Merhaba ^^^
Sonunda bölüm yazmayı akıl edebildim. Hemde böyle güzel okuyucular varken nasıl geciktirebiliyorum? Valla bende anlamıyorum *-* Siz benim kusuruma bakmayın. Ama okumayı da bırakmayın. Lütfen!! :D
Susuyorum. Bir de böyle uzatışım varya konuyu... hem yüzsüz hem geveze. *-*
Bu bölüm @rabiasultancuni7 ve @unzilemanav'a gelsin. Çok tatlısınız!!!
Bölüm şarkıları;
Kovacs- My love
&
David Guetta- Dangerous.İnşallah beğenirsiniz. İyi okumalar ^^^
Küçükken arkadaşlarımla dışarıda oynarken büyük çocuklardan biri, yaptığımız oyun evini bozmuştu. Kimse hiçbir şey dememiş, birkaç kız ağlamıştı, o kadar. Çocukta arkadaşlarıyla gülerek yanımızdan ayrılmıştı.
Ona o kadar sinirlenmiştim ki, bütün gün onu izlemiştim. 6 yaşındaki bir kıza göre fazla büyüktü. Onu dövemezdim ama başka yöntemlerle onu üzebileceğimi fark etmiştim.
Hiç unutmuyorum, bisikletiyle kaldırımlara zıplayıp arkadaşlarına gösteriler yapıyordu.
Bir saniye bile düşünmeden eve gidip yeşil makasımla geri dönmüştüm. Kenarda ki ağaçlardan birinin arkasına saklamış çocuğu izlemiştim .
Orada ne kadar beklediğimi hatırlamıyorum ama çocuk bisikletini kenara bırakıp yanındakilerle sohbete dalmışken hiç beklemeden yanlarına koşmuştum. Çocuk aklı, hiç saklanma gereği duymadan gözlerinin önünde defalarca lastiğe saplamıştım makası.
Çocuğa gülerek baktığımı hatırlıyorum. Deli gibi keyif almıştım yaptığımdan.
Sonra çocuk olayı kavrayıp ayağa kalkmayı düşünebilince bisiklete bir tekme atıp koşmaya başlamıştım. Beni eve kadar kovaladığını hatırlıyorum. O kadar korkmuştum ki eve girip kendimi odama kilitlemiştim.
Ama çocuk tabii ki de pes etmemişti. Beni babama şikayet edip lastiğinin parasını istemişti. Babamın arkasında kapıda çocuğu dinlerken "O da bizim oyun evimizin parasını versin o zaman!" diye itiraz etmiştim.
Kimse beni ciddiye almayınca babam cebinden bir miktar para çıkaracakken kapıyı çocuğun üzerine kapatmıştım.
Ondan sonrasını hatırlamıyorum. Sadece sonra çocuğun bisikletini yaptırdığını görmüştüm ve gidip babamı çocuğa para verip vermediğiyle ilgili sorguya çekmiştim. Bana vermedigini söylemişti ama verdiğini biliyordum.
O kısa anıdan aklımda kalanlar bunlardı. Ama daha önemli bir şey kalmıştı aklımda.
O küçük kızın bir saniye bile düşünmeden aldığı intikam.
Kendime dönüp bir baktım. Anılar aynıydı, oyun evi bozulan küçük kız aynıydı.
Peki şimdi bu ödlekliğim nedendi?
Bir cevap bulamadım.
O yüzden hiç düşünmeden ayağa kalkıp, önümdeki meyve suyunu Cüneyt'in yüzüne boşalttım.
Gözleri kapandı, ağzı aralandı ve seslice nefesini verdi.
Kendimi eski halime dönmüş gibi hissediyordum. Cesur, yaptığından gram pişmanlık duymayan. İyi hissediyordum; Çok iyi hissediyordum.
"Uzak dur benden!"
Çantamı kenardan alıp koşar adımlarla dışarıya çıktım. Gözleri öfkeden kıpkırmızı olmuştu. Erdoğan'ın ki ise tamamen şaşkınlık dolu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutuklu
RomanceO, karanlıktı. O, karanlığın tam anlamıydı. Ve ben, gün geçtikçe, yavaş yavaş o karanlık tarafından emiliyordum. Karşı koyacak ne gücüm vardı, ne de bir halim. Yapabildiğim tek şey çığlık atmaktı ama çığlıklarım boğazımı parçalayacak kadar güçlü, se...