(yıl-2009)
Her yer karanlıktı, çok fazla karanlık. Ses yoktu. "Canım yanıyor." dedim kısık bir tonda, bağırırsam kimsenin umursamayacağını biliyordum. Biri varsa oltaya düşmesi için dua etmekten başka bir çarem yoktu. Kısık bir iniltiyle karışık, "Neredeyse korkmaya başlayacağım." dedim.
"Korkmalısın küçük!" dedi kaba bir ses.
Etraf aydınlandı.
Gözlerimin ışığa alışması için birkaç kere hızla kırpmak zorunda kaldım.
Buraya nasıl gelmiştim?
Gözlerimi kısarak karşımda ki adama baktım. Bana bir silah mı doğrulmuştu?
Tanrım, o gerçekten bir silahtı ve ben..
1 dakika
Hedef benim!
Bir sandalyeye bağlanmış oturuyordum. Arkam siyah bir duvara yaslanmıştı. Bir başka adım sesleri duydum. Birkaç tane.
Karşımda ki esmer kısa boylu adam silahını bir saniye bile oynatmamıştı. O silahın emniyeti kapalı değil miydi ya, namluya sürülme sesi duymamıştım.
Gözlerim adım seslerinin yaklaştığı yöne doğru kaydı. Kapıdan birbirlerine benzeyen 3 adam girmişti. Her birinin elinde kutu vardı.
Küçük oda da üç kutu birkaç metre ötemde tek sıra halinde konuldu. Sarışın ve uzun boylu adam dışında diğer ikisi tekrar dışarı çıktı.
Anlamamış bir surat ifadesiyle karşımda ki esmer adama baktım. "Birini seçmen gerekli, bu kadar da insaflıyım işte!" diyerek bir kahkaha patlattı. Bu esmer adam ne demek istiyordu ki... Kafamı yavaşça sağa sola çevirirken adamın sabırsızlandığını görebiliyordum.
"Soldaki." dedim sesimin korkusuz çıkmasını sağlamıştım ama tonunda ki umutsuzluğu gizleyemedim.
Adam diğerine işaret ederek kutudan bir elma çıkardı.
Gözlerimi devirip "Şaka mı bu? Kaçıncı yüzyılda yaşıyorsun?" dedim istemsiz olarak.
Esmer adam ise mimiksiz bir şekilde diğerine işaret etti ve diğer adam elmayı tam başımın üzerine yerleştirdi.
Esmer olan ise "İstediğini yapabilirsin, o elma nerende olursa olsun, onu vuracağımı bil!" diyerek emniyeti kaldırmış ve süngüyü çekmişti.
Emniyetin kapalı olduğunu biliyordum diye geçirdim.. İç sesim gerçekten bir ego yığını olabilirdi.
Adam tetiğe basmak üzereyken bir an silahı aşağı indirip "Korkuyor musun küçük kız?" dedi sesinde tiksinç bir duygu vardı.
Gözlerimi bir an olsun ayırmadan "Korkmam mı gerekiyor?" dedim, deli gibi korktuğumu biliyordum.
"Korkmalısın küçük kız..." dedi tekrar silahını kafama doğru tutarken.
Gözlerimi kapatarak 'korkudan altıma işeyecek olsam bile bu öleceğim ya da yaşayacağım gerçeğini değiştirmez' diyerek geçirdim. İki olasılık vardı, ya yaşardım ya da ölürdüm ve ikisi de umurumda değildi!
Silaha öyle konsantre olmuştum ki adamın tetikte gezinen parmaklarını neredeyse hissedebiliyordum. Nasıl bir sigara tiryakisi olduğunu da anlayabiliyordum. Yavaşça gözlerimi açarak adama gülümsedim. Adam neden güldüğümü anlamamıştı ve tetiğe bastı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırımdaki Kadın
Ficção Geral"Parmak uçlarına kadar yıpratılmış bir kadınım ben. Hani, kadınlığa yeni adım atanlardanım.. Ve yeni öğrenenlerden, aslında doğar doğmaz 'kadın' olduğunu bir kız çocuğunun bu ülkede. Saçlarıma papatlayalar konduracak bir adamı asla bulamayacaklard...