On İkinci Bölüm

391 39 128
                                    

Hrrrrrr《

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hrrrrrr
...Oy ve yorum...》

Yazım yanlışı olursa kusura bakmayın lütfen.

-------------


Jennie

Bugünlerde tek yaptığım şey Jisoo'nun pozisyonu için gelen adayları tek tek reddetmekti. Başka birini istemiyordum ne kendim için ne de işim için. Bu durum bende yoğun strese sebep oluyordu. O yüzden mide krampları yaşıyordum. Gece uyumakta zorluk çekiyordum, sabah ise mide bulantılarıyla uyanıyordum. Yaşadığım bu iki hafta bütün düzenimi bozmuştu. Ben her ne kadar kalsın diye çabalasam da Jisoo da gitmek için çabalıyordu. Tanıdığı ve bu iş için uygun gördüğü her arkadaşını getiriyordu. Aslına bakarsanız aralarında pozisyon için çok uygunları da olsa da hepsini bir bir reddetmiştim. Benim için şuan öncelik iş değildi. Jisoo benimle tek odağımdı artık hayatımdaki.
Jisoo'nun getireceği son adayla görüşmek için toplantı odasındaydım. Bu sefer ki gelen adayla Jisoo'da toplantıya katılacaktı. Bu kez geleni reddetmemem için kendisi de toplantıda olmak istemişti. Bende onu reddetmemiştim ki olması pek bir şeyi değiştirmeyecekti. Ben kesin olarak bir pürüz bulacak ve onu da reddedecektim. Kurulunda toplantıda olması beni endişelendiren tek şeydi. Büyük bir çoğunluğun gelen kişiyi onaylaması halinde yapabileceğim pek bir şey olmazdı. Büyük hisse sahibi olsamda kurulun alacağı karara bir şey yapamazdım. Jisoo'nun şirketteki son günü olurdu ve onun da istediği gibi buradan ayrılırdı. Öyle bir şey olduğunda da yapacağım tek şey önünde diz çökmek ve beni affetmesini dilemek olurdu.
Kurul üyeleri bir bir masada yerini alırken bakışlarımı onların üzerinde gezdirdim. Hepsi yerini alınca en son gelen kişilere baktım. Jisoo yanında muhtemelen kendi okul arkadaşlarından ve muhtemelen parlak bir geçmişe sahip yeni bir tasarımcıyla içeri girmişti. Karşımdaki iki koltuğa yerleştiklerinde bakışlarım sadece Jisoo'da takılı kalmıştı. Artik bu durumdan çok sıkıldığını belli eden ifadesiyle gözlerimin içine bakıyordu. Kurul üyelerinden birinin mülakatı başlatmasıyla bakışlarımız ayrılmıştı.

-

-

İstemiyordum. Ben onun gitmesini istemiyordum. Kurul yeni gelen kişiyi Bae Joohyun'un Jisoo'nun yerine gelmesine karar vermişti ve benim elimden hiçbir şey gelmemişti. Çaresizlikle ne yapacağımı bilemeden olduğum yerden kalktım. Bakışlar beni bulurken hissettiğim rahatsızlıkla tuvalete yol almıştım. Sanki midem ağzımda gibi hissediyordum. Adımlarımı hızlandırırken arkamdan birinin de benimle geldiğini hissetmiştim ama kim olduğuna bakacak halde değildim.
Kabinlerin birinin kapısını açıp klozetin önünde diz çöktüm. Tam eğildiğim esnada saçlarımda bir çift el hissettim. Tamamen rahatlayana kadar içimdekileri boşalttıktan sonra geri çekildim ve yanımdaki kişiye döndüm.

"Teşekkür ederim."

"Nasılsın? Neyin var? Yediğin bir şey mi dokundu?"

"Bilmiyorum. Birkaç gündür kötü hissediyorum."

"Bir doktora gitmen lazım Jennie. Böyle olmaz. Kendine dikkat etmen lazım."

"Gerek yok. İyileşirim kendi kendime. Stresten kaynaklıdır."

"Jennie inat etme ve doktora git." Yanımda çöktüğü yerden ayağa kalktığında hızla ayağa kalktım bende. Peşine takılıp lavaboların olduğu kısma geldiğimizde ben lavabolara yönelip yüzüme şu çarpmaya başladım. Kafamı kaldırıp aynaya baktığımda beni izlediğini gördüm.

"Bugün son günün değil mi?"

"Evet. Önüme o kadar çok engel çıkardın ki gitmemem için. Bugüne kadar getirdiğim herkesi reddettin. Kurul olmasaydı ne zamana kadar gitmemem icin uğraşacaktın bilmiyorum."

"Nereye gideceksin? Biz ne olacağız? Jisoo gitmeni istemiyorum." Ellerimi lavabonun kenarına yaslayıp aynadan ona bakmaya devam ediyordum.

"Biz mi?" Kısaca kahkaha attı. "Biz diye bir şey hiçbir zaman olmadı Jennie. Sadece sen ve isteklerin oldu. Nereye gideceğime gelirsek bende bilmiyorum belki yurt dışına giderim. Tasarımcı arayan bir sürü yabancı şirket var."

"Tamam Jisoo. Elimden artık hiçbir şey gelmiyor senin ayrılmanı engellemek için. En azından bu akşam sen ayrılmadan beraber yemek yesek olur mu? Son kez bunu yapabilir miyiz?" Bakışlarını benden ayırdı ve etrafa bakınmaya başladı.

"Lütfen Jisoo. En azından sadece bir akşam sonra sana daha fazla sorun yaratmayacağım." Eline kenardan peçete alıp bana uzattı.

"Tamam yemeğe geleceğim. Ama öncelikle senden istediğim bir şey var. Birkaç gündür kötü görünüyorsun doktora gitmeni istiyorum. Hemde şimdi buradan çıkıp gitmelisin. Bana da yemekte neyin olduğunu söylersin. Tek şartım bu Jennie. Akşam yemekte görüşürüz." Yüzünde bir tebessümle yanımdan ayrıldı. En azından son kez de olsa onunla vedalaşmak için teklifimi kabul etmesine sevinmiştim. Onunla vedalaşmak istemiyordum ama o bunu inatla isterken de yapabileceğim bir şeyde yoktu. Bende elimi yüzümü kurulayıp peşinden tuvaletten çıktım ve otoparkın yolunu tuttum. Önceliğim Jisoo'nun istediği gibi hastaneydi. Daha fazla onu kırmak istemiyordum. Bana kalsa hiçbir zaman gitmez kendiliğinden geçmesini beklerdim ama Jisoo istediği için bunu yapmak zorundaydım. Sonra da akşam yemeği için hazırlık yapmaya eve gidecektim. Son akşamın olabildiğince özel olarak sonlanmasını istiyordum. Ondan ayrılabileceğimi sanmıyorum. İçimde hala bir umut taşıyordum. Jisoo'nun da benim için aynı hissettiğini umuyordum. Tek istediğim bu akşam onun fikrini değiştirmesi yoksa onsuz ne yapabileceğimi bilmiyorum.

- - - - - - - -

Oy ve yorum lütfen.

...


OUR LITTLE SECRET || JENSOO(G!P)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin