Önceki bölüm
Xiuya xin, evine geldiğinde çalışmalarına başladı. Durmak yoktu! Zaman yavaş yavaş ilerlemeye devam ediyordu.
.
.
.
.
.
.
.
.
Xiuya xin, Buraya geldiği günün 2. ayındaydı. Yarın kıdemliler arasında ki müsabakaya katılacaktı.Xiuya xin, dışarı çıkmasaydı ve öğrenmeseydi kimse ona müsabakanın başka bir tepede olduğunu söylemeyecekti. Xiuya xin burada unutulmuştu. Sözde bir kıdemliydi. Fakat onun yanına gelen kimse yoktu. Yemek getiren bile yoktu. Xiuya xin, yemeği kendisi yapıyordu.
O kadar yalnızdı ki, kahramandan çok korkmasına rağmen onu görmek istiyordu. Bazen hala kendisine bakan kan kırmızı gözleri görüyordu. Ürpermiş bir şekilde uyanıyordu. Bazen de eski yaşamına ait bir kaç anı parçası görüyordu.
Xiuya xin, gelişmişti. Yiten kaslarına kavuşmuştu. Yaraları yoktu. Yeteneği 20 yaşında ki gibiydi. O zamanlar en iyisiydi. Tükenen potansiyeli ateşlenmiş ve her gün ilerleme kaydediyordu. Ayrıca güzelleşmişti. Zaten güzeldi ama daha iyi olmuştu.
Tersine bir yaşlanma süreci geçirmişti. Sonuçta 70 küsür yaşındaydı ve güçleri gidince yaşlanmak kaçınılmaz olmuştu. Ayrıca kırılmış ve zayıflamış saçlarını kesmişti ve uzatmaya başlamıştı. Her şekilde artık daha iyiydi. Hayatını yoluna koymaya başlamıştı.
Xiuya xin, çalışmayı bıraktı ve kendisine yemek hazırlamak için mutfağa gitti. Gittiğinde malzemelerin çok az kaldığını gördü. Fakirdi! Doğru düzgün bir şeyler alacak parası da kullanacak katkı puanı da yoktu. Olanları hap için harcamıştı. Kazanmak için göreve gitmesi gerekiyordu. Belki de yapmalıydı. Zaten içi sıkılmıştı.
Xiuya xin'in bu malzemeleri tamamen sıradandı. İtiraf etmek istemese de bunlar çalıntıydı. Ölümlülerden çalınmış malzemelerdi. Kendisi yetişim yaptığı için pek yemeğe ihtiyaç duymuyordu ama yine de yemek istiyordu. Fakat önceden böyle değildi. Normal bir insan gibi ihtiyaçları vardı. Yemek ve uyku önemliydi. En azından biraz depolanmıştı ve kendisine 2 ay yetmişti...
Xiuya xin'in içi acıyordu. Daha ne kadar böyle acınası bir şekilde yaşamak zorundaydı?!
Xiuya xin, biraz pirinç lapası yaptı ve üstüne yumurta kırdı.Daha sonra tek kişilik masasında yemeğe başladı. Bir ölümsüz uygulayıcı olmasına rağmen ölümlülerin yemeğini yiyordu. Daha iyi şeyler yemek isterdi. Biraz et gibi! Tarikatın Yemekhanesinde harika şeyler vardı ama alacak katkı puanı yoktu. Mecbur bunlara kalmıştı.
Xiuya xin, yemeğini yedikten sonra etrafı toparladı ve gelişimine devam etti. Akşama doğru bir kez daha yemek yedi, banyo yaptı ve gece her zamanki zamanda uyudu. Yarın büyük gündü!
.
.
.
Xiuya xin, sabah kalktığında kendisini çok iyi hissediyordu. Her şeyin değişeceği gündü.Hemen kalktı ve yemeğini yedi. Daha sonra en iyi kıyafetlerini giydi. Her şeyi hallettikten sonra erkenden mücadelenin olduğu tepeye ilerledi. Kendi evi çok dışardaydı. Belki bir tepe efendisi olabilirdi. O sadece ufak bir kıdemliydi.
Xiuya xin, ilerledi. Yol boyunca bir çok öğrenci ile karşılaştı. Hepsi çok heyecanlı görünüyordu. Bu kıdemliler arasında ki müsabaka her 5 yılda bir yapılırdı. Öncekine katılmamıştı. Şimdi katılacaktı.
Yüzü ifadesiz görünse de gözleri parlıyordu. Bu ne kadar heyecanlı olduğunu gösteriyordu.
Bir süre sonra bir tepeye vardı. Tepenin girişinde "Savaş tepesi" yazıyordu. Burası bir çok öğrencinin hayalinde ki yerdi. Kendi bulunduğu yer "Bilgin tepesiydi" her tepenin bir çok kıdemlisi olurdu. Aslında tepe efendisi onu bilgilendirmeliydi ama yapmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I do not want to fall into the hands of the devil !!! [BL]
FantastikŞeytanın eline düşmek istemiyorum!!!! Xiuya xin, ismi gibi oldukça yakışıklı ve zarif bir adam. Tabi bu görünüşte. Gerçekte ise içi pislik dolu. Xiuya xin, dün gece okuduğu "Şeytanın yolu"adlı kitabın son bölümünü okudu. Bu kitabı tam 10 yıl boyun...