Soğuk Gözler, Sıcak Gülüşler

86 28 80
                                    

Bulut

Hava çok soğuktu. Soğuk havaları hiç sevmezdim. Buna rağmen doğum günüm ocaktaydı. Ellerimi kot ceketimin cebine soktum. Bugün böyle olacağını bilemezdim. İncecik giyinmiştim. En berbat doğum günleri listeme yenisi eklenmişti.

Kar yağmaya başladığını görünce iyice üşüdüm. Sonra aklıma içerideyken ağladığım geldi. Cidden olur olmaz yerlerde ağlıyordum. Oysaki başka şeylere üzgündüm.

Ama o çocuk da beni istemediğini söyleyince..
Her neyse bu niye bu kadar koymuştu ki.
Beni kimse istemiyor zaten. Alışmıştım oysaki. Bugün yaşadığım olaydan olsa gerek.
Derin bir iç çektim. Gelmesi uzun sürmüştü.

Arkamı dönüp barın ismine baktım.
"Kırmızı Gül"
Çok nostaljik bir havası vardı cidden. İçerisi sakindi. Seviyeli bir şekilde muhabbet edenler vardı ve arka planda piyano teması ağır basan, kısık sesli klasik müzikler...
Gerçekten seviyeli bir yerdi.
Midem içkiyi kaldırabiliyor olsaydı kesin kötü hissettiğimde buraya gelir, içerdim.

Gerçi beni istemiyordu.
Ah, yine gözlerim doldu.
Ah, hayır ama..

O sırada önümde bir araba durdu ve korna çaldı. Kafamı kaldıramıyordum. Yine ağlamaya başlamıştım. Sadece yere bakıp ağlıyordum. Adım atacak gücüm kalmadığını hissettim.

Araba kapısının açıldığını ve kapandığını duydum. Sonra baktığım yerde siyah ayakkabılar gördüm. Kafamı yavaşca kaldırdım. Kanvas,siyah bir pantalon, lacivert swet'in üzerinde kalın siyah bir kot ceket.. Daha üste çıktığımda biçimli dudaklar yine biçimli güzel bir burun ve gri soğuk gözler... Buz gibi bakan ve daha çok üşüten gözler..

Bu gözleri sevmedim.

-Yine ne oldu çocuk?

-A-adım B-bulut.

Sesim artık soğuktan ve ağlamaktan zar zor çıkıyordu. Ben tekrar yere bakarken karşımdaki insanda bir kıpırdanma hissettim. Kafamı kaldırdım yine. Ceketini çıkartıyordu.

-Neden bu kadar ince giyindin ki. Hava -3 derece, dedi.

-Dışarı ç-çık...

-Tamam, zorlama kendini dedi kendi ceketiyle beni sarmalarken.

-Hadi arabaya bin. İçerisi daha sıcak. Klimayı açtım.

Kafamla onayladım.

Yürümek için adım attım ama başım döndü. Adını bilmediğim adam sertçe tuttu kolumdan. Bir şey demedi. Sadece kolumu alıp kendi ensesine yerleşti ve belimi kavradı. Arabaya doğru yürüttü. Bunları yaparken nezaketten uzaktı ama sanırım nazik olmaya çalışıyordu. Beni tutmadığı diğer eliyle arabanın kapısını açtı. Yine nezaketten uzak bir şekilde oturttu beni. Kapımı kapattı.
Arabaya bindiğimde cidden daha sıcak ve rahat hissettim. Adamın verdiği ceket cidden sıcacıktı. İçi yünlüydü galiba.

O sırada yanıma oturdu. Kapısını kapattı. Bir an bana baktı ve arabayı çalıştırdı.
Arabayı sürmeye başladığında ben de onun yüzüne baktım. İfadesizdi. Oldum olası ifadesiz olabilen insanları kıskanırdım. Ben duygularımı içimde tutamazdım. Bir anda patlarlardı.

-Ne taraftan, dedi.

-Şehri iyi bilir misin?

-Bu şehirde büyüdüm.

-Tamam, o zaman bahar konaklarını biliyor musun?

Yüzüne bakmaya devam ediyordum çünkü bence her şeyin kırılacağı bir andaydık. Fakat bir şey olmadı. Yine bir şey demedi. Sadece tek kaşını kaldırdı anlamaya çalışarak.
Yol boyunca sessizdik. Araba çok sıcaktı. O kadar sıcak ve güzeldi ki. Arabanın markasına hiç bakmamıştım ama koltukları da çok rahattı.
Uyuyacağım sanırım.. Esnerken bir ses duydum.

Parçalardan Bütüne (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin