Gökalp'in evine gelmiştik ve benim hiçbir şeyi yapmaya mecalim kalmamıştı. Arabadan indiğimde Hande kolumdan tutmuştu. Gökalp tek kelime etmemişti. Aklında ne vardı bilmiyorum ama karışmak da istemiyordum.
Salondaki koltuğa oturduğumuzda kendi halinde akan gözyaşlarımı sertçe sildim.Şu siktiğimin kalbi yüzüden kendimi harap etmeyecektim. Beni kaybetti ve peşimde sürünse de geberse de ben dönüp bakmayacaktım. Ağlamak yerine karşısında dik durup siklememek onun için en büyük karşılık olurdu.
Konuşacak ama duymayacağım, bakacak ama görmeyeceğim, dokunacak ama hissetmeyecektim. Sinirli bakışlarım tek bir yerde odaklanıp ne yapacağımı düşünürken Hande çenemden tuttu ve yüzümü yüzüne çevirdi. Gökalp de yanında oturmuş bana bakıyordu.
Kararlı bir şekilde "Ağlamak yok Hande, bitti. Oldu...bitti" dedim ve gülümsedim. Hande boynuma sarıldığında Gökalp'e baktım. Sinirli duruyordu.
"İyisin değil mi?" Diye sorduğunda "İyiyim, kendimi üzmekle bu yaşlarımı mahvedemem Gökalp." Dedim içten bir şekilde gülümseyerek. Başıyla onaylayıp ayağa kalktı ve hızla evden çıktı. Nereye gidip ne yapacağını biliyordum ama umurumda değildi.
Hande geri çekilip saçlarımı arkaya attı. "Aynen böyle yap, üzme kendini o seni kaybederek hayatındaki en büyük yanlışı yaptı zaten. Sen değil o mahvolsun Alev, sen değil o ağlasın"
Başımla onaylayınca bileğimden tutup ayağa kalktı. "Gel üstüne benden birşeyler vereyim" dediğinde etrafıma bakıp buranın Gökalp'in evi olduğunu onayladım. Hande burada mı kalıyordu?
"Alev, Gökalp'le sevgili olduk" dediğinde ona baktım. Gülümsediğinde ayağa kalkıp sarıldım. "Ne zamandır bekliyordum" dediğimde güldü.
Beraber odasına çıktık ve bana siyah pantolon siyah dar askılı bir üst verdi. Giyinmeden bir duş aldım ve sonrasına giyindim. Saçlarımı gelişigüzel kurutmuştum ama Hande izin vermeyip kuruttuktan sonra düzleştirmişti.
Beraber salonda oturmuştuk ve Gökalp'le nasıl sevgili olduklarını konuşuyorduk. Gülüşmelerimiz arasında kapı açılınca içeri giren Gökalp bizi gülerken gördü ve gülümsedi. Sağ eli kızarmıştı ve dudağının kenarında yara vardı. Hande telaşla yanına giderken bende ayağa kalktım. Kiminle dövüştüğünü hepimiz biliyorduk.
Kollarımı önümde bağlayıp Gökalp'e baktım. "Ne gerek vardı?" Diye sinirle sorduğumda ufak bir gülüş atıp "Canım istedi" dedi.
Gece olana kadar yemek yemiş film izlemiştik. Hande ve Gökalp'in tatlı atışmaları eşliğinde güzel eğlenceli bir akşam geçirmiştim.
Başımı yastığa koyduğum an omuzlarımdaki yük üstüme çöktü. Hüzün üzerime yorgan gibi örtürülürken içimde kalmış birkaç damla gözyaşını da çıkarttım.
Sabah bugün okula gideceğim aklıma gelince onun orada olabilme ihtimalini düşündüm. Dediğim gibi o yokmuş gibi davranacaktım. Ona en büyük ceza olacaktı bu.
Ayağa kalkıp masanın üstüneki formamı giydim. Gökalp annemi eski evimize tekrardan yerleştirmişti. Annemi arayıp sadece Gökalp'te kalıyorum demiştim.
Odadan çıktığımda Hande salonda koşuşturuyordu. Gökalp "Kızım düğüne gitmiyoruz" dediğinde Hande makyaj malzemesini bırakıp "Çok söyleniyorsun Gökalp. Geliyorum işte." Deyip çantasını sırtına aldı. Aşağı indiğimde ikisi de nasıl bir ruh hali içinde olduğumu merak edip öylece bakmışlardı.
Gülümseyip "İki dakika rahat duramıyor musunuz?" Diye sordum. Hande gülerek nefes verip "Ya o benimle uğraşıyor Alev görüyorsun" dediğinde kollarımı önümde bağladım.
Gökalp "Kızım sende çok süslüsün kime bu hazırlık?" Diye sorunca Hande bana bakıp gülümsedi. Gökalp'i kızdırmak istiyordu ve bende karşılık gülümsedim. Gökalp "İki kız birbirine bakıp gülüyorsa ortada bir bok vardır" dediğinde Hande'nin bileğinden tutup evden çıktım.
İkimiz gülerken Gökalp "Başka pezevenklere mi hazırlanıyorsun Hande" diye sahte bir sinirle sordu. Hande cilveli bir şekilde "Evet ama ona pezevenk diyemezsin" dedi.
Gökalp "Kimse kim! İki güne selası okunur" dedi. Hande gülüp "Sen ölürsen kime hazırlanacağım?" Dedi ve gülüp arabaya ilerledim. Arkaya oturup camımı açtım. Hala atışan ikisine bakıp "Ben gideyim siz kalın" deyip arabadan inecektim ki Gökalp Hande'yle arabaya bindi.
Hande "Alev sen de duydun adama iltifat ediyorum gelmiş hala pezevenk diyor. Desin tamam da kendine diyor" diye sitem ettiğinde Gökalp "Sen etme iltifat Allah için" dedi.
Gülüp göz devirdim ve dışarıyı izlemeye devam ettim. Hande "Sus ya sus, Alev'e çok soft bir ilişkimiz var dedim, kız şimdi içinden bayağı soft amk diyordur" dediğinde kahkaha attım.
Gökalp " Bu söylediğine kendin inandın mı yani?" Diye sorunca Hande "Yaptım öyle bir hata, bilseydim Alev'e iki kamyoncu gibi olduğumuzu söylerdim." Dedi
Gökalp "O kadar abartma canım, bizden olsa olsa iki asker arkadaşı olur" dediğinde Hande alayla güldü.
Onlara gülerken okula geldiğimizi fark etmemiştim. Bozuntuya vermeden yüzümü asmadım ve sakin kalmaya çalıştım. Arabadan indiğimizde Hande Gökalp'in elindeki çantasını sertçe aldı ve "Çantamı ver tertip yatakhanede görüşürüz " dedi ve benim elimden tuttup okulun bahçesinden girdi.
"Laflara bak hele" diye kendi kendine söylenirken okul binasına girdik. Ne kadar umursamaz olmaya çalışsam da ilk dersimin ona olduğunu biliyordum.