Jisoo
"Jisoo uyan." Annem kapıya defalarca vuruyordu. "Okul zamanı ve annen de işe gitmeli. Hadi uyan." Annem odamın dışından bağırdı. "Tamam anne, uyandım." Yataktan kalkmadan önce gözlerimi ovuşturdum.
Aynamın önünde durdum ve eşofman altımı ve iç çamaşırımı indirdim. Bacaklarımın arasındaki sert şeye baktım. Küçük değildi ama çok da büyük değildi. Normal bir şekildeydi.
Çocukluğumdan beri zorluk yaşıyordum. Annem bana kimseye söyleyemeyeceğimi, bir kız olduğum için bunun insanları şaşırtacağını söyledi. Başka bir deyişle, bir penis ile doğdum.
Annem bana normal bir kız gibi olduğumu bu yüzden bunu bir sır olarak saklamamı ve kimseye söylemememi söyledi.
Aşağıya sert şeye baktım, ona yavaşça dokundum ve bu his yüzünden inlememek için kendimi tutamadım. "TATLIM İÇERDE NE YAPIYORSUN? Hazır mısın?" Annem odanın dışından bağırarak bu düşüncemi bozdu. "Evet, evet. Bir saniye bekleyin." Tuvalete gitmeden önce eşofman altımı çabucak yukarı çektim ve üniformamı aldım.
***
"Seninle evde görüşürüz ve iyi bir öğrenci ol. Artık ceza almak yok." Arabadan inerken annem söyledi. "Evet. Hoşçakal anne." Ona veda ettim ve sınıfıma gittim. Sınıfıma geldim ve bu ders İngilizce dersiydi. Sadece başka derslerde iyi olan bir öğrenciyim ama İngilizce konusunda pek iyi değilim. Geçen dönemde sınavda 10 aldım ve bu çok utanç vericiydi. Çünkü en düşük alan bendim.
"Herkese günaydın." Öğretmenin selamlaması düşüncemi bozdu.
"Günaydın Bayan Kim." Herkes aynı anda söyledi.
-Benden muhtemelen 7-8 yaş büyük olan öğretmenime baktım ama yine de çok genç ve güzel görünüyordu. Herkesin uğruna ölebileceği güzel bir vücudu vardı ve yumuşak parlak kahverengi saçları dağınık bir topuzla bağlanmıştı ve üzerinde beyaz bir bluz ve siyah bir pantolon vardı. Bir öğretmen nasıl bu kadar güzel olur bilmiyorum. Bence öğretmen yerine model olmalıydı. Sınıfımdaki birçok insan ona deli oluyordu. Nasıl bilebilirim? Çünkü bende onlardan biriyim. Hatta çoğu zaman onunla sevgili olduğumuzu bile hayal ettim.
"Kim Jisoo! Kim Jisoo!" Adımı çağırdığını duyduğumda gözlerimi birkaç kez kırptım.
"E-evet Bayan Kim." Bana baktığında ya da adımı söylediğinde kalbim çok hızlı atıyordu.
"Lütfen öne gelin. Bu soruların cevabını bildiğinize inanıyorum." Saçmalık. Bunun ne olduğunu bile bilmiyorum. 'Kesinlikle bana yine işkence edecek.' Kafamdaki ses dedi.
Oturduğum yerden kalkıp öne doğru yürüdüm. Orada öylece tahtaya baktım ve ne yazdığını bile bilmiyorum. Bana doğru yürüdü ve kulağıma fısıldadı. "Beni izlemeyi bırak ve daha fazla dikkat et!" O kadar yumuşak fısıldadı ki, ne dediğini sadece ikimiz biliyorduk. Ne demek istediğini anlamaya çalışırken birkaç kez göz kırptım ve sonra onu izlediğimi bildiğini anladıktan sonra ona baktım. Bana kaşlarını kaldırmış ve kolları göğsünde kavuşmuş olarak baktı, "Sınıf Kim Jisoo bitirene kadar burada durmak ister misiniz? Şimdi otur yerine." Başımı salladım ve yerime döndüm.
"Bu kadar aptal olabileceğini bilmiyordum. Bu sorular çok kolay." Arkamda oturan kişiler fısıldadı. "Kapa çeneni!" Ona baktım ve bana güldü.
İngilizce dersi sonunda bitti ve beden dersi için zaman geldi. Üniformamı spor kıyafetlerimle değiştirdim ve beden eğitimi sınıfına gittim. Bacaklarımı arasında bir şey hissediyorum ve ne olduğunu biliyorum. 'Aman Tanrım!! Şimdi değil!!' Gözlerimi kapattım ve bacaklarımın arasındaki şeye dokundum. Her geçen dakika daha da sertleşiyordu. Kendi kendime beden eğitimi dersine gidip gitmemem gerektiğini tartışmaya başladım ya da hasta olduğumu söyleyerek öğretmenime yalan söyleyebilirdim. Ama bedenimin daha sonra yumuşayacağını ümit ederek beden eğitimine katılamaya karar verdim. Tanrıya şükür öğretmenim bacaklarımın arasındaki çıkıntıyı fark edemeyecek kadar yaşlıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR LITTLE SECRET || JENSOO(G!P)
Fanfiction"Nereye gidiyorsun?" Jennie önümde durarak sordu. "Gidiyorum. Her şeyden sonra burada olmamalıyım." "Neden? Saat gecenin 3'ü." "Sürtük olduğunu öğrenip seni becerdikten sonra başka bir odada onun seni becermesine izin vermektense gitmeyi tercih eder...