2. BÖLÜM

4.1K 206 94
                                    

Keyifli Okumalar!

------------------------------

Sabah uyandığımda saat 09.10'du.
Neredeyse 15 dakika boyunca yatakta hareketsiz bir şekilde amaçsızca öylesine uzandım. Nedenini sormayın uyanınca yatakta mal mal uzanmayı seviyoruz biz.

Boş boş yatmaktan sıkılınca gözüm kapanmasın tekrar uyumayayım diye yatağımdan çıkmadan telefonumda olan ders programıma baktım.

Bugün gitmem gereken derslerim vardı ve ben gitmek istemiyordum, sadece etüte gidecektim.

Kendi kendime uydurduğum ve kafama göre ders programı yapmam..
Güzel! Gerçekten güzeldi.

Bunun mutluluyla yatağımdan enerjik bir şekilde kalktım. Terliklerimi aradım ama sol ayağıma ait olanını bulamadım.

''Nerdesin acaba?''

Kim bilir nereye fırlattın aptal

İç sesime göz devirdim ve terliğimin tekini bulamadığım için zaten sağ ayağımda olan diğer tekini de bir daha bulamayacağım riskini göze alarak herhangi bir yere fırlattım.

Bu modumu düşürmüştü. Ah şu lanet ergenlik! İnsanı sinir ediyor. 17 yaşında olduğumu söylemiş miydim?

Herneyse.

(medyadaki şarkı)

Düşen modumu yükseltmek için bir şarkı açtım. Abi çok iyi yaa'' İç sesime katılıyorum. İşte şimdi modum yükselmeye başlamıştı!

Şarkıyı açtığımda telefonumun sesini son seviyeye getirdim ve telefonumu odamda bırakarak lavaboya gittim.

Daha dün duş almıştım ve hava soğuk olduğu için bugün duş almayı es geçerek rutin kişisel işlerimi hallettim.

Her ne kadar üşümesem de kış aylarında her gün yıkanmak pek iyi bir fikir değildi zaten.

Odama geçer geçmez altıma siyah bir eşofman giydim ve üzerime de aynı eşofmanın takımı olan t-shirti giydim.

Telefonumu elime aldığımda bildirimleri kontrol etmemiştim henüz.

Bildirimlere baktığımda whatsapp tan en yakın arkadaşım olan Asu'nun mesaj attığnı gördüm.

Hem bilmem kaç tane üst üste,

Kim bilir hangi dedikoduyu söyleyecekti acaba? Gerçekten merak ediyorum sitemim boş..

Asu: Ela bugün bana gelebilir misin? (07.23)

Asu: Ben iyi değilim. (07.23)

Asu: Müsait olunca dön lütfen. (07.23)

Siz: Asu, iyi misin? (9.44)

Siz: Benim ki de soru tabi ki de değilsin. (09.44)

Siz: Geliyorum birazdan yarım saate oradayım. (09.45)

Ne olmuştu ki sabah sabah?

Acaba yine babasıyla kavga mı ettiler?

Bu düşüncelerle kafamı meşgul etmeyi sonraya erteledim ve hemen üzerimi değiştirdim.

Altıma siyah bir kot pantolon,üzerime siyah dökümlü bir gömlek ve ayağıma da siyah bir spor ayakkabı geçirdim.

Üzerime de siyah kot ceketimi alıp, sırt çantama da gerekli olabilecek eşyalarımı aldıktan sonra hızlıca evden çıktım.

Yol üzerindeki dolmuşu yakalamam iyi olmuştu.

Şoföre parayı uzatıp boş bir yere oturdum. Yolda giderken Asu'yu düşünüyordum...

'Acaba ne oldu?' diye düşünmekten kafayı yiyecektim. Asu'nun evine yaklaştığımı görünce dolmuştan indim ve evine doğru yürümeye başladım.

Buralar pek tekin yerler değildi. Asu'lar da buradan taşınacaklardı zaten bu yüzden.

