'İki votka vişne'
'hemen geliyor'
"Nasıl yani, sen şimdi Cem'e yol verdin öyle mi?" dedi Batu elinde ki bardakları yerleştirirken.
"Daha kaç kere anlatacağım olayı tatlım" dedim, bir yandan elimdeki siparişleri tezgaha koyuyordum.
Saat, gece yoğunluğu için henüz erkendi, iki üç müşteri ve baş ağrıtıcı yüksek müzik dışında mekân boştu.
"Bu gece sahneye çıkacak mısın peki?"dedi Batu, meraklı gözlerle bana bakıyordu.
İkimizde Cem'in birazcık gurur varsa gelemeyeceğini biliyorduk. Kendi sinirim yüzünden gurubu da yakmıştım. Çünkü baterist olmadan sahneye çıkamazdık. Düşüncelerimde kendime sövmeyi bırakıp Batu'ya döndüm.
"Gökay henüz aramadı" dedim ellerimi önlüğüme silerken.
....
Gökay'ın telefonuyla tezgâhın arkasında ki depo aralığına girdim,
"Efendim?"
"Cem ile ne oldu?"
"Sana ne anlattı ki Gökay?"
"Cem'e benimle yattığını o yüzden bir daha onu grupta istemediğimizi söylemişsin. Eve gelip bana saldırdı orospu çocuğu!" sesi fazlasıyla sinirliydi.
"Sen ciddi misin Gökay?" dedim sesim titremişti, evet Cem' den beklenecek bir hareketti ama işin ucunda grubumu kaybetmekte olabilirdi.
"Maalesef Hazal ciddiyim! Neyse Burçin geliyor, bir kaç saate geliriz" dedi ve telefonu kapattı. Burçin onun sevgilisiydi ve ciddi anlamda sevgilisiydi. İkisi de birbirini delice seviyordu. Cem araya beni sokmaya nasıl cüret etmişti!
Ağzımdan uzun ve ağır bir küfür savurarak tabanlarımı yere vura vura tezgâha geldim.
"Yüzün sapsarı olmuş?" diyerek yüzünü yüzüme yapıştırmış Batu'yla karşılaştım. Bakışlarımı farklı yöne çevirerek Batu'ya olanları anlattım.
"Yok artık birde Gökay ile mi yatmışsın!" İkimizde sinirden dudaklarımızı kemirmeye başlamıştık.
"Hayır, başkası olsa, belki derdim ama Gökay, ucuz bir sallama olmuş." dedi, beni sakinleştirmeye çalışıyordu. İçimden 'sağol be Batu, sende vur, çekinme!' demek gelse de yutkunup,
"O değil de umarım Burçin bir şey demez bu boş lafa" dedim, sesimde ki çekingenliği engelleyemiyordum.
"Bunu öğrenmemiz fazla zaman almayacak gibi." diyerek kafasını kapıya doğru yöneltti.
Dudaklarımdan bir "hassktr" çıkmıştı. Kapıdan hışımla giren Burçin ve peşinde 'bekle' diye bağırarak yetişmeye çalışan Gökay'a bir bakış attım. Birazdan kan çıkacak gibiydi.
"Biri şu herifi bana getirsin parçalayacağım onu! Hazal bize iki ellilik atsana" dedi. Ben ise ne yapacağımı şaşırmıştım. Biraları önlerine koyarken titrek bir sesle,
"Hayırdır Burçin kimden bahsediyorsun?" dedim.
"Cem ya, orospu çocuğu tam bir orospu çocuğu" diyerek cevap verdi. Tüm sessiz harflerin üzerini sinirle bastırıyordu. Daha büyük bir tepkiyle karşılaşmamak için bir şey söylemek istemedim.
Cem'in iyi blöf yaptığını ama sonunda elinin boş olduğunu görmüştük. Yine de, mahcupluğumdan dolayı sesimi çıkaramıyordum. Benim yerime Tugay onu sakinleştirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaldırımdaki Kadın
Narrativa generale"Parmak uçlarına kadar yıpratılmış bir kadınım ben. Hani, kadınlığa yeni adım atanlardanım.. Ve yeni öğrenenlerden, aslında doğar doğmaz 'kadın' olduğunu bir kız çocuğunun bu ülkede. Saçlarıma papatlayalar konduracak bir adamı asla bulamayacaklard...