9. BÖLÜM

2.4K 170 260
                                    

Selam luppolar! 

Multi:Ela Demir 

Keyifli okumalar!

-----------------------------------

Kapıyı, buradan elimi kolumu sallaya sallaya çıkabileceğimi düşünerek, evime döneceğimin sevinciyle açmıştım. Açmıştım, açmasına ama...

Karşımda görmeyi beklediğim şey kesinlikle bana gönderebileceği en ruhsuz bakışları gönderen, 3 parmağı alçıda olan bir Ali ve bana Küçük Emrah'tan farksız bir şekilde dargın dargın bakışlar yollayan bir adet Soner değildi.

Ne?

Ali'yi boşver de, Soner'in bakışları...

Neyse, gülmenin sırası değil.

Karşımda onları görünce yüzümdeki gülümseme dondu. Gözlerimi devirdim ve sert bir nefes verdim.

Hala tuttuğum kapının kulbunu bıraktım ve dışarı bir adım attım.
Benim bir adım atmamla Soner ve Ali, benimle senkronize bir şekilde hareket edip ikinci adımı atmamı engellediler.

Kaşlarımı çattım ve olabilecek en sert bakışımla beraber kafamı 'Ne var?' dercesine sallayıp tek kaşımı kaldırdım.

Ali'nin boş bakışlarına, bir de ifadesiz sesini ekleyerek konuşmaya başlamasıyla, pinpon topu misali bir sağa bir sola giden bakışlarımı ona sabitledim;

"Bir şey istemiştin yenge?" evet, defolup gitmek istemiştim. Ama engel oluyorsunuz.

Kaldırdığım kaşımı indirdim ve kaşlarımı çatıp sert sesimle konuştum;

"Eğer kalan parmaklarını da kırmamı istemiyorsan çeki-"

"Ela'm?" sözümü kesen şey Aslan'ın sesiydi.
Arkamı döndüm ve Aslan'a baktım.

Adım adım yaklaşıyordu, yanımda durdu. Bana baktı ve; "N'oldu? Neden gelmedin?" dedi. Bir de soruyordu!

"Evime gitmek istiyorum, söyle şu adamlarına çekilsinler önümden!" sertliğinden en ufak bir eksilme olmadan çıkan sesimle söylemiştim.

Derin bir nefes aldı. Bunu gözlerini benim üzerimden çekmeden yapmıştı.

Aldığı nefesi yavaşça verirken bakışlarını Ali ve Soner'e çevirip benim sesimin, onun sert sesinin karşısında çocuk sesi gibi kalmasını sağlayan bir serlikte "İşinize devam edin!" dedi.

Oha lan!

Bu ses Aslan'dan mı çıktı?!

Demek ki isteyince korkunç olabiliyormuş...

Azıcık tırsmış olabilirim, ama çaktırmaya hiç niyetim yok.

Kolumu tuttu ve fazla sıkmadan arkasını dönüp beni de çekiştirerek yürümeye başladı.

"Çekiştirip durma, bırak şu elimi!" beni dinlemedi ve yürümeye devam etti.

Birkaç adım attıktan sonra sağa döndü ve bir odaya yöneldi.

Beni de o odadan içeri soktuğunda mutfağa geldiğimizi fark etmiştim.

Elimi bıraktı ve hızlıca arkama geçip omuzlarımdan tutarak adımlarımı kahvaltı masasına yönlendirdi.

"Önce kahvaltı! Sonra ne istersen yaparız." sesi neşeli ve canlı çıkmıştı.

Az önce sinirliyken şimdi gayet sakin, hatta eğlenceliydi.
Ruh hali çok çabuk değişiyordu...

Adım atarken direnmem bir işe yaramayacağı için beni yönlendirmesine izin verdim.

Masanın yanına gelince bir ucunda durdu ve ellerini omuzlarımdan çekip sandalyenin arkasına ilerleyip oturmam için geriye çekti.

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin