Çok Fazla..

35 5 35
                                    


Aras

Karanlık yolda arabamı hızla sürerken düşünüyordum.
Can'ın anlattığı Demir meselesini, kurtulamadığım geçmişimi ve Bulut'u..
Her şey fazla zordu. Anlayamıyordum. Sanki sadece acı çekmek ve başarısız olmaya gelmiştim dünyaya.
Sevdiklerimi kaybetmek için var olmuş gibiydim.

Daha fazla bu düşüncelerle araba sürmeye devam edemezdim. Kafam allak bullak olmuştu.
Aniden ne yaptığımı bile fark etmeden yan yola girdim.

Geçmişimin silsilesi üzerime gelen arabanın ışığı gibi yandı gözümde ve hızla çarpan araba düşüncelerimin içerisine hapsetti ruhumu.

....

_Flashback_

-Anne, diye haykırdı Aras.

-Özür dilerim, dedi Derya ve ekledi.

-Devam edemiyorum meleğim.

Annesinin gözleri bomboş bakıyordu. Kafası yerinde değildi. Belliydi.
Bir elinde çok sevgili kırmızı güllerinden biri, diğer elinde küçük Aras için devasa görünen bir bıçak vardı.

On yaşındaki küçük çocuk gözyaşlarını durduramazken babası kapısı yarım açık kalmış eve girdi. Yanında her zamanki gibi bir kadın vardı.

Karısını ve çocuğunu o halde görünce bir anlık şaşırdı.

-Mutlu musun, diye sordu Derya. Beni mahvettin. Öldürdün. Her şey güzel olacak demiştin ama yok ettin beni.

-Ne yapmışım ki ben, dedi alaycı bir şekilde gülen baba. Saçma sapan tiyatrolar oynama önümde.

-Dayanamıyorum artık.

Derya'nın gözyaşları içerisinde söylediği son sözler buydu. Elindeki bıçağı gülü tuttuğu eline yöneltti. Elini yumruk yapmış, sımsıkı tutuyordu gülünü. Ve Aras'a ufak bir gülümsemeyle bakarak gülünü sımsıkı tuttuğu bileğini kesti.

Kanlar fışkırdı. Her yere sıçradı. Küçük Aras hayatında ilk kez bu kadar çok kan görüyordu. Parmağının kanamasına dayanamadığı annesi..

Çok fazla kanıyordu. Çok fazlaydı.

Babası ise sadece sırıtıyordu.

Gözlerindeki yaşlar dondu Aras'ın. Tam anlamıyla donuvermişti. Annesinin yüzüne baktı son bir defa. Annesi kaşlarını acıyla çatmış, hafifçe gülümsüyordu. Sadece Aras'a bakıyordu. Ne kadar öyle kaldılar kimse bilmiyordu, kimse konuşmuyordu fakat bir süre sonra Derya yere yığıldı. Aras bir anda hareketlendi. Annesinin başına koştu. Yanına çöküverdi.

-Gitme anne. Ne olursun gitme, diye haykırırken tekrar ağlamaya başladı.

Derya bilincini kaybetmek üzereyken kocasına ve yanındaki kadına baktı. Kocasının sırıtışını, yanındaki kadının şaşkın bakışlarını gördü.

Sanki ölüm anında yüz bin kez daha öldü.

Hafif tebessümü silindi ve bilinci kapandı.

Aras annesinin gözlerinin kapanışını kabul edemiyordu.

Babasına döndü.

-Baba, lütfen doktor çağır. Baba, annem ölsün istemiyorum lütfen..

Babası Aras'ın sözlerine pis bir kahkahayla cevap verdi.

-Bu kendi seçimi. Sonunda öldü aptal karı!
Defol git şimdi. Benim yanımdaki hatunla bir randevum var.

Aras, deliriyor gibi hissediyordu. Ne yapacağını bilemiyordu. Annesi kanlar içerisinde yerdeydi. Babası ne saçmalıyordu, anlayamıyordu. Annesiz yapamazdı ki o.

Yerdeki bıçağı hızla eline aldı. Titriyordu ama bıçağı babasına doğrultarak konuştu.

-Ya doktor çağırırsın ya da seni öldürürüm.

-Şerefsiz velet, yapayalnız kalmak mı istiyorsun. Annen artık yok, kör müsün?
Babanda mı olmasın istiyorsun? Uğraşamayacağım daha fazla, dedi ve yanındaki kadını üst kata götürmek için çekiştirdi.

Aras sanki nefes alamıyordu. Sanki o an zaman durmuştu.
Nasıl annesini umursamazdı babası.
O an çocuk aklıyla bir karar verdi. Artık babası yoktu. Annesi yaşamıyorsa bu adam da yaşamayı hak etmiyordu.

Elindeki devasa bıçakla hızla babasına koştu. Yanındaki kadınla ilgilenmeye çalışan adamın karnına bıçağı soktu. Bıçak adamın karnına girdiğinde yanlarındaki kadın korkunç bir çığlık attı ama Aras durmadı.
Adam inleyerek yere yıkıldığında üstüne atladı ve bıçağı saplamaya devam etti. Çıldırmıştı sanki. Bir yandan ağlıyor bir yandan bıçağı saplayıp çıkartıyordu.

Yanındaki kadın çığlık atarak evden kaçtığında durdu. Şaşkın gözleriyle önünde kanlar içinde yatan adama baktı. Sonra ellerine.. Elleri bıçağı saplarken yara bere içerisinde kalmıştı ve çok fazla kan vardı. Kusmak istedi. Yok olmak istedi.

Kafasını çevirip annesine baktı. Artık ağlayamıyordu. O yüzden sadece baktı. Artık kapalı olmayan elinin üzerinde duran kırmızı güle, güzeller güzeli annesinin simsiyah saçlarına, zarif ve hareketsiz bedenine...
Polisler eve gelene kadar babasının üstünden inmedi ve öylece annesine baktı.
Polisler onu götürene kadar sadece annesinin yüzünü seyretti.
Aklına kazımak istercesine bir daha göremeyeceği meleğinin yüzüne...

_Flashback bitti_


Parçalardan Bütüne (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin