Öğretmenler odasından çıktığımda elimi karnımın üstüne koydum. Şu garip hissin ne zaman geçeceğini merak ediyordum. Kapı açılınca Emre hoca elinde kalemimle bana baktı. "Kalemini unutmuşsun Alevcik" dediğinde elinden kalemimi alıp gülümsedim. Oğuzhan hocanın bize baktığını hissediyordum ama bakmadan arkamı dönüp merdivenlere ilerledim.
Merdivenlerden çıkarken zil de çalmıştı zaten. Sınıfa girdiğimde bizimkiler yerlerinde oturuyordu. Gökalp'in yanındaki yerime oturup kitabımı çantama koydum. Başımı sıraya koyup uyumaya devam ettim.
Uyanık kaldığımda aklımı düşünceler meşgul ediyordu. Uyurken en azından hiçbiriyle yüzleşmek zorunda değildim.
Bu sefer sakince uyanmıştım. Sınıftaki herkes sessizce otururken sanırım kimya hocası bizi serbest bırakmıştı. Uyandığımı gören Gökalp saçlarımı omzumdan arkaya atıp "Sonunda düzgün uyanabildin" dedi. İkimiz de Hande ve Baran'a doğru dönüp sohbet etmeye başladık.
Sınıf sessiz diye gülüşmelerimizi ses çıkarmadan yapmak zorundaydık. Baran beni çok güldürmüştü. Öyle ki sinirlerim bozulmuş ortada komik birşey olmasa bile gülmeye devam etmiştim. "Baran senin yüzünden sinirlerim bozuldu şimdi istesem de gülmemi durduramam" dediğimde "Benim ne suçum var kızım mizah seviyem doğuştan yüksek" dedi.
Gökalp beni kendine çekip kolunu boynuma doladı. Yavaş yavaş sakinleştikten sonra bir süre Gökalp'in göğsüne öylece yaslandım.
Zil çaldığında kalkmadım. Gökalp de kalk dememişti zaten. İyice uykum geldiğinde Gökalp saçlarımı okşamaya başladı.
Hande "Bu da her bulduğu yerde uyuyor" demesiyle doğruldum. Gökalp sinirle Hande'ye bakarken "Uyumadım oldu mu?" Dedim. Hande "Tamam birşey demedik ya" deyip arkasına yaslandı.
Geri Gökalp'in göğsüne yaslanmadım. Ders matematik olduğu için matematik kitabımı çıkarıp testi de yanına çıkardım ve birkaç soru çözerek aklımı dağıtmaya çalıştım. Gökalp "Alev matematik testini çıkardı matematik dersinin sonuna kadar Alev'e ulaşılamıyor" dediğinde gülümsedim.
Ders zili çaldığında Emre hoca da gelmişti. Tüm dikkatimi derse verip Emre hocayı dinledim. Tüm herşeyden biraz olsa da uzaklaşmıştım. Zaman öyle hızlı geçmişti ki tenefüs zili çalmıştı. Emre hocayla konuşa konuşa öğretmenler odasına gelmiştim. Emre hoca içeri girerken bende sınıfa gitmek için arkamı dönmüştüm ki Oğuzhan hocanın bedeni dibimde duruyordu.
Yine midemde hareketlenme olurken başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Konuşabilir miyiz Alev?"
Gözlerimi kaçırmadan artık kaçmadan düzgünce karşısında durmaya karar verdim. O hiç çekinmiyorsa ben neden utanıp sıkılayım ki?
"Konuşalım hocam" dediğimde önden boş sınıfa girdi. Arkasından girip kapıyı kapattım. Ona döndüğümde kollarını önünde bağladı. "Dün Kübra'ya gitmemi neden engelledin? Başka bir sebebi var gibi"
"Dediğim gibi hocam, adınızın çıkmasını mesleğinizin tehlike altına girmesini istemedim. Vicdanım el vermedi"
"Demek vicdan yaptın öyle mi? Bence durum daha farklı. Kübra'yı hocaya ilgisi var diye kınayan sen hem bana hem de emre hocaya oynaman?"
Kaşlarımı çatıp gözlerine baktım. Gerçekten bunu demiş miydi? Sert bir tokat attığımda yüzü sağa döndü. "Kendini ne sanıyorsun? Tüm öğrenciler etrafında dönüyor diye beni de onlardan mı sandın? Benim de onlar gibi utanmadan öğretmenine his duyan kızlardan mı sandın?! Emre hoca üç senedir dersime giriyor benim!"
Bağırışım tüm sınıfta yankılanırken başımı çevirip bana baktı. "Özür dilerim" dediğinde hızla kapıyı çarparak sınıftan çıktım. Gözlerim dolarken öğretmenler odasından çıkan Emre hoca beni görmüştü. Koşarak üst kata çıkıp tuvalete girdim. Bir kabine girip kapıyı kapattım. Nefeslerimi düzene sokup yukarı baktım ve dolan gözlerimi normale döndürdüm.
Nasıl böyle birşey diyebildi? Beni onlardan sanmaz diye düşünmüştüm ama o kendini birşey sanıp ona aşık olduğumu falan düşünmüştü. İçimde biriken nefretle dişlerimi sıktım. Ondan nefret ediyordum.
Tuvaletten çıkıp ellerimi yıkadım ve aynada kendime bakıp tuvaletten çıktım. Emre hoca çoktan derse girmişti. O kadar moralsizdim ki matematik olmasına rağmen dinleyesim gelmiyordu. Emre hoca "Önceki ders iyiydin kızım ne oldu?" Diye sorduğunda herkesin gözlerini üzerimde hissettim. Gökalp kolumdan tutup hafifçe sarstı. "İyiyim birşey yok" dediğimde Emre hoca "Biraz konuşalım" deyip sınıftan çıktı. Ayağa kalkıp bende sınıftan çıktım. Emre hoca bana bakarken kapıyı kapatıp hocaya döndüm.
"Bu tanıdığım Alev değil. Tenefüste ne oldu Alev? Benimle öğretmenler odasına gelene kadar iyiydin hatta. Sonrasında birşey olmuş anlat hadi"
Gerçeği söyleyemezdim tabikide. O yüzden sessizce gözlerine baktım. "Annemle konuştum. Babamın ölüm yıldönümü bugün, unutmuştum"
Bakışları düzelirken kolumdan tutup beni kendine çekip sarıldı. Şaşırırken ben ona sarılmadım. Geri çekilip kolumu bıraktı. "Anladım güzelim, istersen erken çıkabilirsin"
Yalan söylediğime inanamıyordum gerçekten. Başımla onaylayıp "Teşekkür ederim hocam" dedim. Saçlarımı karıştırıp sınıfa geri girdi. Çantamı toplarken Gökalp kolumdan tuttu. "Annem aradı da eve gidiyorum" dediğimde başıyla onayladı. Onları da iyice boşlamıştım.
Çantamı sırtıma alıp Emre hocaya "Telafi edeceğim" dedim ve sınıftan çıktım. Kapıyı kapattığım anda derin bir nefes verdim. Erkenden eve gitmem daha iyi olurdu. Onun yüzünü bile görmek istemiyordum.
Aşağı kata inip çıkışa ilerlerken aniden kolumu biri tutmuştu.