📻7.Bölüm📻

145 23 5
                                    

Yorum yorum yorumm♥️

Keyifli Okumalarr🥂

"Choi San, Jeong YunHo, Kang YeoSang. Bir kişiyle daha tanışmış olsan grubu yarılıyormuşsun sen?"

"Neyden bahsediyorsun sen? Gel şuraya yardım et."

Döner sandalyesinde bağdaş kurup notlarımı düzenlememi izleyen SongJu imalı imalı konuştu. Bu notları onun için ayırmışken onun bana yardım etmemesi sinir bozucuydu.

"Bahsettiğim grup işte! Bunlar o grubun üyelerinin isimleri."

Ne? Gerçekten mi!? Belki de sandığım kadar şanssız değildim. Hâlâ bu kulübe girmek için şansım vardı!

"SongJu sormaya korkuyorum ama bir ihtimal bu grupta MinGi diye biri de var mıydı?"

"Onunla da mı tanıştın? Yarılamışsın bile."

Tanrım.. neden sadece bu kişilerden biriyle röportaj yapsam yetmiyordu? Büyükannemin oğlunu çatı ile tehdit eder yapardım röportajı!

Ya da Kang YeoSang'ın babasının beni tehdid ettiği gibi bende babasını tehdit eder, bir şekilde yapardım röportajı. Bugün dekanlıktan çağırılmıştım. Başta çok şaşırmıştım ancak bizimle konuşan profesörü görünce hemen anlamıştım meseleyi.

Dekan hiç utanıp çekinmeden eğer o festivale katılmazsam başka bir üniversiteye geçiş yapmam gerektiğini söylemişti. Tekrar hatırlatıyordum, ben psikoloji bölümündenim. Bir kaç tuşa basmayı biliyorum diye de o bölüme geçmem, kusura bakmayın.

"O hangi bölümde? Onu hiç görmedim."

"Üniversitede çıkardığı bir kaç olay yüzünden bu üniversitede değil ama o da performans sanatları bölümündendi."

Sanırım bu yıl pişman olmayacağım tek şey Jeong YunHo'nun yıl sonu ödevine yardım etmek olacak. YunHo'ya yakın olursam Choi JongHo hakkında bir şeyler öğrenebilirdim.

Ve o depo.. sanırım onu bir kez daha ziyaret etmeliydim. Her şeyin kilit noktası o depo gibiydi.

◇◇◇◇◇

"Sağa dört adım ta ta ta ta ve tan! Yere sert basacaksın Seon."

"Sana dans konusunda kötü olduğumu başından söylemiştim ama."

Aynalı odada kendimi parke zemine bıraktım. Parkenin soğuk yüzeyi sırtıma çok iyi gelmişti. Parkenin soğukluğunu bike özlemiştim. YunHo'nun yüzüme fırlattığı havlu olmasa daha iyi olacaktı ya neyse.

"Gayet iyi gidiyoruz ve daha zamanımız da var."

"Hem bu hem de basket kulübü.. nasıl yetişiyorsun? İkisi de hareketli aktiviteler."

YunHo ilk karşılaştığımız gün beni basketbol kulübüne davet etmişti, nedeniyse topu doğru tutabilmemdi. Bunun bir bahane olduğu çok belliydi aslında.

"Eskiden daha eğlenceliydi aslında. Şu an dediğin gibi yetişmek zor, ayrılmayı düşünüyorum."

YunHo aynı benim gibi parke zemine uzandı. O benden daha yorgundu çünkü ben hareketleri yapmaya çalışıyordum o ise bana gösterirken en az on defa yapıyordu.

"YunHo, yolun başındayken kendine yeni bir partner seçmeye ne dersin?"

Kang YeoSang ile müzik odasında çaldığım Canon'a lanet olsun. Dişimle, tırnağımla kazandığım üniversitede tehdid ediliyordum. Bu büyük ihtimalle YunHo'yu büyük ölçüde etkileyecekti çünkü yıl sonu ödevleri önemliydi.

"Yine mi? Gayet iyi gittiğini söylemiştim Seon."

"Hayır, yani şey.. üniversiteden ayrılma ihtimalim var. Bunun seni etkilemesini istemiyorum. Yıl sonu ödevlerinin ne kadar önemli olduğunu biliyorum."

YunHo uzandığı yerden doğruldu. Kollarını bacaklarına dolayarak destek aldı ve bana baktı.

"Neden ayrılacaksın?"

"Sadece ihtimal ama ihtimallere yaşayamayız. Önlem almanı söylüyorum."

Onun gibi ben de doğruldum. Bağdaş kurup bana fırlattığı havluyu boynuma koydum. Çoktan vakti geçmişti ve terim soğumuştu bile.

"Sorun değil. Sen ayrılsan bile seninle devam edeceğim. Önemli olan bilmeyen birine dans öğretmek. Bizim üniversiteden olması şart değil."

YunHo yüzüne oldukça samimi ve karşısındaki bile gülümsetecek bir tebessüm yerleştirdi. Doğrusu bu kadar sadık oluşu inanılmazdı.

◇◇◇◇◇

Eve dönüş yolunda YunHo'yu yanımdan bir şekilde kovmuştum. O varken depoya gidip bir şeyler öğrenmek zor olacaktı.

Bildiğim tek bir şey vardı. Eğer bir şeylerler öğrenmek istiyorsam o depoda öğrenecektim. Herkesin ortak noktası o depoydu.

"Hemen geleceğim tamam mı? Sakın çatı katını istila eden biricik oğlunu peşime takma."

"Oyalanma Seon! Nereden çıktı bu ödev anlamıyorum ki.."

Büyükannem söylenmeye devam ederken derin bir nefes alıp depoya kadar onu dinledim. Işıkları yanan depoyu gördüğümde gülümsedim.

İşte her şeyi sonuca bağlayacak cevapların bulunduğu yer.

"Tamam büyükanne~ hemen geleceğim!"

Konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım. Konuşsa bile hemen söylenecekti. Yeterince söylenmesini dinlemiştim bile.

Büyük adımlarla deponun kapısına geldim ve kapıyı aralayıp içeriye sıyrıldım.

İçerideki koltuklardan oturup bira içen geçen seferki mavi saçlı çocukla gülümsedim. İşte, gerçek anahtar.

"Burada ne işin var?"

Beni görünce yayıldığı yerde toparlandı ve elindeki telefonu kapattı. Yüzündeki dağılmış ifade aynı dün geceki ifadeydi.

"Bana yardım edebileceğini düşünüyorum. Karşılığında ben de sana yardım edeceğim, Kim HongJoong."

Grubun altıncı üyesiyle de tanışmış bulunuyordum. Geriye sadece iki kişi kaldı. Park SeongHwa ve Jung WooYoung.

◇◇◇◇◇

Bayanlar ve baylarr işte bu hikaye asıl şimdi başlıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bayanlar ve baylarr işte bu hikaye asıl şimdi başlıyor.

Bayanlar ve baylarr işte bu hikaye asıl şimdi başlıyor

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Radio // Choi JongHoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin