"Kilo almışsın." Dedim durgun bir ses tonuyla.
Sunay ellerini karnında birleştirerek "Aslında bakarsan hamileyim" dedi.
Kafamı ona çevirmiş gözlerimi kocaman açmıştım. Bu haberin verdiği şaşkınlık ve mutluluk hissi bedenimde birbirine karışıyor, bu da midemin bulanmasına sebep oluyordu.
"Biraz erken değil mi?" dedim olabildiğince sakinleştirilmiş bir ses tonuyla.
"Aras'tan." Dedi.
Aslında ne sormak istediğimi anlamış olmalıydı.
Derin bir nefes alıp Sunay'a bakmamaya çalıştım. Karnındaki bebek, onu dinlemem için neredeyse baskı yapıyordu bana. Dinlemekten vazgeçtim ve konuyu dağıtmaya karar verdim.
"Aras ile aranız nasıl? Uzun zamandır haber alamadım sizden?"
"Aslında bakarsan terk etti."
Başımı öne arkaya sallayarak içimdeki dumanı dışarı doğru üfledim.
"Nedenini sormam gerekiyor mu?" derken Sunay'ın gözlerine bakmıştım.
Gözlerini benden kaçırarak başını yere eğdi. Verdiği cevap zar zor duyuluyordu.
"Haklıydın, ilki değildim."
İçime bir sızlama çöktü. Haklı olmanın verdiği gururdan eser yoktu şimdi yüreğimde. İş ortağıma, geçmişime, hayatımı gözüm kapalı emanet ettiğim adama nefret vardı onun yerine.
"Peki, neden buradasın Sunay?" dedim sinirli bir sesle.
"Seni karnındaki bebekle terk eden bir adam için bana yalvarmaya mı geldin yani, üstelik gelebilecek en son insana mı geldin!" diye ekledim.
Sunay gözleri dolmuş bir şekilde bakışlarıma eşlik etti. Boğazını korkarcasına temizleyip anlatmaya başladı.
"Bak Hazal, haklıydın ama ben aşık oldum. Bunu anlayabiliyor musun? Onu çok sevdim. Biliyorum belli ki yanlıştı ama çok sevdim. Onun peşinden gittim. Beni hiç istememesine rağmen vazgeçmedim. Uzun zaman oldu Hazal, terk etti, geri geldi, tekrar gitti. Ben hep beni sevdiğini düşünürken o vazgeçti. Bir gün, bana yine geldi ve o gün Allah bana karnımdaki günahsızı bahşetti. Şimdi ne yapayım? Benim için, Aras için değil, bu karnımdaki için gelmelisin benimle. Benim değil ama onun bir babaya ihtiyacı var. Belki de bunu en iyi sen anlamalısın."
Sigarayı parmaklarımın arasında ezip Sunay'a döndüm.
"Batu hastanede ölümle mücadele ediyor, başımda belirsiz bir bela var, Batu'dan başka burada bir Oğuz var, ona da ulaşamıyorum günlerdir. Şimdi sen bana diyorsun ki, burayı bu halde bırakıp benimle yurt dışına gel ve beni bu halde bırakan adamın korumalığını yap."
Oturduğum yerden kalkarken Sunay'a hiç bakmamıştım. Adımlarımı atarken içimdeki sızlamayı durdurmak istercesine elimi göğsüme bastırdım.
"Aras'ın başı senin yüzünden belada Hazal! İster inan ister inanma ama biri senin canını yakmak için onu öldürecek!"
Durdum. Bedenimi hızla Sunay'a çevirdim, hala aynı yerde oturuyordu.
"Bu hep böyle oldu Sunay, birimizi öldürmek için diğerini kullandılar yıllarca. Eminin Aras başının çaresine bakacaktır. Ama bakamıyorsa, o buraya gelsin. Aras için Batu'yu yalnız bırakamam!"
"Eğer buraya gelirse Rüzgar onu kolayca bulacaktır. Bunu mu istiyorsun?"
Bedenimden soğuk bir hava geçip gitmişti. Gücümün ve şaşkınlığımın ele verdiğince ona sormak istedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırımdaki Kadın
Ficción General"Parmak uçlarına kadar yıpratılmış bir kadınım ben. Hani, kadınlığa yeni adım atanlardanım.. Ve yeni öğrenenlerden, aslında doğar doğmaz 'kadın' olduğunu bir kız çocuğunun bu ülkede. Saçlarıma papatlayalar konduracak bir adamı asla bulamayacaklard...