Mahallede uyuşturucu içenler ve serseriler çok fazlaydı. Gerçi bizim mahallenin de Asu' nun mahallesinden pek  de bir farkı yoktu çünkü mahallelerimiz birbirine yakındı, burada olan her türlü it, keko ve müptezelden bizim mahallede de vardı maalesef.

Asu'nun babası da benim babam gibiydi, içkicinin tekiydi.

Ve son zamanlarda her zamankinden daha fazla olacak şekilde Asu'nun annesine ve Asu'ya oldukça zorluk çıkarıyordu.

Asu'nun annesi Semra teyze de annem gibiydi; tek derdi evini geçindirmek çocuğunu okutmaktı...

Ben düşüncelerimle boğuşuyordum ki Asu'nun evine geldiğimi farkettim. Hemen kapıyı çaldım ve açılmasını bekledim.

Kapı açılınca gözleri ağlamaktan kızarmış, çökmüş bir Asu beklemiyordum.

İçeri girer girmez ciğerlerini sıkarcasına sarıldım. O da bunu bekliyormuş gibi sarılır sarılmaz hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Sırtında elimi gezdirerek sakinleşmesini bekledim.

Sayamayacağım kadar dakika boyunca öylece ayakta sarılmış vaziyettte dikildikten sonra hafifçe geri çekilince ağlamasının azaldığını gördmüştüm.

Ahh sonunda sakinleşiyor galiba derken duramadım ve anlatmasını beklemeden ben sordum;

''Asu ne oldu? Anlat bana.''

Birkaç kez sertçe yutkundu, söylemekte zorlanıyor gibi görünüyordu.

En sonunda derin bir nefes aldı ve fısıltı gibi çıkan sesiyle ''Babam öldü.'' dedi.

Birşey diyemedim..

Sustum.

Hem, her ne dersem diyeyim boşuna konuşacaktım.

O yüzden sadece sarıldım.

Eğer ben olsaydım yüksek ihtimalle ağlamazdım çünkü Asu benden çok çok daha duygusaldı, maalesef yufka yürekliydi.

Sakinleşmeye başlamıştı, acaba annesi ne haldeydi?

''Semra teyze nerde?''

Başıyla hafifçe salonuişaret etti. ''İçerde, salonda.''

Ona başımı onaylar anlamda salladım.
Ayakta durmasına yardım ettim ve elini yüzünü yıkamak için onunla beraber lavaboya girdim.

Yüzünü yıkamasını beklerken ona ''İçeri geçiyorum.'' dedim ve beni onaylamasını beklemeden salona geçtim.

Semra teyze kanepenin üzerinde oturmuş öylece yeri izliyordu.

Semra teyzeye yaklaştım ve omzuna dokunup beni farketmesini sağladım.

Başta irkilsede toparladı ve hala omzunun üzerindeki elime dokunup beni kendine çekti. Ona sıkıca sarıldım ve baş sağlığı diledikten sonra onu yalnız kalmak istediğini söyleyince Asu'nun yanına geçtim.

Mutfaktaydı o da annesi gibi öylece oturmuş boş boş etrafa bakınıyordu.

Anlıyordum onu...

O da benim gibi babasına kırgın ve kızgındı.

Sadece babasının ölmesi onu çok sarsmıştı doğal olarak.

Annemi aramam gerekiyordu ama bunu Asu'ya söylesem bile boş boş suratıma bakmaktan başka birşey yapacağını sanmıyorum, bu yüzden cebimdeki telefonumu elime aldım.

Hemen mutfaktan çıktım ve kullanmadıkları boş olan oturma odasına geçip annemi aradım ve kısa konuşmamızı sonlandırdıp kapattıktan sonra telefonumu arka cebime tıkıştırdım.

Derin bir nefes aldım ve günün geri kalanının cenaze işlerine yardım etmem gerektiğinden Asu'nun yanına dönmek için mutfağa döndüm...

--------------------------------

İlk bölümler pek sarmayabilir sizi, biraz sabır gerekiyor, halledicem

[Bu bölüm 15. 35/ 14 Mayıs 2022 tarihinde düzenlenmiştir.]

MİLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin