Bana ve Silenttdeatthh a o kadar sövdünüz ki mecburen ikinci partı atmak zorunda kaldım.
Keyifli okumalar.
Vee son bir bölüm kaldı.Not: Arkadaşlar tahmini ne zaman bana göt demeyi bırakırsınız acaba?
■■■■■■■
Jisoo
Duvardaki saatin sinir bozucu sesiyle tek yaptığım dümdüz durup tavanı ya da duvarı izlemekti. O gittiğinden beri yaptığım tek aktivite buydu. Şirkete gitmiyordum çünkü ordaki insanların bana acıyan gözlerle bakması sinirimi bozuyordu. Neden? Neden bıraktınız beni? Sizin yerinize keşke ben ölseydim? Ama hayır yapamazdım. Jennie bensiz olma fikrinden bile nefret ettiğini söylerdi. Ya ben? Ben bu cehennemi yaşıyordum. Tek başıma. Etrafımda kimsenin olmasını istemiyordum.
Arada sesini duyuyorum. Sanki 'Sevgilim' diye sesleniyor. Bazende adımla seslendiğini duyuyorum. O kadar yakından geliyordu ki sanki elimi uzatsam ona uzanabilecekmişim gibi. Deliriyorum galiba bilemiyorum. Her şey o kadar zor ki.
"Sevgilim..." Yine duyuyorum. Kesinlikle iyi değilim. Evimizden çıkmayalı ne kadar oldu bilmiyorum. Yalnızlık benim için en iyi şeydi bulunduğum durumda. Burada olduğum süreçte sanki onun sesi ve kokusunu daha yakından hissediyordum. Sanki hiç gitmemiş ve beni terk etmemiş gibi. Ama hayır ikisini de kaybettim. Onları kurtarabilmek için elimden hiçbir şey gelmedi. Benim yüzümden. Hepsi benim yüzümden. Onu orada tek bırakmamalıydım. Çadırdan çıkarken yanında olmalıydım. Belki, belki o zaman onu kurtarabilirdim. Başımı ellerimin arasına alıp dizlerimi çekebildiğim kadar kendime çektim. Aklımdan geçen tek cümle sürekli kendini tekrarlıyordu.
'Hepsi benim yüzümden oldu. Hepsi benim yüzümden oldu...' Kendimi tutamayıp daha fazla durduramadığım gözyaşlarımı serbest bıraktım. Hıçkırıklarım şiddetlenirken tüm gücümle haykırdım.
"Hepsi benim hatam!." Hıçkırıklarla ağlarken en sonunda güçsüz düşüp uykunun beni ele geçirmesine izin verdim...
***
"Jisoo... Sevgilim uyan." Birinin omzuma değdiğini hissettim ve gözlerimi yavaşça araladım. Karşımdaki bedeni görür görmez sıkıca sarıldım.Ona sarılıp gördüğüm kabusun etkisinden çıkmaya çalışıyordum. O kadar etkilemişti ki beni gerçekten onları kaybetmişim gibi hissetmiştim. Biraz rahatladıktan sonra ondan biraz uzaklaşıp güzel yüzüne baktım. Elimi yanağına uzatıp sanki en ufak hata da zarar verecekmişim gibi hafifçe okşadım. Onu tekrar kendime doğru çekip kiraz dudaklarına uzun bir öpücük kondurdum.
Jennie
Etrafında sadece yeşil ormanın hakim olduğu bu dağ evine gelmiştik birkaç saat önce. Jisoo araba kullandığı için yorulmuş ve biraz dinlenmek için uzanmıştı. Bir süre sonra uykusunda sayıkladığını duydum. Neler olduğunu anlamak için yanına yaklaştığımda tek duyduğum şey 'Hepsi benim yüzümden' oldu. Yine o tarz rüyalar görüyor olmalıydı. Hamileliğimin son zamanlarında bir kaza geçirmiştim. Çok büyük bir yara almamıştım ama Jisoo bundan çok etkilenmişti. İlk zamanlar yanımdan bir dakika bile ayrılmıyordu. Sonrasında biraz rahatlamaya başlamıştı ama anladığım kadarıyla yine o kabuslardan görmeye başlamıştı.
Onu korkutmayacak bir şekilde uyanmasını sağladım. Uyanır uyanmaz boynuma sıkıca sarıldı. Sakinleşmesi adına hafifçe sırtını okşamaya başladım.
"Sakin ol hayatım. Bir şey yok ben buradayım." Benden uzaklaşıp gözlerimin içine bakmaya başladı. Eli yanağımı okşarken güzel gözleri yüzümde geziniyordu. Beni kendine çekip dudaklarıma kapandı. Uzun bir öpüşmenin ardından ayrıldık ve alınlarımızı birleştirdik.
"Acıktın mı güzelim?" Bana sorduğu soruya başımla onay verdiğimde yerinden kalktı ve elimden tutup birlikte mutfağa yönelmemizi sağladı. Oradaki yüksek taburelerden birine oturmamı sağlayıp bizim için bir şeyler yapmaya koyuldu.
***
Birlikte yemek yedikten sonra şöminenin önündeki kanepeye uzandık. Uzun bir zaman sonra ilk defa bu kadar tek başına kalmıştık. Hamileliğimin son iki ayında zorlandığım ve Jisoo'da tek kalmamı istemediği için evde bizimle ilgilenen insanlar olurdu. Bazen Jisoo'nun ailesi, bazen babam, bazen yardımcılar. Yani pek biz bize kalamazdık. Doğumdan sonra da hiçbir şey değişmedi tabi ki. Üzerine birde küçük kızımız katıldı aramıza. Onun aramıza katılmasıyla tam bir aile olsakta son zamanlarda çok bunaldığımızı hissetmeye başlamıştık. Ailemizde bunu anlamış olacak ki Jane'e onların bakacağını söyleyip bizi şuan bulunduğumuz dağ evine göndermişti. Küçük kızımızı özlüyor olsamda karımla uzun zaman sonra yalnız kalabildiğim için oldukça mutluydum.
Kollarımı ona sıkıca sarıp burnumu boynuna gömdüm. Güzel kokusunu içime çekip gözlerimi kapattım. Sırtıma yaptığı dairesel dokunuşlar arada huylanmama sebep olsada oldukça huzurlu hissettiriyordu. Kafamı usulca kaldırıp dudaklarına kapandım. O da anında bana karşılık verirken öpücüklerimiz oldukça sıcak bir hale gelmişti. Tamamen üzerine çıkıp kasıklarına oturdum ve vücuduna öpücüklerimi ve izlerimi bırakmaya devam ettim...
■■■■■
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
OUR LITTLE SECRET || JENSOO(G!P)
Fanfiction"Nereye gidiyorsun?" Jennie önümde durarak sordu. "Gidiyorum. Her şeyden sonra burada olmamalıyım." "Neden? Saat gecenin 3'ü." "Sürtük olduğunu öğrenip seni becerdikten sonra başka bir odada onun seni becermesine izin vermektense gitmeyi tercih eder...