyen yaşlı adamın yanına gitti ve onu biraz köşeye götürdükten sonra merakla sordu.
-Kardeş Jun, bana ne olduğunu biliyor musun? Benim çıktığım görev hakkında ne biliyorsun.? Hafızam biraz bulanık.
Jun xinqiu, derin bir nefes verdikten sonra konuştu.
-Sen, tarikatta en yetenekli olanlar arasındaydın. Biz seni arkadaş olarak kabul etmiştik. Daha sonra sen tepe efendisi olmak için bir görev aldın. Bir şeytanı öldürmeliydin. Fakat görevden döndükten sonra kendini eve kapattın ve komaya girdin. Seni kontrol ettik. Bir şeyin yok gibiydi. Fakat uzun süre ortaya çıkmadın. Daha sonra seni kendi haline bıraktık.
Xiuya xin, biraz sinirlenmişti. Kendi halime mi bıraktınız?! Neden sebebini araştırmadınız?! Bunları sormanın anlamı yoktu. Çünkü o pek bir şey bilmiyordu. Sonuçta 100 yıldır yoktu! Bulunduğu yer bile boşaltılmış sayılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I do not want to fall into the hands of the devil !!! [BL]
FantasyŞeytanın eline düşmek istemiyorum!!!! Xiuya xin, ismi gibi oldukça yakışıklı ve zarif bir adam. Tabi bu görünüşte. Gerçekte ise içi pislik dolu. Xiuya xin, dün gece okuduğu "Şeytanın yolu"adlı kitabın son bölümünü okudu. Bu kitabı tam 10 yıl boyun...