Farkındalık

34 8 31
                                    

Bulut

-Kate!

-Kate!

-Kate, diye heyecanla bağıra bağıra ingiliz kahyamızın yanına koştum.

Kate'in yanına gelebildiğimde ise nefes nefese kalmıştım. Evimiz cidden çok büyüktü. Merdivenler uzun, odalar ve kolidorlar fazla büyüktü ve odam üçüncü kattaydı. Kate ise en aşağı katta.. Bunu cidden sevmiyorum. Bu kadar büyük ve yalnız...

-Bir sorun mu var Bulut Bey, diyerek endişeyle bana bakan kahyamızın ellerini tuttum.

-Sana bir şeyler anlatmam gerek. Arkadaşlarım olmadığından kime anlatacağımı bilmiyordum ama düşündüm de sen beni çocukluğumdan beri tanıyorsun. Yani ne yaşadığımı en iyi sen anlarsın gibi hissediyorum.

Hızlı bir şekilde cümlelerimi kurduktan sonra bir anda sustum. Kate şaşkınca bir tuttuğum ellerine, bir yüzüme bakıp duruyordu.

-Bana yardımcı olur musun Kate? Lütfen lütfen lütfen lütfen lütfennn...

Kate biraz düşünür gibi göründü ve gözlerinin dolduğunu gördüm sandım.

-Peki Bulut Bey. Elimden ne gelirse yapmaya hazırım. Çocukluğunuzdan beri sizi tanıyorum. Yardımcı olabilirim, dedi bir anda ellerimi sımsıkı sarmalayarak.

Kate'in ağzından bozuk bir Türkçe ile çıkan bu tatlı sözler beni fazlasıyla duygulandırmıştı ama henüz ağlama sırası değildi. Önce şu meseleyi çözmeliyim. Sonra ağlayabilirim.

-Ben ailenizin İngiltere'den getirdiği çayı hazırlayım. O sırada lütfen istediğiniz yere geçin. Ben yanınıza geleceğim, dedi Kate kocaman gülümseyerek ve ellerimi nazikçe bırakarak.

-Teşekkür ederim Kate. Gül bahçeme bakan odaya geçelim.

Bir süre birbirimize gerçek anlamda gülümseyerek baktık. Kate'i cidden çok seviyordum. Yeri geldiğinde annem gibi oluyordu.

-Tamamdır Bulut Bey, dedi Kate ve mutfağa gitmek üzere yanımdan naif adımlarla uzaklaştı.

Bir süre gülümseyerek mutfağa gidişini izledim. Daha sonra Kate, çayı hazırlayana kadar gül bahçemde biraz vakit geçirmek için hızla bahçeme doğru ilerlemeye başladım.

....

-Ben şey soracağım. Imm, şeyy

-Bulut Bey, rahat olabilirsiniz. Sizi yargılamam. Gerçekten yapmam.

-Biliyorum. Sadece bu durum beni biraz geren bir şey.

Meraklı ve merhametli gözlerle bana bakan kahyamıza baktım. Derin bir nefes aldım. İçimdeki duygu karmaşasını çözmem lazımdı. En çok Kate'e güvenirdim ki ben. Kate bana asla zarar verecek bir şey yapmazdı. Aldığım nefesi iç çeker gibi verdim ve hazır hisseder hissetmez konuşmaya başladım.

-Bir arkadaşım var. Bu arkadaşım pek hoş olmayan davranışlarda bulunmuş ve bu durumu benimle paylaştı çünkü yalandan nefret edermiş. Aslında bu çok saçma. Yalan söylemek zorunda değildi değil mi? Yani illaki o an söylemek zorunda mıydı? Neden ki? Neden beklemedi? Off!

-Bulut Bey. İyi misiniz diye soran Kate'in sesiyle konudan koptuğumu fark ettim ve utandım.

-Özür dilerim. Sinirli olduğumun farkında değildim. Her neyse devam edeyim. Şimdi arkadaşım bana o kötü davranışını söyledi ve ben bu davranışı cidden çok yanlış buluyorum. Yine de kendimi onu düşünmekten alıkoyamıyorum. Uyuyamıyorum. Uyursam rüyalarımda görüyorum. Ona ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Anladığım kadarıyla arkadaşıma çok değer veriyorum ama kötü bir şeye göz yumarak yanına gidebilir miyim ki? Her şeyi bile bile yanında nasıl dururum? Bu b-beni ben yapan şeyleri alıp g-götürmez m-mi?

Son cümlemi söykerken sesim titremişti ve istemsizce gözyaşlarım akmaya başlamıştı. Aras benim için çok kısa bir sürede çok kıymet verdiğim birisi olmuştu.

Gözyaşlarımı silip Kate'in yüzüne baktığımda gözlerim şaşkınlıktan kocaman açıldı. Kate ağlıyordu.

Hemen ayağa kalktım. Kate'in yanına koştum.

-Kate neyin var? Bir şey mi oldu? İstemeden kötü bir şey mi söyledim?

Kate zarif bir hareketle gözyaşlarını sildi. Derin bir nefes alıp verdi.

-Mutluluktan ağlıyorum Bulut bey, dedi.

-Neden ki, diye sorduğumda kesinlikle böyle bir cevap almayı beklemiyordum.

-Siz aşık olmuşsunuz..


Parçalardan Bütüne (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin