Bir haftadır Jaime farklı odada kalıyordu. Onu göremesem de beni takip ettiğini biliyordum. Son tartışmamızdan sonra bana düşmanca davranmaya başlamıştı. Gittikçe kötüleşiyordu. Bense Simra ile vakit geçiriyor, günlerimi sistemin açıklarını bulmaya çalışarak geçiriyordum.
Jaime'yi düşündükçe içimdeki vicdan azabı artıyordu. Jaime ailesini özlüyor olmalıydı. Jaime'ye çok fazla sert davrandığımı düşünmeye başlamıştım. Sürekli yalnız kalıyordum. Jaime'nin arkadaşlığını özlüyordum. Keşke onunda benim gibi ailesi olmasaydı belki o zaman o da kalmak isterdi.
Dünya'nın şimdiki haliyle Dünya'da yaşamak isteyecek kişi sayısı azdı. Jaime o nadir insanlardandı belki de. Çocukluğumu hatırlıyordum da o zaman Dünya daha yaşanılır haldeydi. Sadece ben ve yetimhanedeki diğer çocuklar yaşayamıyorduk. Piknik alanları, sahiller, ormanlık alanlar, çevre daha yeşildi. Zaman ilerledikçe yaşım büyüdükçe yeşillik sayısı azaldı. Hava kirliliğinin insan etkisiyle birlikte artmasıyla çevre yavaş yavaş yok olmaya başladı. 2010'lu yıllarda çevre kirliliği fazla olsa da son zamanlara göre durum çok daha iyiydi. Bir ara yapılan farkındalıklarla düzelmeye başlar gibi olmuştu ancak teknolojinin farklı kullanım alanlarıyla o da gittikçe yok oldu.
İnsanlar teknolojiyi doğayı kurtarmak için değil de yok etmek için kullanıyordu sanki. Oysaki çabalasaydık belki de Dünya şimdi daha yaşanılır olacaktı.
Jetlerin kullanımının artmasıyla birlikte Dünya yeni bir çağa başlamıştı. Jetlerin, roketlerin, nükleer silahların kullanılması çevre için yavaş yavaş felakete dönüştü. Başta ABD olmak üzere çoğu gelişmiş devletler gelişmemiş devletler üzerinde nükleer silahları kullanmaktan çekinmedi. Nükleer silahlar kullanıldığında milyonlarca insanın ölümüne, canlı türlerinin yok oluşuna ve çevrenin kolu kanadını kırıp adeta sakat kalmasına yol açtı.
Afrika kıtasında tekrardan ortaya çıkan ebola ve diğer bulaşıcı hastalıklar insanlığın iyiliği için denerek silahların, roketlerin deneme yeri oldu. Afrika kıtası küçüklüğümde hayvanların, insanların yaşadığı yerdi. Günümüzde ise öyle bir yer kalmamıştı. Afrika tamamıyla enkaza döndü. Kara hala yerinde kalsa da radyasyon ve diğer yıkıcı etkiler sebebiyle üzerinde hayat kalmamıştı. İnsanlığın üç milyara yakını, güya diğer insanların iyiliği için katledilmişti.
Afrika'daki radyasyonun büyüklüğü sebebiyle, canlıların genlerinde mutasyonlar ortaya çıktı. Çoğu tür saflığını kaybetti. İnsanlık yeni sorunla mutasyonlu canlılarla uğraşmak zorunda kaldı. Haliyle Afrika'ya yakın ülkeler de de insanların çoğu mutasyonlu canlılar tarafından ya da radyasyonun kendi sebebiyle öldü.
Hava kirliliğinin artmasıyla havalar giderek daha da ısınmaya başladı. Isınmaya çare bulamayan insanlar, çareyi nanoteknolojide arayarak Dünya'yı iyileştirmek yerine kıyafetleri daha iyi tasarlayıp, sıcaklığı insanlığın hissetmemesini sağladılar ancak canlıların çoğu bunu hissetti. Kalan nadir bazı canlılarda nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Küçüklüğümden hatırladığım çoğu canlı türü artık yoktu. Kutup Ayısı, Penguen, Fok balığı gibi canlılar tamamen yok oldu. Hatta kutup diye bir yer kalmadı. Kutupların yakınındaki ülkeler sular altında kalarak yok oldu. İnsanlık yaşamak için karalarda içlere doğru kaçmaya başladı. Gelişmiş ülkeler yavaş yavaş yok oldu. İsveç, Norveç, Danimarka, Antartika ve Yeni Zelanda yok olan ülkeler arasına girdi. Rusya, Finlandiya ve İngiltere'nin de çoğu toprağı sular altında kaldı.
Havaların ısınmasıyla birlikte içme suları yok oldu. Kutupların yok olması tüm iklimleri etkiledi. Yıllardır Dünya'nın hiçbir yerinde kar yağmadı. Dünya'nın iklimi çölleşmeye başladı. Az kalan yeşillikler acilen korunmaya alındı. İnsan giriş çıkışı yasaklandı. Müze gibi insanlar camın ardından bakıyor yeşilliklere, su sorunu küresel sorun haline gelince yapay yollardan su elde edilmesine uğraşıldı. Su üretimi uzun süreçler sonunda başarılı oldu. Şuan da yaygın olarak kullanılan yöntem arıtma yöntemidir. Kullanılan suların arıtılıp tekrar kullanılması, bu da felaketin diğer adı aslında içtiğin suyu idrarla dışarıya atıp arıtıp, tekrar içmek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HUMAN
Science Fictionİki astronot " Asrın Kaderi" adlı görev için uzaya gönderiliyorlar. "O her zaman yalnızdı."