Topraktan Gelen Gül Kokusu

80 27 35
                                    

Aras

-Yılın en kötü günleri yaklaşıyor, anne. Acı dolu günlerimin yıldönümü geliyor yine.

-Geçen yıl kar çok fenaydı. Bu sene henüz o kadar yağmadı. Kar yağınca çok üşümüyorsundur umarım.

-İşlerim oldukça iyi. Ben işimden memnunum. Yasa dışı olsada işe yarıyor.

-Dediğin gibi haketmeyen insanları incitmemeye çalışıyorum. Ve evet masum insanları koruyorum. Yardım da ediyorum.

-Bak, en sevdiğin gülleri getirdim yine sana. Rengarenk güller ama en çok da kırmızılardan.

İçim titremişti.
-Ben artık kırmızı gülleri hiç sevmiyorum ama bunun için kendini suçlama. Sorun değil.

-Gül kokunu özlüyorum.

Derin bir iç çektim.
Soğuk mezar taşına baktım.
...
Derya Çağlayan
16.02.2010
...

O sırada telefonuma bildirim geldi.

Mavi gözlü velet: Bu akşam bara gelebilir miyim?

İstemsizce gülümsedim. O günden sonra onu hiç görmemiştim. Yazacağını da sanmamıştım ama yazmıştı.

Sonra mezar taşına çevirdim tekrar kafamı.
Annemin ismi ve soyismi Bulut'un ismi ve soyismi gibiydi. Uyumlu. Zarif.
Ve Bulut annem gibi gülleri çok seviyordu. Sanki kader bizi bir araya getirmişti.

Bunu sevmemiştim. Kaderin işlerinden gördüğüm kadarıyla bazı şeylerin sonu hiç iyi bitmiyordu.
Karamsırlığa düşmemeye karar verdim.
Belki bir arkadaştan zarar gelmezdi. Yeni hikayeler dinlerdim. Can'ın hikayeleri hep aynıydı. Sıkmıştı.

Sonra yine annemle konuşmaya başladım. Normalde konuşmayı sevmeyen ben, buraya gelince kendimi durduramıyordum.

-Sana birinden bahsedeceğim. Yeni birisiyle tanıştım. Biraz.. Nasıl desem.. Biraz sana benziyor. Garip bir çocuk. Bu yüzden de seninle tanıştırmayı düşünmüyorum. Hem Can'ı bile yanına getirmedim onu niye getireyim ki?

Biraz nefeslendim.

-Her neyse. Bugün sevgililer günü annem.
Sevgililer günün kutlu olsun. Bütün güzel güller senin olsun. En güzellerine layıksın.

Gülümsedim.

Bir süre sonra telefonuma bildirim yağmaya başladı.

Can: Hemen gelmen lazım.

Can: Hırsızı buldum.

Can: Hesap soracaksan

Can: Şimdi gel

Can: Ya da

Can: Bana bırak

Kaşlarımı çattım. Bu herifin tek tek yazmasına sinir oluyordum. Ki bu baya iyi haliydi. Kelime kelime yazdığı zamanlar oluyordu.
Yazı kısmını es geçtim hemen. Hırsızın bulunmuş olması önemli bir olaydı. Kime çalıştığını öğrenmeliydim.
Bundan 2 ay önce bir hırsız evimden çok önemli evrakları çalmıştı. 2 aydır Can'la peşindeydik.

-Gitmeliyim annem, dedim. Önemli işlerim çıktı. Söz veriyorum, tekrar geleceğim.

...

Bulut

Aras'a mesaj attıktan sonra nedensizce gerilmiştim. Zaten günlerdir mesaj atmak istememe rağmen bir türlü yazamamıştım. Onun gibi hödük birinden de mesaj beklemiyordum zaten. Ne yapacağımı bilememiştim çünkü ilk kez arkadaş edinmeye çalışıyordum.
Aras, çıkarları için peşimden koşan o sahte insanlardan farklıydı. Nazik değildi belki ama iyi birisiydi.

Kalbimde yine garip şeyler oluyordu. İnsanlar arkadaş edinirken bu kadar heyecanlı mı oluyorlardı. Demek ki çığlık atma isteğimin olması ve evde sürekli tepinip durmam bu yüzdendi.

-Yeni bir arkadaş.. Ne güzel, dedim boş odamın içinde.

O sırada odamın kapısı tıklatıldı.

-Müsaitim, dedim.

Kate, içeri girdi.

-Bulut bey, plansız bir durum oldu. Anne ve babanız bu akşam sizi yemeğe çağırıyorlar. Uçağınız ayarlandı.

Derin bir iç çektim.

-Neredeymiş yemek.

-Fransa'da elit bir restorantta. Ailenizin bir sürü de iş arkadaşı olcakmış.

-İş yemeği yani?

Kafasıyla onayladı Kate.

-Gelemeyeceğimi söyle, dedim.

-Ama, dedi Kate

Sözünü tamamlamasına müsaade etmedim.

-Sınav haftam olduğunu söyle.

-Geçen hafta öyle dediniz.

-O zaman gerçeği söyle. Doğum günümü unuttuklarını ve ayarladıkları restoranta gelmeyi unuttuklarını söyle. Onlara o gün yapayalnız kaldığımı söyle. Her zamanki gibi yalnız kaldığımı ve artık ayaklarına gelmekten sıkıldığımı söyle.

Son cümlelerimi söylerken sesimi yükselmiştim. Amacım Kate'e bağırmak değildi. Onu çok severdim.

-Gerçekten bunları söylememi isterseniz söylerim, dedi Kate.

Böyle deyince gülümsedim.

-Sen sadece bahane üret. Ben onlarla konuşurum. Sen söylersen seni hatalı bulurlar. Üzgünüm sesimi yükselttiğim için, dedim.

-Sorun değil, dedi Kate yüzünde acı bir gülümsemeyle.

Benimde yüzümde de acı bir gülümseme olduğuna emindim.

...

Akşam 6 gibi hazırlanmaya başladım. Öncelikle duş aldım.
Gri kot bir pantolon giydim. Beyaz bir de sweet. Siyah özel tasarım saatimi taktım. Saçlarımı fön çekerek şekillendirdim.
Aynadan kendime baktım. Her zamanki gibi gayet özenliydim. Özenli olmayı seviyordum. İyi hissettiriyordu.

Kate'e arabayı hazırlamalarını söyledim ve kapının önünde asılı olan montlarımdan kalın, siyah, biraz uzun olanını giydim. Hava hala çok soğuktu. Sonra kapının önündeki aynaya baktım. Gördüğüm görüntü bir kez daha hoşuma gitti.

Parçalardan Bütüne (b×b)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin