Bölüm 10 ~Senin Görevin:Kralığını Kurtarmak!

6.5K 478 97
                                    

Selam.

İlk öncelikle sizlerden cevaplar istiyorum.

Kitap hakındaki düşüncelerinizi buraya..

Beğenmediğiniz, saçma bulduğunuz herhangi bir şey varsa buraya..

En çok burayı beğeniyorum, burada gülüyorum, eğleniyorum daha sık görelim dediğiniz şeyler buraya..

Ve bana tavsiye verirseniz sevinirim. mesela burada böyle yaparsan yada, burayı şu şekilde değiştirirsen daha iyi olur, vb. şeyler. ise buraya..

Yaptığınız önerilere ve yorumlara şimdiden teşekür ediyor ve Sizi yeni bölüme uğurluyorum.

Bölüm düzenlenmiştir bu yüzden alakasız yorumlar eskiye dayalıdır

Alexander hala beni süzüyordu, yetmez miydi?

Yoksa yerin dibine girecektim!

Bende onu süzmeye başladım, üstünde kraliyet kıyafeti vardı, okulda giydiklerinden çok daha farklıydı.

Çok daha şahşahalı, çok daha asil... Sanki prens olduğunu, etrafındaki herkesten daha üstün olduğunu kanıtlar nitelikteydi.

Yanında soul kralığının muhafızları vardı. İçeriye girmemiş, camdan beni izliyordu.

Üstündekiler ile bir prens gibi duruyordu.

Hani zaten, bir prens ya aptal. Okulda da bir prens, burada da bir prens. O doğduğu andan beri bir prens.

İçimdeki ses haklıydı ve fakat, hakaret etmese onu sevebilirdim!

Acaba ne zaman, kendine laf soktuğunu anlayacaktı?

İçimden ona, onun aslında ben olduğunu anlatmaya çalışırken gözüm hala, gözlerinde ki o tuhaf ışıltı ile beni süzen adama kaydı.

Zihnimden ona seslendim. "niye öyle bakıyorsun?"

Sesim ile gözlerinı vücudumdan çekip, gözlerime dikti "bakmayayım mı?"

İçimde ki o tuhaf, anlamdıramadığım arzu; beni 'bak' demeye zorlasa da buna zorla engel olup zihnimden "bakma" dedim.

Kaşlarını alayla kaldırıp, gözlerini tehlikeli bir ışıltıyla süslendirip uzunca vücudumu süzdü. Süzerken elbisede ki göğüs dekolitesinde gereğinden fazla oyalanıp, bakışlarını yüzüme çıkardı tabi çıkarırken dudaklarımda da biraz oyalanmayı unutmadı.

O bunları yaparken benimde içimi çok garip bir duygu ele geçirdi. Sanki daha fazlasını istiyordum.

Dahada fazlasını...

Sonunda gözlerini, gözlerime getirdiğinde gözerinde gördüğüm şey çok başkaydı, gözlerindeki parıltı gitmiş bana saf karanlıkla bakıyordu. dudaklarının kenarında ki alaylı gülümseme konuşmaya başladı.

"Sen bilirsin." Konuştuğunda gözlerimin dudaklarına kaymasıyla duraksadı. Bakışlarımı farketmişti. Hınzır bir şekilde güldü sonra tekrar konuştu. "Neden şehre indiniz?"

Ona açıklama yapmak zorunda değildim, neden geldiğim onu ilgilendirmezdi. Tam ağzımı açıp 'sanane' diyecekken buranın okul olmadığını, şu an karşımdaki kişinin okul arkadaşım olmasından ziyade, benim kralığımın prensi olması ağzımın açılmadan kapanmasına sebeb oldu.

Hitabı soru şeklindede olsa, bu bir emirdi. Emrine uymak zorundaydım.

"olanlar hakında teyzem ile konuşmak için geldik. Gelmişken biraz geziyoruz"

6 Element 2 Güç Serisi: SON VARİSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin