Selam aslan parçaları!
Nasılsınız?
Multi: Bölüm Şarkımız; Sertab Erener - Sevdam Ağlıyor & Yeni Karakter; Çağatay Moren
YENİ BÖLÜM SINIRI = 60 OY & 180 YORUM
YB BARAJINI DÜŞÜRDÜM!
Keyifli Okumalar!
--------------------------------
....
''Söyle?! 'Söyle dedim' kimsin sen?!'' öfkeyle kolunu biraz daha büktüm.
''Kolumu bırak!'' dedi acıyla. Bırakmadım, boşta olan elimle parmağının birini aldım ve tam tersine katlayacakken ''Ben baban!'' dedi.
nE?
Bu ses...
Çağatay' ın sesiydi!
Sesi canının acısından dolayı değişik çıksa da anlamıştım.
Böyle sikindirik bir girişi ancak Çağatay yapabilirdi çünkü başkası değil.
Ellerimi hızla üzerinden çektim ve koluna bir tane geçirirken öfkeyle çemkirdim; ''Salak mısın oğlum sen?! Bu nasıl bir giriştir?!Parmağını kıracaktım neredeyse!'' dedim ve dolaptan hızlıca pijamamın üstünü alıp üzerime geçirdim.
Büktüğüm bileğini diğer eliyle ovuştururken söyleniyordu; ''Ben sana mütüş bir sürpriz yapmak için teyzemin gazabına uğramayı bile göze almıştım ama senin yaptığın... Cık cık cık! Hiç yakışma-''
''Dışarı çık!'' lafını hızla kestim ve onu odamdan postaladıktan sonra yarım kalan pijama giyme eylemime devam ettim...
Onu neredeyse 1 senedir görmemiştim.
Bayağı vücut yapmış gibiydi. İstese elimden kurtulurdu, ama ya boşluğuna gelmişti ya da bana kıyamamıştı. En son yaklaşık 6 ay önce falan görüntülü konuşmuştuk sanırım.
O zaman da sadece tipsiz suratını görmüştüm zaten. (çarpılcan amk öfslşdvsşld)
Her seferinde görüntülü konuşmasak da telefonla sürekli iletişim halindeydik. Aslında onunla pek iyi anlaşamadığımız için konuşmazdık. Zamanında merhaba merhabamız vardı sadece.
Yaklaşık 1 buçuk sene önce bilmediğim bir sebep yüzünden annem beni Antalya'ya göndermişti.
O zaman çok ısrar etmiştim anneme söylesin diye, benimle gelsin diye. Ama annem beni geçiştirmiş, kafamı dağıtmamı istediğini söylemişti.
Beni tek başıma yollamamak için de teyzemden Çağatay'ı yollamasını ve beni alıp Antalya'ya götürmesini istemişti.
O zamanlar Çağatay gelmesin diye çok diretmiştim ama annem beni sadece ona emanet edebileceğini söylemişti.
Çağatay'la da bu sayede yakınlaşmıştık. Hatta Antalya'da kaldığım 1 ayda bana araba sürmeyi öğretmiş, kendi arabasını tek başıma pratik yapmam için bile vermişti.
Onunla aramız gerçekten iyiydi, bana yediği her haltı anlatıyordu. Benimde bu sayede elimde tehdit için koz oluyordu tabii. Bakmayın öyle, ben itlik için yaratılmışım...
Salona gittiğimde yere, koltuğun önüne oturmuş, bir dizini kaldırmış ve dizinin üstündeki elindeki telefonda bir şeyler yazıyordu. ''Çağatay! Çay koyuyorum içersin değil mi?''
Seslenmemle bana döndü ve hızla telefonun ekranını kapattı. Sevgilisiyle konuşuyor olabilirdi.
''Ne? Çay mı? Olur olur içerim. Yanına da tost yapsana be, çok açım valla!'' sabır dilercesine bir nefes aldım ''Ne zaman aç değilsin ki sen?!'' kafamı mutfağın olduğu yöne eğdim ''Gel kendi tostunu kendin yap. Ben de çayı koyayım.''

ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİLAT
General FictionSahibinin bile orda olduğunu unuttuğu, kendini hatırlatmayı isteyen bir adamın kalbi Adam inanmıyordu bir kalbinin olduğuna, biri için atabileceğine Ta ki Ela'yı görene kadar...